Orta Akdeniz: Avrupa Birliği göçmen ve mültecilere sırtını çevirirken, denizde ölümler hızla artıyor

Libya ile yapılan anlaşmalar binlerce kişiyi boğulma, tecavüz ve işkence riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Dünyanın en ölümcül göç yolu olan Akdeniz’de ölüm oranları 2015’ten bu yana üç kat arttı ve 2017’nin bugüne kadar en çok ölümün yaşandığı yıl olacak gibi görünüyor.

Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı raporda, Orta Akdeniz’de ölümlerin hızla artmasının ve Libya gözaltı merkezlerinde binlerce mülteci ve göçmenin karşı karşıya kaldığı ihlallerin  açık bir şekilde Avrupa Birliği’nin yürüttüğü başarısız politikalarla ilişkili olduğunu belirtti.

Kusursuz fırtına: Avrupa’nın Orta Akdenizi politikalarının başarısızlığı başlıklı rapor, Avrupa hükümetlerinin arama ve kurtarmadaki sorumluluğun büyük kısmını STK’lara devrederek ve Libya hükümetiyle işbirliğini artırarak denizde ölümleri önlemekte başarısız olduğunu ve işkence ile tecavüz de dahil olmak üzere, istismarları görmezden geldiğini ortaya koydu.

Bugün Talinn’de toplanacak olan AB bakanları olumsuz bu durumun daha da kötüleşmesine yol açacak olan yeni önerileri tartışacak.

Rapora ilişkin bir açıklamada bulunan Uluslararası Af Örgütü Avrupa Direktörü John Dalhuisen, “Avrupa liderleri hayatları kurtarmak ve onlara koruma sağlamak yerine mülteci ve göçmenlerin Avrupa Birliği’nin sınırlarına ulaşmalarını engelleyecek önlemlere öncelik veriyorlar” dedi.

Dalhuisen açıklamasını şöyle sürdürdü: “Avrupa devletleri denizde ölüm oranlarının azalmasını sağlayan arama ve kurtarma stratejisine sırtlarını çevirerek, binlerce kişinin boğulmasına ve Libya’da mahsur kalan çaresiz erkek, kadın ve çocukların korkunç istismarlara maruz kalmasına yol açan yöntemleri benimsediler.”

Avrupa Birliği liderleri tarafından Orta Akdeniz’de arama ve kurtarma kapasitesini güçlendirmek amacıyla 2015 yılının Nisan ayında uygulamaya konulan önlemler, denizde yaşanan ölümleri önemli ölçüde azaltmıştı. Ancak, birçok ülkenin Libya kara suları yakınlarına daha fazla kurtarma gemisi göndermesini de kapsayan bu öncelik kısa süreli oldu. Avrupa hükümetleri bunun yerine kaçakçıları ve Libya’dan çıkan botları engellemeye odaklandı: Bu başarısız strateji denizi geçmek için daha tehlikeli yolların kullanılmasına ve ölüm oranlarının 2015’in ikinci yarısında yüzde 0,89’dan, 2017’de yüzde 2,7’ye çıkarak üçe katlanmasına sebep oldu.  

Kaçakçıların başvurduğu yöntemlerdeki değişiklikler ve de herhangi bir güvenlik ekipmanına sahip olmayan, deniz seferine çıkmaya elverişsiz botların daha fazla kullanılması deniz yolculuklarının daha da güvensiz hale gelmesine yol açtı. Ancak Avrupa Birliği, ölü sayılarındaki artışa rağmen – Ocak ayından bu yana 2 binin üzerinde kişi yaşamını yitirdi – Libya karasuları yakınlarında yeterli kaynaklara sahip ve amacına uygun bir şekilde tanımlanmış bir insani operasyonu halen hayata geçirebilmiş değil. Bunun yerine, Libya sahil güvenlik ekipleri ile yola çıkan gemileri önleme ve müdahale gerçekleştirebilme kabiliyetini artırmaya odaklanan bir işbirliği yürütülüyor.

Libya sahil güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen müdahaleler çoğu zaman mülteci ve göçmenleri risk altına sokuyor. Uyguladıkları operasyonel teknikler temel güvenlik standartlarını karşılamamakla birlikte, paniğe ve botların felaketle sonuçlanabilecek şekilde alabora olmasına yol açabiliyor.

