Gezi Davası’nda tutuklananlar serbest bırakılmalı!


İMZACI OLUN

TC Adalet Bakanlığı

Sayın Adalet Bakanı,

Kamuoyunda ‘Gezi Davası’ olarak bilinen davada mahkum edilen Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay’ın tahliye taleplerini destekleme ve bu taleplere karşı çıkmama çağrısında bulunmak üzere size yazıyorum. Osman Kavala’nın tutukluluğu 5 yıldan uzun süredir devam ediyor. İlk derece mahkemesinin 25 Nisan 2022’de verdiği mahkumiyet kararı ile birlikte diğer yedi kişi de tutuklandı.Yiğit Ali Ekmekçi hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı.

Osman Kavala “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildi ancak Şubat 2020’den beri tutuklu bulunduğu “siyasi ve askeri casusluk” suçundan ‘kesin ve yeterli delil bulunmadığı’ için beraat etti. Kavala ve diğer yedi kişi yargılandıkları ilk davada da “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan “delil yetersizliği” nedeniyle beraat etmişti.

Diğer yedi kişi, Osman Kavala’ya yardım ettikleri iddiasıyla 18’er yıl hapis cezasına mahkum edildi. Mahkeme, kaçma şüphesi bulunduğu gerekçesiyle bu kişilerin derhal tutuklanmasına hükmetti.

Birinci ve ikinci yargılama boyunca, iddia makamı, Kavala ve diğer yedi kişinin iddia edilen suçları işlediğine dair hiçbir kanıt sunamadı ve bu durum heyetteki üç hakimden biri tarafından da kabul edildi. Çoğunluğa katılmayan hakim karşı oy yazısında, “sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraatı, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim” ifadelerine yer verdi. 

28 Aralık 2022’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis ve diğer 7 kişi için verilen 18'er yıl hapis cezası 'hukuka uygun' buldu.

Sizi, temyiz sürecinde, yedi kişinin cezaevinden derhal ve koşulsuz tahliye edilmeleri yönündeki taleplerini desteklemeye ve bu kişilerin özgürlüklerine kavuşması için gerekli adımları atmaya çağırıyorum.

Saygılarımla,


Gezi Davası’nın 25 Nisan 2022’de görülen karar duruşmasında, Kasım 2017’den beri tutuklu yargılanan sivil toplum lideri Osman Kavala “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildi. Aynı davada yargılanan diğer yedi kişi ise “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmek” suçlamasıyla 18’er yıl hapis cezasına mahkum edildi ve derhal tutuklanmalarına karar verildi. Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay hakkındaki haksız mahkumiyet kararları, 28 Aralık 2022 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından onandı. Gezi Davasında tutuklanan düşünce mahkumlarının derhal serbest bırakılması için sen de imzacı ol!

Osman Kavala’nın tutukluluğu, Kasım 2017’de gözaltına alındığından beri 5 yıldan uzun süredir üç ayrı suçlamayla devam ediyor. Bunlar, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs (Kavala’yı 2016’daki darbe girişimiyle ilişkilendiren iddialarla bağlantılı olarak Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 309); hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (Kavala’nın 2013’teki Gezi Parkı protestolarındaki iddia edilen rolüyle bağlantılı olarak TCK Madde 312) ve siyasi ve askeri casusluk (yine 2016’daki darbe girişiminde rol oynadığı iddialarıyla bağlantılı olarak TCK Madde 328) suçlamalarıdır. 16 kişinin yargılandığı Gezi Davası, Haziran 2019’da başladı. Kavala, diğer iki kişiyle birlikte TCK Madde 312 kapsamında protestoları organize ve finanse etmekle suçlandı. Diğer altı kişiye ise çeşitli suçlamalar yöneltildi. 18 Şubat 2020’de dava, yargılanan dokuz kişinin tüm suçlardan beraat etmesiyle sonuçlandı. Yurtdışında bulunan yedi kişinin ise dosyası ayrıldı. Mahkeme aynı zamanda Osman Kavala’nın cezaevinden derhal tahliyesine hükmetti; ancak savcılık ayrı bir gözaltı kararı çıkarttı. Kavala önce polis tarafından gözaltına alındı, ertesi gün ise 2016’daki darbe girişiminde rol aldığı iddiasıyla TCK Madde 309 kapsamında tekrar tutuklanarak cezaevine gönderildi. Mart 2020’de bu suçlamaların yerini ‘siyasi ve askeri casusluk’ suçlaması aldı ve bu sayede yetkililer Kavala’yı cezaevinde tutmaya devam etti. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda, iddianame kabul edilmediği sürece tutukluluk süresi iki yılı geçemez.

