Myanmar: Uluslararası toplum cesur protestocuları korumak için daha fazla adım atmalı

  • Myanmar’ın da üyesi olduğu Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) Beş Maddeli Mutabakatından bir yıl sonra, ülkedeki şiddet hâlâ durdurulamadı.
  • Myanmar’daki aktivistler baskılardan kaçınmak için sessiz protesto ve “flash mob” tarzı eylemlere başvuruyor.
  • Baskıcı gözetim sisteminde, sivil giyimli askerler meyve satıcısı ve üç tekerlekli bisiklet sürücüsü kılığına giriyor.
  • Ordu, aktivistlerin aile üyelerine karşı misilleme yapıyor.

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) Myanmar’daki şiddeti durdurmak için imzaladığı Beş Maddeli Mutabakatın birinci yıldönümünde bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü, mutabakatın utanç verici biçimde başarısız olduğunu ancak Myanmar’daki cesur aktivistlerin ciddi tehlikelere ve sayısız engellemelere rağmen barışçıl protestolar düzenlemeye devam ettiğini belirtti.

Uluslararası Af Örgütü geçtiğimiz aylarda Myanmar'ın beş farklı bölgesinde şiddet içermeyen protestolara katılan 17 kişiyle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşülen kişiler, LGBTİ+ ve kadın hakları örgütleri de dahil çok çeşitli protesto gruplarındandı.

Aktivistlerin vurulmaktan, gözaltına alınmaktan ya da askeri araçlar tarafından ezilmekten korunmak için en yaygın şekilde kullandığı protesto yöntemlerinden biri, caddelerde birkaç dakika koşup sonrasında dağıldıkları “flash mob” yöntemi oldu. Halk, askeri yönetime meydan okumak maksadıyla ülke genelinde alışveriş merkezleri ve işyerlerinin kapatıldığı, yolların boşaltıldığı ve insanların evlerinde kaldığı ‘sessiz protestolar’ da düzenliyor.

“ASEAN, insanların daha fazla acı çekmesini önlemek için, savsaklanan Beş Maddeli Mutabakat’a uygun şekilde Myanmar askeri yetkililerini barışçıl protestoculara karşı uygulanan her türde şiddeti derhal sonlandırmaya çağırmalıdır. Aynı zamanda, Myanmar’daki tüm insan hakları ihlallerini kesin bir dille kınamaya ve keyfi şekilde gözaltına alınan kişilerin serbest bırakılması için çağrıda bulunmaya devam etmelidir.”

Emerlynne Gil
Uluslararası Af Örgütü Bölgesel Araştırma Direktör Yardımcısı

İnsan hakları savunucuları ve aktivistler Maynmar’ın dört bir yanında otobüslerde broşürler dağıtıyor, duvarlara çıkartmalar yapıştırıyor veya sprey boyayla ordu karşıtı yazılar yazıyor ve insanları ordu tarafından üretilen ürün ve hizmetleri boykot etmeye çağırıyor.

Uluslararası Af Örgütü Bölgesel Araştırma Direktör Yardımcısı Emerlynne Gil, “Bu aktivistlerin, Myanmar ordusunun barışçıl protestocuları, savaş silahlarıyla öldürmesini önleyecek küresel bir silah ambargosu uygulanması için acilen uluslararası toplumun yardımına ihtiyacı var” dedi. Gil sözlerini şöyle sürdürdü:

“ASEAN, insanların daha fazla acı çekmesini önlemek için, savsaklanan Beş Maddeli Mutabakat’a uygun şekilde Myanmar askeri yetkililerini barışçıl protestoculara karşı uygulanan her türde şiddeti derhal sonlandırmaya çağırmalıdır. Aynı zamanda, Myanmar’daki tüm insan hakları ihlallerini kesin bir dille kınamaya ve keyfi şekilde gözaltına alınan kişilerin serbest bırakılması için çağrıda bulunmaya devam etmelidir.”

“Bana araçla çarpmaya çalıştılar”

Darbenin hemen ardından Uluslararası Af Örgütü’nün yanı sıra pek çok insan hakları grubu, Myanmar ordusunu, barışçıl protestoculara karşı hukuka aykırı ve ölümcül güç kullanımını durdurmaya çağırdı. O tarihten beri uygulanan şiddet, birçok kişiyi, ülkenin dört bir yanında faaliyet gösteren silahlı direniş gruplarına katılmaya itti.    

