Protestoculara ve mahpuslara yönelik hak ihlalleri, işkence araçlarının acilen denetlenmesi gerektiğini gösteriyor

Uluslararası Af Örgütü ve Omega Araştırma kuruluşu, ‘işkence araçları ticareti’ hakkında yapılacak üst düzey BM toplantısı öncesinde ortak bir açıklama yayımlayarak, tüm dünyanın, dayanılmaz acılara ve yaralanmalara sebep olmak için tasarlanan işkence araçlarının küresel ticaretini yasaklamak üzere acilen harekete geçmesi gerektiğini belirtti.

Af Örgütü ve Omega Araştırma, "İşkence ticaretine son vermek: ‘İşkence araçları’ üzerinde küresel denetime doğru”  başlıklı yeni raporda, dünyadan işkence örneklerine yer vererek, polis faaliyetlerinde kullanılan standart ekipmanların istismarcıların eline geçmemesini sağlamak için denetim uygulanması çağrısında bulundu.

İşkence 30 yıl önce ‘yasaklandı’ ancak işkence ve ekipmanlarının ticareti devam ediyor

Uluslararası Af Örgütü İş Dünyası, Güvenlik ve İnsan Hakları Direktörü Patrick Wilcken konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “İşkencenin uluslararası çapta yasaklanmasının üzerinden 30 yıldan uzun süre geçmesine rağmen insanlar halen dünyanın dört bir yanındaki cezaevlerinde ve gözaltı merkezlerinde – sıklıkla öldürülünceye kadar olmak üzere – işkenceye maruz bırakılıyor. Çivili coplar ve prangalar gibi özellikle işkence için tasarlanan ekipmanların ticaretinin sürmesine izin verilirken işkenceyi yasaklamanın hiçbir anlamı yok” dedi. Wilcken, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diğer yandan, tüm dünyada protestocuların biber gazına boğulduğu ve plastik mermilerle yaralandığı bir dönemde polis ekipmanlarının ticareti üzerindeki denetimleri de acilen sıkılaştırmak gerekiyor. Kelepçeler ve coplar gibi standart ekipmanlar yanlış ellere geçtiğinde işkence araçlarına dönüşebiliyor. Tüm ülkeler bir araya gelerek, bu ürünlerin ticaretini düzenlemek için küresel çaplı ve hukuki açıdan bağlayıcı bir yöntem oluşturmalıdır.”

Patrick Wilcken
UAÖ İş Dünyası, Güvenlik ve İnsan Hakları Direktörü

Acı ve ızdırap ticaretine son verecek bir çerçeve gerekli

Uluslararası Af Örgütü ve Omega’nın raporu, BM bünyesinde 60 ülkenin yer aldığı İşkencesiz Ticaret Küresel İttifakı’nın, kolluk ekipmanlarının küresel ticaretinin hangi yollardan düzenlenmesi gerektiğine dair devam eden sürecin bir parçası olarak gerçekleştireceği üst düzey toplantı öncesinde yayımlandı.

Uluslararası Af Örgütü ve Omega, BM sürecine destek olmak amacıyla, kolluk ekipmanları ve ölüm cezasını uygulama araçlarının ticaretinin etkin şekilde düzenlenmesi için devletlerin atması gereken temel adımları sıralayan ‘İşkenceye Karşı Ticaret Çerçevesi’ni sunuyor.

Çivili coplar, elektroşok kemerleri ve ağır prangalar gibi doğası gereği insan haklarını ihlal eden ekipmanların yasaklanmasının yanı sıra kelepçeler, biber gazı ve şok tabancaları gibi yaygın kullanılan polis ekipmanlarının ticareti üzerinde insan hakları bakımından sıkı denetimlerin uygulanması da buna dahil.

Rapor ayrıca darağacı ve elektrikli sandalye gibi ölüm cezasını uygulama araçlarının ticaretinin yasaklanması ve çift kullanımlı farmasötik (ilaç içerikli) kimyasalların öldürücü enjeksiyonlarda kullanılmasının engellenmesi için ihracat denetimlerine tabi tutulması gerektiğinin altını çiziyor.

Fuarlarda sergileniyor, internette sitelerinde pazarlanıyor

Omega Araştırma Kuruluşu’nda Araştırma Görevlisi Dr. Michael Crowley şunları belirtti: “Araştırmamız, fuarlarda ve şirketlerin internet sitelerinde, doğası gereği insan haklarını ihlal eden bir dizi kolluk ekipmanının reklamının yapıldığını ortaya çıkardı. Mahpusların vücutlarına bağlanan ve uzaktan etkinleştirilen elektroşok aletleri, ağır prangalar, mahpusları duvarlara bağlamak için kullanılan bağlar, çivili coplar ve dişli zırhlar, polisin kullandığı elektroşok copları ve şok tabancaları, elektroşok eldivenleri ve hatta elektroşok yakalama cihazlarının bulunduğu liste uzayıp gidiyor.”

“Devletler uzun yıllardır ‘işkence araçlarının’ ticaretini görmezden gelerek, dünyanın dört bir yanında şirketlerin insanların acıları ve perişanlığı üzerinden kâr elde etmesine izin veriyor. Tüm devletler, bu ticareti denetim altına almak için kararlı adımlar atmakla yükümlüdür. Hazırladığımız İşkenceye Karşı Ticaret Çerçevesi, devletlere, ayrı ayrı ulusal sınırlandırmalar getirmek ve devam eden BM sürecinde kolektif biçimde uluslararası standartlar üzerinde uzlaşmak gibi etkin adımların temelini sunmaktadır.”