Ocak 2021’de, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, Osman Kavala ve diğer sekiz kişi hakkında verilen beraat kararını bozdu ve Mayıs 2021’de yeniden yargılama başladı. Bu esnada, Gezi Parkı protestolarıyla bağlantılı diğer bir davada (35 futbol taraftarının yargılandığı Çarşı Davası) verilen beraat kararları da Yargıtay tarafından bozuldu. Bu iki dava 2021 yazında, hukuka uygunluğu tartışmalı bir süreç sonucunda birleştirildi. 52 kişinin toplu olarak yargılandığı birleştirilmiş dava Ekim 2021’de başladı. Şubat 2022’de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala’nın serbest bırakılması yönündeki kararının uygulanmaması nedeniyle Avrupa Konseyi’nde ihlal prosedürünün resmen başlatmasından kısa bir süre sonra davanın dördüncü duruşması görüldü ve ardından savcının talebi üzerine iki dava tekrar ayrıldı. Gezi Davası’nın altıncı ve karar duruşması 25 Nisan 2022’de yapıldı.

Bu siyasi güdümlü dava ve ona eşlik eden haksız hapis cezaları, Türkiye’de yürütmenin yargı üzerindeki kontrolünün ve siyasi nüfuzunun ne denli yaygın ve sistematik hale geldiğinin bir örneğidir. Mahkemeler, özellikle Temmuz 2016’daki darbe girişimi bağlamında, rutin bir şekilde, hükümet tarafından siyasi muhalif olarak görülen kişileri ve grupları, suç teşkil eden eylemlere ilişkin yeterli veya herhangi bir delil olmaksızın tutuklamak ve mahkum etmek için asılsız iddianameleri kabul ediyor.

Nisan 2022 kararı, Osman Kavala’ya ve Gezi Davası’nda yargılanan diğer kişilere yöneltilen suçlamaları destekleyebilecek hiçbir güvenilir kanıt olmadan verildi. Bu karar, Türkiye’de sürekli hale gelen yargı bağımsızlığı eksikliğinin en son çarpıcı örneğidir.

Osman Kavala AİHM kararına rağmen tutuklu

AİHM, 2019’daki kararında, Türkiye yetkililerinin Osman Kavala’nın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal etmekle kalmayıp, aynı zamanda Kavala’yı susturmaya ve diğer insan hakları savunucularını meşru faaliyetlerini yürütmekten caydırmaya yönelik bir art niyet taşıdığına hükmetti.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Şubat 2022’de, AİHM kararına uymayı reddederek Osman Kavala’yı serbest bırakmadığı gerekçesiyle Türkiye hakkında resmen ihlal prosedürü başlatmaya karar vermesine rağmen Türkiye Kavala’yı şartlı tahliye olmadan müebbet hapis cezasına mahkum etti. Türkiye, Avrupa Konseyi’ne üye bir ülke olarak, AİHM’in bağlayıcı kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Türkiye’nin AİHM kararını uygulamama ısrarı, Türkiye yargısının uluslararası ve Avrupa insan hakları ve hukukun üstünlüğü standartlarına bağlı olmadığı yönünde kaygı uyandırmalıdır.

7 kişi düşünce mahkumudur

Uluslararası Af Örgütü, 17 Haziran 2022’de Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay’ı düşünce mahkumu ilan etti. Düşünce mahkûmu sıfatı, hapsedilmelerine yol açan koşullarda şiddete veya nefrete başvurmadıkları ya da bunları savunmadıkları halde kimlikleri veya kanaatleri nedeniyle hapsedilen kişilere verilir.