Uluslararası Af Örgütü orduyu ihtiyatlı davranmaya ve uluslararası hukuka uymaya çağırırken, kolluk görevinin de yeniden ve tamamen polis tarafından yerine getirilmesi için çağrı yaptı.  Bu çağrılar cevapsız kaldı. Siyasi Mahkumlar İçin Yardım Derneği’nin bildirdiğine göre, ordu iktidara geldiğinden beri bin 700 kişi hayatını kaybetti ve en az 13 bin kişi gözaltına alındı.

Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü aktivistler ve insan hakları savunucuları, protestolar esnasında ordu tarafından işlenen ve silahla vurma, dövme ve protestocuların üzerine araç sürerek onları ezmeye çalışmayı da içeren pek çok ihlale bizzat maruz kaldıklarını ya da bunlara tanıklık ettiklerini söylediler. Ordunun acımasız müdahaleleri, şiddet içermeyen protesto hareketini çok büyük oranda etkiledi. 2021 yılının ikinci yarısında sokak protestolarına katılan kişi sayısında gözle görülür bir azalma oldu.

Darbeden önce siyasetle hiç ilgilenmediğini ancak şu an bir kadın protesto grubunun liderlerinden olduğunu söyleyen Mandalay’daki üniversite öğrencisi Thiri*, “Sayımız zaman içinde on binlerce kişiden binlerce kişiye, binlerce kişiden yüzlerce kişiye, yüzlerce kişiden ise yirmi kişiye kadar düştü” dedi.

Bununla beraber, sokaklardaki protestocuların sayısındaki azalma bir stratejinin ürünü de olabilir. Uluslararası Af Örgütü’nün konuştuğu bazı protestocular, katılımcıların güvenliğini sağlamak için daha küçük gruplar halinde protestolar organize etmenin bilinçli bir tercih olduğunu söylediler.

Yangon Genel Grev Komitesi üyesi olan üniversite öğrencisi Rina, büyük gruplar halinde protesto etmenin artık “çok pahalıya” mâl olduğunu ifade etti. Rina, yaklaşık 20 kişilik bir grupla 5 Aralık 2021 tarihinde bir flash mob etkinliğine katıldı. Uluslararası Af Örgütü’ne anlattığına göre askeri bir kamyonun şoförü aracı üzerlerine doğru sürdü: “Ben kaçarken, [kamyonun] etkinliğe katılan bazı kişilere çarptığını gördüm. Bazıları kaldırımda yuvarlanıyordu.”

Kaçin Eyaleti’nin başkenti Myitkyina’da, Myitkyina Üniversitesi Öğrenci Birliği ile gösterilere katılan bir üniversite öğrencisi, küçük gruplar halinde sokaklara çıktıklarını çünkü çok sayıda kişi protestoya katıldığında gözaltına alınmanın kolaylaştığını belirtti.

Monywa’daki bir protesto grubunun lideri olan üniversite öğrencisi Zin Mar kendi grubundaki protestocu sayısını güvenlik sebebiyle bazen azaltsalar da protestolara devam etmekte kararlı olduklarını belirtti. Zin: “Yapabildiğimiz sürece her zaman sokağa çıkıp protesto edeceğiz.”

Mandalay Gençlik Grev Komitesi’nin üyesi lise öğrencisi Min Thu en az üç farklı olayda polis ve orduya ait olduğunu düşündüğü plakasız araçların protestocuların üzerine doğru sürüldüğüne tanık oldu. Ekim 2021’de, bir protestoya katılmak üzereyken bir motosikletin neredeyse kendisine çarptığını söyleyen Min: “Tam protestoya başlayacağımız anda [araçla] bana çarpmaya çalıştılar. En yakın yola kendimi atarak kurtuldum, onlar da araçlarından inerek bana silah doğrulttular. Ancak ateş etmediler, dört bir yandan kuşatmışlardı, beni gözaltına alabileceklerini düşündüler.” Min Thu, Uluslararası Af Örgütü’ne, kendisini bir ara sokağa attığını ve ellerinden zor kurtulduğunu söyledi.

