Çin: Tüm dünya imzalarıyla tepkisini ortaya koydu, BM Sincan’daki zulümlere karşı harekete geçmeli

  • Uluslararası Af Örgütü’nün ‘Sincan’da Alıkonulanlar Serbest Bırakılsın’ başlıklı imza kampanyasını tüm dünyada 323 binin üzerinde kişi imzaladı.
  • BM’ye hitaben yazılan açık mektup, Uygurlar, Kazaklar ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik insan hakları ihlallerinin soruşturulması için çağrı yapıyor.
  • Yeni tanıklıklar, alıkonulan kişilerin aile üyelerinin nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor.

Uluslararası Af Örgütü, BM üyesi devletlere hitaben yazılan açık mektupta, uluslararası toplumun Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde süregelen ihlalleri güçlü bir biçimde kınaması ve adalete ve hesap verebilirliğe zemin hazırlaması gerektiğini ifade etti. Çağrı, Uluslararası Af Örgütü’nün Çin yetkililerini; Sincan’da keyfi şekilde gözaltında tutulan ve toplu kapatma, işkence ve zulme maruz bırakılan yüz binlerce Müslüman azınlık mensubunu serbest bırakmaya çağırdığı kampanyayı 184 ülke ve bölgeden 323 bin 832 kişinin imzalamasının ardından yapıldı.

“Dünyanın dört bir yanında yüz binlerce kişi, Sincan’daki Müslümanlara karşı işlenen insanlığa karşı suçlar ve diğer ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin kanıtların ardından tepkisini ifade etmek için kampanyamızı imzaladı."

Agnès Callamard
UAÖ Genel Sekreteri

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard konu hakkında yaptığı açıklamada, “Dünyanın dört bir yanında yüz binlerce kişi, Sincan’daki Müslümanlara karşı işlenen insanlığa karşı suçlar ve diğer ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin kanıtların ardından tepkisini ifade etmek için kampanyamızı imzaladı. Bu, tüm dünyada insanların, Çin’in muhalifleri susturma çabalarını ve Sincan’daki zulmü anladığının açık bir işaretidir. Her imza, Çin’e, bu sistematik zulme son vermesi için yapılmış doğrudan bir çağrıdır” dedi. Callamard sözlerini şöyle sürdürdü, “Çin hükümeti kamplarda ve cezaevlerinde keyfi şekilde alıkonulan herkesi acilen serbest bırakmalı, kamp sistemini ortadan kaldırmalı ve Sincan’da çoğunluğu Müslüman etnik gruplara yönelik sistematik saldırılara son vermelidir.”

İmzalar Çin büyükelçiliklerine teslim edildi

Uluslararası Af Örgütü destekçileri, dünyanın dört bir yanındaki 10 farklı şehirde “Sincan’da alıkonulanlar serbest bırakılsın” başlıklı dilekçe metinlerini teslim etmek için kamusal etkinlikler düzenledi.

7 Ekim’de, Birleşik Kralık’ta aktivistler, kamplarda alıkonulan kişilerin giymeye zorlandığı mavi üniformalar giyerek, imzaları teslim etmek üzere Londra’da bulunan Çin Büyükelçiliği önünde toplandı. Uluslararası Af Örgütü aktivistleri Dakar (Senegal), Helsinki (Finlandiya), Lima (Peru), Lizbon (Portekiz), Madrid (İspanya), Paris (Fransa), Lahey (Hollanda) ve Washington’daki (ABD) Çin büyükelçilikleri önünde de benzer etkinlikler düzenledi. Uluslararası Af Örgütü Endonezya Şubesi çevrimiçi bir seminer düzenledi ve aktivistleri mavi üniformalı fotoğraflar paylaşmaya çağırdığı dijital bir eyleme öncülük etti.

Küresel imza kampanyası, Uluslararası Af Örgütü’nün, Sincan’daki çoğunluğu Müslüman etnik grupların karşı karşıya kaldığı keyfi gözaltı ve diğer ciddi insan hakları ihlallerine son verilmesi talebiyle Haziran 2021’de başlattığı ve hâlâ devam eden kampanyanın bir parçası. Kampanya, “eğitim yoluyla dönüştürme” adı verilen kapatma kamplarında keyfi şekilde gözaltına alınan veya yıllarca hapis cezasına mahkum edilen 60’tan fazla kişinin durumuna dikkat çekiyor. Bu vakalar, Çin yetkililerinin “terörle” mücadele kisvesi altında alıkoyduğu yüz binlerce -hatta muhtemelen milyonlarca veya daha yüksek sayıda- kişinin yalnızca küçük bir kısmını oluşturuyor.

