İnsan hakları Örgütlerinden Ortak Açıklama: Türkiye'de Yargı Konusunda İlkesel Yaklaşımlar
17 Aralık 2013 tarihi ile başlayan süreçte, Türkiye’nin yargı istemi içinde çeşitli başlıklarda birbiri ardına değişimin konuşulduğu ve tartışıldığı bir dönemde sivil toplum ile danışma mekanizmalarının neredeyse hiç kullanılmıyor oluşunu dikkatle izliyoruz. Bizler İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) bileşeni insan hakları örgütleri olarak, gerek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısına yönelik anayasal ve yasal değişiklik önerilerinde, gerek özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına yönelik tartışmalarda, meselenin sadece bu kurumlardan ibaret olarak algılanmasının yargı sorununu çözemeyeceği, çok daha kapsamlı ve köklü bir adli reforma ihtiyaç duyulduğu görüşüyle, asla göz önünden ayrılmaması gerektiğine inandığımız kimi ilkelerin altını çizmek isteriz.
1. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihinde kabul ettiği, HSYK tarafından 26.06.2006 tarih ve 315 sayılı karar ile benimsenen, Bangalore İlkeleri olarak bilinen BM Yargı Etiği İlkeleri ile BM Genel Kurulunca 29 Kasım 1985 tarihinde kabul edilen BM Yargı Bağımsızlığı Hakkında Temel İlkeler’i* görmezden gelen hiçbir değişiklik önerisi kabul edilmemelidir.
2. Bu doğrultuda, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacak anayasal ve yasal tedbirlerin oluşturulması ve korunmasında sivil toplumun görüşleri dikkate alınmalıdır.
3. Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisidir. Tarafsızlık, yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır. Bu doğrultuda, herhangi bir sebeple ya da herhangi bir yerden gelen müdahale, tehdit, baskı, teşvik ve tüm dış etkilerden uzak, hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdani hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsızlığa dayanarak yargı işlevi yerine getirilmelidir.
4. Kuvvetler ayrımı ilkesine uygun şekilde, yargının, yasama ve yürütmeden ayrı bir güç olduğu göz önünden ayrılmaksızın, yargı mensuplarını yasama ve yürütmeye karşı bağımsız kılacak her türlü tedbirin alınmasına özen gösterilmelidir.
5. Yapılacak anayasal ve yasal değişikliklerde alelacele karar almak yerine Venedik Komisyonu gibi danışma organlarından gelecek değerlendirmeler doğrultusunda sağlıklı karar alma süreçlerinin yürütülmesi hususunda dikkat gösterilmelidir.
6. Hâkimler, bir hiyerarşi içinde olmadıkları gibi kimsenin çalışanı da değillerdir. Bu doğrultuda, özellikle Adalet Bakanlığı’nın bir çalışanıymışçasına muameleye tabi tutulmalarını engelleyecek tedbirler acilen sisteme kazandırılmalıdır.
7. Yargı sisteminin o ya da bu grubun elinde olmasının tercih edilmesi yerine yargının, gerçekten tüm gruplardan ve kesimlerden bağımsız, göreve gelme ve görevden gitme konularında diğer erklerin karışmadığı kendi mekanizmalarını oluşturmuş bir yapı olarak belirlenmesi temel ilke haline getirilmelidir.
8. Savcılar ve savcılık yapısı, hâkimlerden ayrılarak kendi içinde bağımsızlığını koruyan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bu konuda, Savcılar için Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları (Budapeşte İlkeleri)** ve BM belgeleri göz önünde bulundurulmalıdır.
9. Yalnızca meslekte bulunan hâkim ve savcılara temas edecek değişiklikler yerine, hukuk eğitimi ile mesleğe kabul sonrasındaki eğitim süreçlerini de içine alacak bütüncül yaklaşımla, Adalet Bakanlığı bürokrasisi, ilk derece ve yüksek yargıdaki meslek mensuplarının tarafsızlık ve bağımsızlık konusunda yeniden eğitimlerini sağlayan bakış açısına ihtiyaç bulunmaktadır.
10. Hâkim ve savcıların verdiği kararların yanlışlığının uluslararası yargı mercileri tarafından tespiti durumunda rücu müessesesine işlerlik kazandırılmalı, büyük bir insan hakları sorunu olan cezasızlığın önlenmesinde yargı çalışanlarının rolünü en aza indirecek her türlü tedbirin alınması ve etkili şekilde uygulanmasına özen gösterilmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Helsinki Yurttaşlar derneği
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği
İnsan Hakları Derneği
İnsan Hakları Gündemi Derneği
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi
Basın Açıklamaları
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir
- Türkiye: Osman Kavala haksız tutukluluğunun yedinci yıldönümünde, “gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” diyor
- Uluslararası Af Örgütü, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’ye (TUSAŞ) yönelik silahlı saldırıyı kınamaktadır
- Ortak Açıklama: Türk Ceza Kanununda değişiklik öngören ve sivil toplumu tehdit eden aşırı geniş ve muğlak yeni yasa teklifi reddedilmelidir
- Türkiye: Şebnem Korur Fincancı’ya yönelik yargının kötüye kullanılmasına dayalı kovuşturmalar sona ermeli
- Küresel: Elektrikli araç endüstrisindeki yeni insan hakları sıralaması ağırdan alanları ortaya koyuyor
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: İsrail Kuzey Gazze’deki son ‘tahliye’ emirlerini iptal etmeli ve acilen engelsiz insani yardım erişimine izin vermeli
- Lübnan/İsrail: İsrail’in sivillere yönelik tahliye ‘uyarıları’ yanıltıcı ve yetersiz