Şair ve mühendis Yar Zar, Sagaing Bölgesi’nin Salingyi ve Yinmarbin kasabalarında geçen yılın Mart ayından bu yana köylerde yaşayanları harekete geçirerek protestolar düzenliyor. Bu protestoların ikisinde askerler ve polis kalabalığa ateş açmış. Yar Zar, takımıyla beraber protesto yapılacak güzergâhı seçerken askerlerle karşılaşmamak için özellikle dar ve asfaltsız sokakları tercih ediyor. Uluslararası Af Örgütü’ne bilgi veren diğer kişiler gibi onlar da protesto yapılacak yolun temiz olduğunu gönüllüler vasıtasıyla önceden kontrol ediyorlar.

Tanintharyi Bölgesi’ndeki Thayetchaung kasabasına bağlı bir köyde protesto lideri olan Phyu, “Köyde protesto yaptığımızda bazı protestocular gözcü görevi üstleniyor, böylece orduyla karşı karşıya gelmekten kaçınmış oluyoruz. Onlar geçtikten sonra protestomuza kaldığımız yerden devam ediyoruz” dedi.

Protesto grupları ayrıca gerek broşürler dağıtarak gerekse sosyal medyayı kullanarak insanları ordu ile bağlantılı ürün ve hizmetleri boykot etmeye davet ediyor ve halka açık ortamlarda darbe karşıtı mesajlar paylaşıyor.

Kaçış halinde bir hayat

Birçok aktivist, Uluslararası Af Örgütü'ne, “dalan” olarak bilinen sivil muhbirler veya armasız araçlar kullanan sivil giyimli askerler ve polisler tarafından sürekli olarak izleniyormuş ve takip ediliyormuş gibi hissettiğini anlattı. Burma Öğrenci Birlikleri Federasyonu'ndan Myat Min Khant, ordunun ve polisin meyve satıcısı veya triportör, motosiklet ve taksi şoförü kılığında sokaklarda dolaştığını ve muhalif duruşlarını ifade etmeye cesaret eden herkesi gözetlemek için halkın arasına karıştıklarını söyledi.

Ayrıca ülke genelinde kasaba ve şehirlerde çok sayıda kontrol noktası bulunuyor. İnsanlar rastgele durdurulup eşyaları asker ve polis tarafından aranıyor. Bu nedenle aktivistler, dışarı çıktıklarında gözaltına alınma korkusuyla ya cihazlarını evde bırakıyor ya da cihazlarındaki mesajları ve uygulamaları siliyorlar.

Yangon Genel Grev Komitesi'nde bir protesto lideri olan Moe Thouk'a göre, ordunun gözetimi protestoların düzenlenmesindeki zorlukları artırıyor. Moe, aktivistleri takip etmek için kapalı devre kamera sistemi kullandıklarını, bilgi toplamak için her bölgeye muhbirler yerleştirdiklerini ve sivil giyimliyken aktivistleri gözaltına aldıklarını söyledi: “Protestoların sıklıkla gerçekleştiği yerlerde dolaşıyorlar. [Protesto için] doğru yeri dikkatlice seçmemiz ve güvenlik için öncülere güvenmemiz gerekiyor.”

Uluslararası Af Örgütü'ne konuşan aktivistlerin çoğu, güvenlik nedeniyle evlerini terk ettiklerini söyledi. Bu kişilerin birçoğu Şubat 2021'den bu yana evlerine geri dönemiyor. Üniversite Öğrencileri Birliği Mezunlar Grubu üyesi Nan Lin, "Eve dönersem ordu beni gözaltına almak için bekliyor olabilir, ailem bile nerede olduğumu bilmiyor” dedi. 

7 Şubat 2021'den bu yana Sagaing bölgesindeki Kalay sokaklarında her gün protesto düzenleyen protesto lideri BP, Eylül 2021'de askerlerle dolu beş araçlık bir konvoyun bir günde üç kez ailesinin evine baskın düzenlediğini söyledi. BP, görüşülen kişiler arasında, evden ayrılıp saklandıktan sonra evlerine baskın yapıldığını söyleyen dört protestocudan biri.

Ancak bu aktivistlerin çoğu, eve gitmekten korkarken, saklanacak güvenli yerler bulmanın giderek zorlaştığını söylüyor. BP, Uluslararası Af Örgütü'ne, sivil giyimli muhbirler olduğuna inandığı yabancıları düzenli olarak aktivistlerin kaldıkları yerlerin yakınında ellerinde telsizlerle dururken ya da motosikletlerle onları takip ederken gördüğünü söyledi.