Ailelerin yeni tanıklıkları

Uluslararası Af Örgütü Sincan’da keyfi olarak alıkonulanların ailelerinden onlarca kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi ve yakın bir zamanda bu kişilerin yaşadıklarını anlattıkları yeni videolar yayınladı.

Memetali’nin kız kardeşi Hayrigül Niyaz, yurt dışında öğrenim gördükten sonra ülkeye dönmesinin ardından gözaltına alındı. Kız kardeşinin Sincan’da nerede tutulduğuyla ilgili hiçbir bilgisi olmayan Memetali Uluslararası Af Örgütü’ne şunları söyledi, “Onunla yeniden karşılaşırsam ‘üzgünüm kardeşim, seni kamplardan kurtaramadım’ diyeceğim.”

Adile’nin babası Sadir Ali 2018’de Ramazan ayında oruç tuttuğu iddiasıyla gözaltına alındı ve 20 yıl hapis cezasına mahkum edildi. “Hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamayacağım çünkü babam hapiste veya kampta. Çin hükümeti bunu bize neden yapıyor?” diyen Adile, 11 yıldır doğduğu yere gidemediğini ve Sincan’daki yakınlarıyla iletişimini kaybettiğini söyledi.

Mevcut durumda Norveç’te yaşayan önde gelen Uygur aktivist Abdülveli Eyüp, Sincan’da “terörü tahrik etmek” suçlamasıyla 12 aydır cezaevinde tutulan kız kardeşi Sacidigül Eyüp ile 14 aydır cezaevinde olan erkek kardeşi Erkin Eyüp hakkında şunları söyledi, “Ne zaman bir şeyler yapsam ailem için tehlikeli olacağını hissediyorum. Hiç kimse aile üyelerimi cezalandırmaya karşı koruyamaz. Belki de sözlerim Çin hükümetini kızdıracak, ama en azından Çin hükümetinin şunu bilmesini istiyorum: Kız kardeşime işkence etmelerine seyirci kalmayacağım. Artık anlatmaktan korkmuyorum.”

Sincan’daki ihlallere ilişkin hesap verebilirlik sağlanmalı

Haziran 2021’de Uluslararası Af Örgütü, Sincan’da devlet eliyle yürütülen ve insanlığa karşı suçlar kapsamına giren toplu kapatma, işkence ve zulüm politikalarını belgeleyen bir rapor yayımladı. Çin hükümeti, Sincan’daki durumun hakikatini kabul etmek, insan hakları ihlallerine son vermek veya tarafsız ve kapsamlı soruşturmalar yaparak suç şüphesi taşıyan kişileri ölüm cezasına başvurmaksızın adil bir şekilde yargılamak konusunda isteksiz davrandı.

Diğer yandan, BM organları ve üye devletler ihlallere yanıt vermekte yavaş kaldı. Geçen hafta sona eren BM İnsan Hakları Konseyi oturumunda dahi Sincan’daki ihlalleri gündeme getirmek için hiçbir resmi adım atılmadı.

Uluslararası Af Örgütü, BM üyesi devletleri bir araya gelerek, Çin’in Sincan’daki ciddi insan hakları ihlallerini güçlü bir biçimde kınamaya ve hesap verebilirliği sağlamak adına güçlü, bağımsız, uluslararası bir soruşturma mekanizması kurmaya çağırıyor.

“Son dört yıl içinde ciddi insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukuk kapsamındaki suçlara ilişkin artan kanıtlara rağmen Birleşmiş Milletler ve üye devletler, yaptıklarından ötürü Çin’den hesap sorma yükümlülüklerine riayet etmedi” diyen Agnès Callamard sözlerini şöyle sonlandırdı, “Uluslararası toplum, Sincan’daki Müslümanların yaşadığı distopik gerçek kendi kendini iyileştirecekmiş gibi davranmaya son vermelidir. Halihazırda çok zaman kaybedildi. Sincan’daki herkesin insan haklarını korumak, uluslararası hukuk kapsamında suç sayılabilecek fiillere ilişkin soruşturma başlatmak ve hesap verebilirliği sağlamak adına BM üyesi devletlere her zamankinden daha büyük bir görev düşüyor.”