Meksika kökenli ABD’li Wesley Ruiz’in infazı durdurulmalı
Mart 2007’de ‘beyaz’ bir polis memurunu öldürmekten 2008’de ölüm cezasına mahkum edilen 43 yaşındaki Meksika kökenli Amerikalı Wesley Ruiz’in infazı 1 Şubat 2023’te uygulanacak. Özel af dilekçesindeki ifadelerine göre jüriye önemli hafifletici kanıtların bir kısmı sunulmadı. Bunlar Ruiz’in yoksunluk, istismar ve ihmalle geçen çocukluğu ve bunların psikolojik durumu üzerindeki etkileri hakkındaki kanıtları da içeriyordu. Şu an özel affı destekleyen kişiler arasında jüri başkanı da var.
21 Mart 2007’de Dallas Polis Teşkilatı, memurlarından, kasten öldürme olayına karıştığından şüphelenilen bir otomobili bulmaları için tetikte olmalarını istedi. İki gün sonra, polisin tarif edilen araç olduğunu düşündüğü bir otomobil tespit edildi (öyle olmadığı daha sonra anlaşıldı) ve iki polis aracı yüksek hızlı bir kovalamaca başlattı. Sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine savrulan otomobil iki polis aracı tarafından durduruldu. Daha önce Donanma’da görev yapmış 33 yaşındaki memurlardan biri -Dallas Polis Teşkilatı’nın memurların bir şüpheliye “hızla yaklaşmaması” gerektiğini belirten kuralına rağmen- otomobile doğru koştu ve copuyla aracın ön yolcu camını kırmak için vurmaya başladı. Memurun cama vurmaya devam etmesi üzerine otomobilin içinden açılan bir el ateş arka yolcu camını kırdı; mermi polisin rozetine isabet ederek rozeti parçaladı ve bir parça polisin sol ana arterini kesti. Diğer polis araca ateş açtı. Otomobilin içindeki tek kişi, 29 yaşındaki Wesley Ruiz birçok yerinden yaralı ve bilincini yitirmiş halde dışarı çıkarıldı. Vurulan polis memuru hayatını kaybetti.
2008’deki duruşmasında, Wesley Ruiz, hayatı için endişelendiğini ve polis memurunun otomobilin camına vururken bağırarak onu öldüreceğini söylediğini anlattı. Silahını ilk olarak polisin ateş açması üzerine ateşlediğini öne sürdü. Avukatları, polisin araba durduktan sonra ateş ettiğini gördüğünü ifade eden bir tanık sundu. Savunma heyeti, ölen polis tarafından daha önce aşırı güç kullanımı olduğu öne sürülen güç kullanımına maruz bırakıldıklarına veya buna tanık olduklarına dair beyanda bulunmak üzere üç tanık sunmak istedi. Bunlardan biri trafiğin durduğu bir andaki ölümcül güç kullanımı, diğer ikisi ise fiziksel kötü muamele hakkındaydı. Savcılık, kanıtların “eyalete karşı önyargılı” olabileceği gerekçesiyle buna itiraz etti. Hakim itirazı kabul etti ve Teksas’ın kanıt kurallarına atıfta bulunarak jürinin tanıkları dinlemesine izin vermedi. 2011’de Teksas Temyiz Mahkemesi, memurun “olaydaki ilk saldırgan olduğunun” kayıtlardan açıkça anlaşıldığına, savunmanın “bu kanıtı, memurun, polis yetkisine direnişe karşı aşırı tepki verme sicili olduğunu açıklayan görevi suistimal kanıtlarıyla desteklemesine yer olmadığına” ve hakimin kararındaki herhangi bir hatanın sanığın “temel haklarını” etkilemediğine hükmetti.
Özel af dilekçesine göre jüri, Wesley Ruiz’in polisle travmatik karşılaşmalarının izini taşıyan ergenlik yıllarından haberdar olmadı. Çete faaliyetlerini takip eden Çete Birimi ile yaşadıkları da buna dahildi. İspanyol kökenli bir arkadaşı, Wesley Ruiz’in “polis tarafından devamlı arabasından çıkarıldığını, üzerinin arandığını ve tartaklandığını” anlattı. “Çok yorucuydu. Wes bundan bıkmıştı. Hepimiz bıkmıştık. Polisler tarafından taciz edilmeden kendi halimizde mahallemizde yaşamıyorduk” dedi. Diğer Hispanik arkadaşları da polisin muamelesiyle ilgili, bir kısmı son derece travmatik olan benzer anılar anlattı.