Dr. Michael Crowley
Omega Araştırma Kuruluşu’nda Araştırma Görevlisi

Elektroşok ile işkence yasaklanmalı

Elektroşok cihazları tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin 9 Eylül 2020’de, Kolombiya’nın başkenti Bogota’da Javier Ordoñez COVID-19 kısıtlamalarını ihlal ettiği gerekçesiyle polis tarafından durduruldu. Polis memurları Ordoñez’i yere yatırdı ve şok tabancalarıyla vücuduna beş dakika boyunca defalarca elektroşok uyguladı. Ordoñez, künt travma (keskin olmayan bir cisimle alınan darbe) yaralanmaları nedeniyle birkaç saat sonra hastanede hayatını kaybetti.

Suudi Arabistan’da tutuklu bulunan Etiyopyalı Solomon, Uluslararası Af Örgütü’ne, cezaevinde sağlık hizmeti sağlanmamasını protesto ettiği için gardiyanların kendisine elektrik şoku verdiğini anlattı ve şunları söyledi, “Şikayet ederseniz bir cihazla vücudunuza dokunuyorlar ve yere düşüyorsunuz. Elektrikli bir şeye dokunmuş gibi oluyorsunuz. Derinizde kırmızı bir iz bırakıyor. O zamandan beri şikayet etmiyoruz çünkü o elektrikli şeyle sırtımıza aynısını yapmalarından korkuyoruz. Sesimizi çıkarmıyoruz.”

Uluslararası Af Örgütü ve Omega, kolluk uygulamalarına uygun olmayan belirli elektroşok cihazlarının ticareti ve kullanımının tüm dünyada yasaklanması çağrısı yapıyor. Şok kemerleri ve yelekleri gibi vücuda giyilen cihazların yanı sıra elektroşok copları ve yakalama cihazları gibi polis kullanımına yönelik üretilen doğrudan temas cihazları da yasaklanmalıdır. Elektroşok ileten belirli cihazlar meşru kolluk amaçlarına hizmet ediyor olabilir; ancak bunların ticareti ve kullanımı sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

Burundi’den Belarus’a işkence devam ediyor

Raporda polisin coplar, sopalar ve çubuklarla dövdüğü kişilerin korkunç tanıklıklarına da yer veriliyor. Örneğin Burundi’de bir mahpus, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı, “Polis 20 dakika boyunca sırtımıza, kalçalarımıza ve ayaklarımıza vurdu. Altı polis memuru sırayla bizi dövdü. Bir hafta boyunca doğru düzgün yürüyemedim. Ayaklarım o kadar şişmişti ki ayakkabılarımı giyemiyordum.”

Katsyaryna Novikava, Uluslararası Af Örgütü’ne, Belarus’ta seçim sonrası protestoların ardından Ağustos 2020’de, Suçlular İçin Tecrit Merkezi’nde 34 saat tutulduğunu, gözaltına alınan erkeklerin merkezin avlusunda pisliğin üzerine yatmaya zorlandığını söyledi. Merkezin içinde onlarca erkek soyunmaya ve elleri ile dizleri üzerinde yere çömelmeye zorlandı, bu sırada polis memurları onları tekmeledi ve sopalarla dövdü. Katsyaryna dizleri üzerine çöküp dövülen kişilerin çığlıklarını dinledi.

Sokaklarda da işkence ve kötü muamele uygulanıyor

Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre, polis güçlerinin birçoğu, tutukluluk ortamları dışında, işkence ve diğer türde kötü muamele kapsamına girebilecek şekilde bir dizi ekipman ve silah kullandı.

Barışçıl protestocuların plastik mermilerle ve öldürücü potansiyele sahip diğer mermilerle kasten ve defalarca hedef alınması buna dahildi. Bu silahların kullanılması, protestocuların ağır yaralanmasına ve görme yetilerini kaybetmesine neden oldu. Ayrıca, hiçbir tehdit oluşturmayan kişilerin üzerine gereksiz yere ve cezalandırıcı şekilde biber gazı gibi tahriş edici kimyasallar sıkıldı ve kapalı alanlarda yüksek miktarlarda göz yaşartıcı gaz kullanıldı.

Uluslararası Af Örgütü ve Omega, devletlere, İşkenceye Karşı Ticaret Çerçevesinden faydalanarak ölüm cezası, işkence ve diğer türde kötü muamelede kullanılan ürünlerin ticaretine yönelik düzenlemeler getirme veya mevcut ulusal denetimleri sıkılaştırma çağrısında bulunuyor.

Kolluk ekipmanları üzerinde daha sıkı denetimler, ilgili ekipmanların işkence ve diğer türde kötü muamele uygulamak üzere kötüye kullanılma riski değerlendirilerek her bir ekipmana özgü ruhsat çıkarmayı da kapsamalıdır.

Şirketler de insan haklarına saygı göstermekle yükümlüdür

“Ticaret denetimleri devletlerin yükümlülükleriyle bağlantılı olsa da bu durum şirketlerin bu korkunç ticaretteki payını ortadan kaldırmıyor” diyen Patrick Wilcken, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Şirketler, ürünlerinin kötüye kullanılmasını engellemek için insan haklarına özen yükümlülüklerinin gereğini etkin şekilde yerine getirmelidir. Yalnızca işkence, kötü muamele veya ölüm cezası uygulanmasında kullanılan ve doğası gereği insan haklarını ihlal eden kolluk ekipmanlarını üreten, bunların reklamını ve ticaretini yapan şirketler bu faaliyetlerine derhal son vermelidir.”