Ayeyarwady bölgesinde bir keşiş olan ve darbenin ilk günlerinden bu yana aktif olarak protestolara katılan U Yaw, manastırının basıldığı Mart 2021'den beri saklanıyordu. Baskın sırasında bir tuvalet kabininde saklanmıştı ve askerlerin onu bulurlarsa “vurup öldürmeleri ve ondan kurtulmaları” gerektiğini söylediklerini duydu.

U Yaw daha sonra Mandalay'a kaçtı ve protestolara devam etti; askerler ve polisin Haziran ayında saklandığı manastıra baskın düzenlemesinin ardından ise başka bir manastıra sığındı. Eylül 2021'de bu manastıra da baskın yapıldı. U Yaw tam zamanında kaçtı, ancak askerler ve polis kimlik belgelerine ve nakit parasına el koydu. U Yaw, risklere rağmen protesto etmeyi sürdürdü.

Protestocuların aile üyelerine yönelik tehditler

Birçok durumda, askerler ve polis, aktivistleri bulamayıp gözaltına alamadıkları takdirde aktivistlerin aile üyelerini ve yakınlarını gözaltına aldı. Basında çıkan haberlere göre, bir siyasetçinin 94 yaşındaki annesi ve bir eylemcinin dört yaşındaki kızı da bu kişiler arasındaydı.

Nisan 2021'de askerler ve polis, saklanmakta olan aktivist Arkar'ın evine baskın düzenledi. Arkar “Beni bulamayıp gözaltına alamadıkları için annemi gözaltına aldılar. Karakoldan bir telefon aldım, annemin özgürlüğü karşılığında kendiminkinden vazgeçmem gerektiği söylendi" dedi. Arkar teslim olmadı ve akrabaları ertesi gün annesinin serbest bırakılması için rüşvet ödeyerek pazarlık yapabildi. Arkar'ın ailesi, daha fazla misillemeye maruz kalmamak için yeni bir eve taşındı. Arkar, Uluslararası Af Örgütü'ne, ailelerinin güvenlik endişeleri nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldığını söyleyen dört kişiden biri. 

Kasım 2021'de ordu, saklanan başka bir protesto liderinin evine baskın teşebbüsünde bulundu. Uluslararası Af Örgütü’ne konuşan aktivist, "Geldiklerinde ateş etmeye başladılar ama yanlış eve gittiler. Yanlışlıkla komşumuzun evine gittiler ve bir kadın vurularak öldürüldü” dedi. 

Ailesi kaçmayı başardı; ancak bu kişi, hayatlarını daha fazla riske atmamak için o tarihten beri ailesiyle iletişim kurmuyor. Şu anda sürekli bir yerden bir yere taşınan aktivist, gözaltına alınma korkusuyla uyumakta güçlük çektiğini belirtti, “24 saat uyanık olmak zorundayız. Çatıya atlayan bir kedi duyduğumuzda bile ürküyoruz. Dışarı çıktığımızda gözaltına alınmaktan, eve girdiğimizde içeri girip bizi gözaltına almalarından korkuyoruz. Güvenlik duygumuzu tamamen yitirdik.” Uluslararası Af Örgütü'ne, “Adaletsizlik gördüğümde sessizce oturamam” açıklamasında bulunan bu kişi gibi birçok aktivist, şiddet içermeyen protestolara devam etmeye kararlı. Emerlynne Gil sözlerini şöyle sonlandırdı, "Myanmar’da, muazzam tehlikelere ve zorluklara rağmen ülkede kalmayı seçerek barışçıl protestolara katılma ve muhalefetini ifade etme kararlılığından hâlâ ödün vermeyen çok sayıda aktivist ve insan hakları savunucusu var."

Aktivistlerin birçoğu, daha fazla insanı harekete geçmeye teşvik etmek ve insanlara umut vermek için barışçıl protestolara devam ettiğini belirtti. Mandalay'daki keşiş U Yaw, “Protestoya devam etmemin asıl nedeni, insanların ayrışmadan ve coşkularını kaybetmeden bizi görerek güçlenebilmeleridir” dedi. 

Monywa'daki protesto lideri Zin Mar ise “Hayatımız tehlikede olsa da devam etmeyi seçiyoruz. Dünyadan bize yardım etmelerini istemeye devam edeceğiz çünkü Myanmar'da insanlar öldürülüyor" açıklamasında bulundu.  

* Görüşme yapılan kişilerin talebi üzerine bazı isimler değiştirilmiştir.