Jüri, Wesley Ruiz’i kasten öldürmeden suçlu buldu. Bu suç, ölüm cezası veya şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezası öngörüyor. Ölüm cezası vermek için jürinin, sanığın cezaevinde dahi topluma devamlı tehdit oluşturacak şiddet eylemleri işleyebileceğini (yani “gelecekteki tehlikeliliğini”) tespit etmesi gerekir. Savcılık mahkemeye, Teksas cezaevi sistemindeki mahkumların sınıflandırılması hakkında ifade veren bir uzman sundu. Bu kişi jüri üyelerine yanlış bilgi vererek, cezaevinde 10 yılın ardından Wesley Ruiz’in daha az ve daha kısıtlayıcı bir kategoriye alınabileceğini ve bu durumda genel cezaevi nüfusu arasına yerleştirilebileceğini söyledi. Halbuki 2005’te, cezaevi yetkilileri, kasten öldürmeden suçlu bulunan ve şartlı tahliye imkanı olmaksızın müebbet hapse mahkum edilen kişilerin hiçbir zaman, böylesi kişilerin cezalarını çekmeye başladığı son derece sıkı G-3 seviyesinden daha az kısıtlayıcı tutukluluk koşullarına yerleştirilmeyeceği yönünde yeni bir kararname çıkartmıştı. 2010’da başka bir davada, Teksas Temyiz Mahkemesi, aynı uzmanın aynı hatası nedeniyle bir ölüm cezasını bozdu. O davadaki sanık mevcut durumda şartlı tahliyesiz müebbet hapis cezasını çekiyor. Wesley Ruiz’in durumunda, Teksas Temyiz Mahkemesi, Ruiz’in iddiasının usul bakımından geciktiğine yani daha önce dile getirilmesi gerektiğine hükmetti.
Jüri tartışmaları sırasında, “karşı” bir jüri üyesi Ruiz’in ölüm cezasına değil, şartlı tahliyesiz ömür boyu hapse mahkum edilmesini istedi. Jüri, oybirliğiyle bir ceza kararı alınamaması halinde müebbet hapis verileceği yönünde bilgilendirilmemişti. Karşı görüşteki üye daha sonra tercihini devam ettirebileceğini bilmediğini ve o koşullarda ölüm cezası lehine oy vermek zorunda olduğunu sandığını açıkladı. Bir dilbilim antrolopoloğu yakın bir zamanda iki jürinin beyanlarını inceledi ve “jürinin Bay Ruiz’i tehlikeli olarak algılamasında ırksal önyargıların yer tuttuğuna ve bu algının, Bay Ruiz’in gelecekteki tehlikeliliğinin değerlendirilmesini gerektiren tüm kararlara gölge düşüreceğine kuşku yoktur” sonucuna vardı.
Duruşma esnasında mahkeme salonunda üniformalı ve silahlı onlarca polis memuru vardı. Güvenlik amacıyla değil, seyirci olarak oradaydılar. Savunma avukatlarından biri, cezalandırma aşamasındaki son savunmalar sırasında jüriyi, “memurların burada olmasının tek sebebi sizi korkutmaktır” sözleriyle uyardı. Duruşma hakimi, Ruiz’in temyiz avukatlarının “düşmanca ve baskıcı bir ortam” şeklinde tarif ettikleri koşulları ele almak için yargı süreci boyunca hiçbir adım atmadı. Federal temyiz aşamasında Ruiz’in adil ve tarafsız yargılamadan yoksun bırakıldığı iddiası, ABD Yüksek Mahkemesi’nin duruşmalarda seyirci standardı belirlemediği gerekçesiyle reddedildi.
Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin uygulanmasını denetleyen BM İnsan Hakları Komitesi şöyle belirtmiştir: “Ölüm cezasının uygulanmasını içeren tüm davalarda, suçlunun bireysel koşulları ve belirli hafifletici unsurları da dahil olmak üzere suçun özel koşulları, cezalandıran mahkeme tarafından dikkate alınmalıdır.” Uluslararası Af Örgütü istisnasız her koşulda ölüm cezasına karşı çıkmaktadır. ABD Yüksek Mahkemesi’nin 1976’da ölüm cezasıyla ilgili yeni yasaları onaylamasından bu yana ülkede 1.561 infaz gerçekleştirildi. Bunlardan 579’u Teksas’taydı. 2023’te şu ana kadar Teksas, Oklahoma ve Missouri’de birer tane olmak üzere üç infaz uygulandı. Bu üç eyalet, 1976’dan beri ABD’deki tüm infazların yarısından sorumludur.
Acil Eylem
- Eritreliler Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- Gezi Davası’nda tutuklananlar serbest bırakılmalı!
- Galatasaray Meydanı tamamen açılsın
- İsrail ve Filistin’de Tüm Taraflar Ateşkes İlan Etmeli
- İran’da milyonlarca kız çocuğu zehirlenme tehlikesi altında
- İran’daki protestocular infaz riski altında
- Tehlike altındaki iki Gazzeli kadın korunmalı