Sahil güvenlik güçlerinden bazılarının kaçakçılarla gizli işbirliği yaptığına dair ciddi iddialar ve göçmenleri istismar ettiklerine ilişkin deliller bulunuyor. Bazı Libya sahil güvenlik güçlerinden botlara ateş açan olmuştu. Birleşmiş Milletler tarafından geçen ay yayımlanan bir raporda da Libya sahil güvenliğinin “göçmen botlarının silahla batırılmasında doğrudan payı olduğu” belirtildi.

Uluslararası Af Örgütü’ne konuşan, 140 kişi ile birlikte denizde su alan bir botta dokuz saat boyunca mahsur kalan Nijeryalı  mülteci şunları söyledi: “Hepimiz dua ediyorduk. Kurtarma gemisinin ışıklarını gördüğümde şunu düşündüm: Lütfen, ne olur Libya polisi olmasın.”

Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü Bangladeşli mülteci ise, Libya sahil güvenliği tarafından yakalandıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Şişme bir botta 170 kişiydik. Cezaevine götürülerek bizden daha fazla para istendi. Bize ‘eğer para verirseniz sizi bu kez kimse durdurmaz, çünkü sahil güvenlik biziz’ dediler… Libya cezaevlerinin cehennemden bir farkı yok.”

Avrupa Birliği’nin Libya sahil güvenliği ile işbirliği ve bu ekiplere verdiği eğitim, halihazırda sergiledikleri davranışları ve performanslarını izlemek için uygun bir çerçeveye veya sisteme sahip değil. Sahil güvenlik güçleri tarafından kurtarılanlar, rutin bir şekilde gözaltına alındıkları, işkence gördükleri ve mülteci haklarını koruyacak herhangi bir  yasası ya da sisteminin bulunmadığı Libya’ya geri gönderiliyor. Libya’da mahsur kalanlar, öldürülme, işkence, tecavüz, alıkonulma, zorla çalıştırılma ile acımasız, insanlık dışı ve küçültücü koşullarda keyfi ve süresiz bir şekilde gözaltında tutulmak dâhil olmak üzere pek çok insan hakları ihlallerine karşı korunmasız durumda. 

Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü Gambiyalı mülteci şu ifadelerde bulundu: “Cezaevinde üç ay kaldım… Yerin darlığından kutudaki sardalya balıkları gibi yan tarafınıza uzanarak uyumak zorundasınız. Eğer olması gerektiği gibi uzanmazsanız sizi dövüyorlar. İçmek için tuvaletteki su kullanılıyor… Cezaevindeyken üç kişiye işkence yapıldığını gördüm. Bir erkek çocuğu işkence altındayken öldü... Mahkumları borularla dövüyorlardı. Ben de gece dayağa maruz kaldım.”

Libya sahil güvenlik güçlerinin arama ve kurtarma kapasitesini geliştirmeyi amaçlayan işbirliği anlaşmaları, müdahalelerin kalitesinin hızlı bir şekilde geliştirilmesi ve sorumluluk taşıdıkları istismarlarla ilgili gerçek bir hesap verilebilirlik gibi koşullara bağlı olmalı. Bu anlaşmalar kurtarılan kişilerin güvenlik ve korunma ihtiyaçlarının güvence altına alınabileceği ülkelere taşıyacak gemilere transfer edilmelerinin altını çizmeli.

“Eğer bu yılın ikinci yarısı da ilk yarısı gibi olur ve acilen harekete geçilmezse, 2017 dünyanın en ölümcül göç yolunda en çok ölümün yaşandığı yıl olacak” diyen Dalhuisen şunları ekledi:

 “Avrupa Birliği en çok ihtiyaç duyulan yerlere daha fazla destek göndermeli ve Libya’nın ne yazık ki çarpık bir düzene sahip sahil güvenliği ile olan işbirliğini de yeniden düşünmelidir. En nihayetinde, bu korkunç yolculuklara çıkan kişilerin sayılarını sürdürülebilir ve insani bir şekilde azaltmanın tek çaresi ise göçmen ve mültecilerin Avrupa’ya ulaşabilmeleri için daha fazla güvenli ve yasal yol açmaktan geçiyor.”

---

Daha fazla bilgi ve mülakatlar için Uluslararası Af Örgütü Avrupa Medya Direktörü Stefan Simanowitz ile bağlantıya geçebilirsiniz: [email protected] veya [email protected], + 44 (0) 20 7413 5566