Orta Doğu ve Kuzey Afrika: Kadın aktivistler baskılara meydan okuyor

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bugün bir açıklama yayımlayarak, 2018’de kadın insan hakları savunucularının Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın dört bir yanında hükümetler ve silahlı gruplar tarafından çeşitli istismarlara uğradığını, ancak aynı zamanda zorluklarla yaratılan değişim hikayelerinin de merkezinde olduklarını söyledi.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın dört bir yanındaki kadın insan hakları savunucularının 2018’deki durumuna ilişkin değerlendirme raporumuza (Rights Today 2018) buradan ulaşılabilirsiniz.

UAÖ, İnsan Hakları Günü’nde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yerleşik cinsiyet ayrımcılığı ve diğer insan hakları ihlallerine meydan okuma konusunda kadın aktivistlerin üstlendiği önemli rollere dikkat çekiyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki kadın insan hakları savunucularının durumuna ilişkin değerlendirme, UAÖ’nün 2018’de dünyadaki önemli insan hakları konularını ele aldığı Rights Today isimli araştırmanın bir parçası olarak yayımlandı.

UAÖ Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Heba Morayef konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Suudi Arabistan’da kadınlara uygulanan araç sürme yasağının kaldırılması için yürütülen başarılı mücadeleden İran’daki istismar edici ve alçaltıcı zorunlu başörtüsü uygulamasına karşı yapılan protestolara kadar kadınlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin dört bir yanında harekete geçerek ayrımcı hükümet politikalarının ortadan kaldırılması için seslerini yükseltiyor. Bu süreçte çoğunlukla gözaltına alınma ve tutuklanma tehlikesi altına giriyorlar” dedi. Morayef, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yıl, kadın insan hakları savunucularının, ifade özgürlüğünü hedef alan baskılara karşı verilen mücadelede erkek hak savunucularıyla birlikte ön saflarda yer aldığını gördük. Kadınların meşruiyetini ortadan kaldırmak ve onları ulusal çıkarlara zarar veriyorlarmış gibi göstermek isteyen hükümetler, kadınları gülünç bir biçimde güvenlik tehdidi olarak damgaladı.”

Kadınlar İran’da, Suudi Arabistan’da, Mısır’da, Fas’ta ve İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda protesto hareketlerinin parçası oldular ve statükoya meydan okuyanlardan korkan yetkililerce hedef alındılar. 2018’de İran’da 66, Suudi Arabistan’da 14, Mısır’da ise üç kadın insan hakları savunucusu gözaltına alındı. Heba Morayef, “2018’de Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın dört bir yanında kadın hakları aktivistleri baskılara cesaretle meydan okudu. İran, Suudi Arabistan ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu ülkelerdeki hükümetler, insan hakları savunucularına yönelik baskıcı tutumlarından derhal vazgeçmeli ve barışçıl biçimde haklarını talep ettiği için gözaltına alınan tüm kadın hakları aktivistlerini koşulsuz olarak serbest bırakmalıdır” dedi.

İran’da geçen yıl boyunca yetkililer, kadın hakları aktivistlerinin istismar edici zorunlu başörtüsüne karşı gerçekleştirdiği barışçıl protestolara onlarca kadına saldırarak ve kadınları keyfi biçimde gözaltına alarak cevap verdi. Kadınların birçoğu, barışçıl mücadeleleri nedeniyle yargılandı ve cezaevine konuldu.

UAÖ, Kasım ayında, Suudi Arabistan’da keyfi olarak gözaltında tutulan bir grup kadının da aralarında bulunduğu insan hakları aktivistlerinin soruşturma sırasında cinsel taciz, işkence ve diğer türde kötü muamele de dahil olmak üzere korkunç istismarlara uğradığını belgeledi.

Mısır’da Amal Fathy’nin diğer birçok kadın aktivistle birlikte gözaltına alınması, ülkede insan haklarının içinde bulunduğu felaket durumun sembolü oldu. Amal, internette paylaştığı bir videoda uğradığı cinsel saldırıyı anlattığı ve Mısır yetkililerini cinsel saldırılardan hayatta kalanları ihmal etmekle eleştirdiği için Mayıs ayından beri keyfi olarak cezaevinde tutuluyor. Bu video nedeniyle Eylül ayında iki yıl hapis cezasına mahkum edilen Amal’ın karara yaptığı itirazın sonucu 30 Aralık’ta açıklanacak. Amal, başka bir davada da farklı suçlamalarla karşı karşıya. Hakimin Amal’in bu davadaki tutukluluk süresini uzatıp uzatmamaya ilişkin kararını 26 Aralık’ta açıklaması bekleniyor.

Sosyal adalet aktivisti Suha Jbara, UAÖ’ye, Kasım ayında üç gün boyunca Filistinli güvenlik güçlerine mensup sorgu görevlileri tarafından işkence gördüğünü anlattı. Suha dövüldüğünü, duvara vurulduğunu, cinsel şiddetle tehdit edildiğini ve açlık grevi yaptığı için cezalandırıldığını söyledi. UAÖ Orta Doğu ve Kuzey Afrika Araştırma ve Savunuculuk Direktörü Philip Luther konu hakkında yaptığı açıklamada, “Orta Doğu ve Kuzey Afrika devletleriyle stratejik ortaklıklar ve karlı ticaret bağlantılarından faydalanan hükümetlere, insan hakları savunucularının hedef alınmasına tepki göstermekle ilgili önemli görevler düşüyor. Bazı hükümetler buna benzer durumlara ilişkin ‘sessiz diplomasi’ yürüttüklerini iddia ediyor, ancak olağan iş ilişkilerinin kamuoyuna yansıyan görüntüsü ‘sessizliğin’ aslında ‘suskunluk’ olup olmadığı sorusunu akla getiriyor” dedi. Luther, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bu yıl ve geçmiş yıllarda uluslararası baskının eksikliğine rağmen kadın insan hakları savunucularının zorluklarla elde ettiği kazanımlar, daha fazla değişimin yakında olduğuna dair umut veriyor. Kadın aktivistlerin çalışmaları 2019’da da bölgenin dört bir yanındaki hükümetlerin baskılarının durdurulması, istismarlardan hesap sorulmasının sağlanması ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile ötesinde kadın haklarının ilerletilmesi için büyük önem taşıyacak.”

Arka Plan

Uluslararası Af Örgütü her yıl yürüttüğü Haklar İçin Yaz kampanyasının bir parçası olarak insan hakları çalışmaları nedeniyle tacize uğrayan, cezaevine konulan, işkence gören veya öldürülen cesur kadınlara dikkat çekiyor ve destekçilerini bu cesur kişiler adına yetkililere hitaben mektup yazmaya davet ediyor. Kampanya hakkında daha fazla bilgi almak için https://www.haklaricinyaz.org.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz.