• Basın Açıklamaları

2023 Dünya Ölüm Cezası ile Mücadele Günü: Uyuşturucu suçlarında hukuksuz ve ayrımcılığa dayalı ölüm cezasına son verilmeli

Uluslararası Af Örgütü bu zalimane cezayı hâlâ uygulamaya devam eden hükümetlere yaptığı, ölüm cezasını tamamen kaldırmanın ilk adımı olarak acilen infazların ertelenmesi yasasını çıkarma çağrısını yinelemekte ve dünya genelinde hükümetleri, uyuşturuculara cezalandırıcı müdahalelerden uzaklaşarak insan haklarını ve kamu sağlığını daha iyi koruyan alternatiflere yönelmeye çağırmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü 10 Ekim Dünya Ölüm Cezası ile Mücadele Günü’nde yayımladığı yeni brifingde, uyuşturucuyla bağlantılı suçlarda ölüm cezası kullanımına dikkat çekiyor. Bu tür suçlarda ölüm cezası, uluslararası insan hakları hukuku ve standartları uyarınca hukuksuzdur ve ayrımcı bir biçimde uygulanmaktadır. Buna karşın, son yıllarda uyuşturucuyla bağlantılı yüzlerce infaz gerçekleştirildi. Çoğunlukla uluslararası adil yargılama standartlarını ihlal eden kovuşturmalar sonucunda verilen ölüm cezaları, toplumun ötekileştiren kesimlerine mensup kişileri orantısız etkiliyor.

Uluslararası Af Örgütü bu zalimane cezayı hâlâ uygulamaya devam eden hükümetlere yaptığı, ölüm cezasını tamamen kaldırmanın ilk adımı olarak acilen infazların ertelenmesi yasasını çıkarma çağrısını yinelemekte ve dünya genelinde hükümetleri, uyuşturuculara cezalandırıcı müdahalelerden uzaklaşarak insan haklarını ve kamu sağlığını daha iyi koruyan alternatiflere yönelmeye çağırmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü suçun niteliği veya koşulları; kişinin suçluluğu, masumiyeti veya diğer nitelikleri ya da devletin infaz gerçekleştirmek için kullandığı yöntem her ne olursa olsun istisnasız her durumda ölüm cezasına karşı çıkmaktadır.

Uyuşturucuyla bağlantılı suçlarda hukuka aykırı infazlar artıyor

Uluslararası insan hukuku ölüm cezası verilmesini tamamen kaldırılana dek, “en ciddi suçlar” ile sınırlar. [1] Bu sınırlama, BM İnsan Hakları Komitesi tarafından yalnızca kasten öldürmeye atıfta bulunur ve uyuşturucuyla bağlantılı suçları kategorik olarak hariç tutar şekilde yorumlanmıştır. [2]

Kaygı verici bir biçimde, bu açık yasağın ihlaliyle 36 ülke hâlâ yasalarında uyuşturucuyla ilgili suçları cezalandırmak için ölüm cezasına yer vermektedir. Uluslararası Af Örgütü 2018-2022 yılları arasındaki beş yıllık dönemde bu suçlara karşılık 700’den fazla infaz kaydetti. 2022’de uyuşturucuyla ilgili infaz sayısı (325) bilinen küresel toplamın %37’sine karşılık geliyordu ve 2021’deki sayının (134) iki katından fazlaydı.

Son birkaç yılda uyuşturucuyla ilgili suçlarda infaz uygulamaları sadece birkaç ülkede kaydedildi. 2022’de İran’ın uyuşturucuyla ilgili 255 infaz uygulaması, bu suçlarda doğrulanan küresel toplamın %78’sini oluşturuyordu. Suudi Arabistan İnsan Hakları Komisyonu’na göre Suudi Arabistan iki yıllık bir aradan sonra 2022’de bu suçlarda infaz uygulamaya kaldığı yerden devam etti. Uyuşturucuyla bağlantılı suçlardan hüküm giyen 57 kişinin ölüm cezası uygulandı. Bu sayı, 2022’deki toplam infazların (196) neredeyse üçte birine karşılık geliyordu.

Uluslararası Af Örgütü, Mart 2022 ile Eylül 2023 arasındaki 18 aylık dönemde tamamı uyuşturucuyla bağlantılı 16 infazın gerçekleştirildiği Singapur’da ve ölüm cezası sayılarının gizlendiği ve doğru bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı Çin’de de bu tür suçlarda infaz uygulandığını doğruladı. Uluslararası Af Örgütü son yıllarda Vietnam yetkililerinin de uyuşturucuyla bağlantılı infazlar gerçekleştirdiği kanaatindedir ancak bunları yeterli bir biçimde doğrulayamamaktadır.

2023’ün ilk yarısında doğrulanan sayılar, benzer şekilde kaygı verici bir tablo çizmektedir. Ocak ile Mayıs 2023 arasında İran yetkilileri, 2022’nin ilk beş ayında kaydedilen infaz sayısını neredeyse iki katına çıkararak 282 kişiyi infaz etti. Bunların en az 173’ü uyuşturucuyla bağlantılı suçlar içeriyordu. Yılın ilk altı ayında Suudi Arabistan’da uyuşturucuyla bağlantılı suçları da içeren 54 infaz kaydedildi. 27 Temmuz’da Kuveyt, uyuşturucuyla ilgili bir suçtan mahkum edilen Sri Lanka vatandaşı birinin de aralarında bulunduğu beş kişiyi infaz etti.

Uyuşturucuyla mücadele, insan haklarıyla mücadele

Ölüm cezası pek çok ülkede, uyuşturucu kullanımı ve satışıyla mücadele amaçlı küresel çabalara egemen olan son derece cezalandırıcı, “sıfır tolerans” yaklaşımı doğrultusunda bir araç olarak kullanılıyor. Ancak birçok çalışma, ölüm cezasının suç üzerinde özel bir caydırıcı etkisi olmadığını göstermektedir. Son yıllarda çok sayıda ülke de bu cezalandırıcı çerçevenin, insanların sağlığını ve haklarını uyuşturucuların sebep olduğu risklere karşı koruma vaadini yerine getiremediğini bildirmiştir.

Onlarca yıllık yasaklama ve suç sayma girişimleri milyonlarca insanın haklarına zarar verdi ve geriye bir şiddet, hastalık ve diğer ciddi sağlık riskleri, toplu hapsetme, ızdırap ve istismar mirası bıraktı. Ölüm cezasına ilaveten “uyuşturucuyla mücadele” politikaları, polis ihlallerine, ayrımcılığa, yargısız infazlara, işkence ve diğer türde kötü muameleye, keyfi alıkoymaya, insanlık dışı tutukluluk koşullarına ve sağlık hakkı dahil olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ihlallerine yol açtı.

Uluslararası Af Örgütü diğer pek çok sivil toplum örgütüyle birlikte, uyuşturucularla ilişkilendirilen sorunlara yönelik devlet müdahalelerinde bir paradigma değişimi çağrısı yapmaktadır ve devletleri, sosyal eşitsizliklerle mücadele eden ve sosyal adalet ile ekonomik, sosyal ve kültürel hakları geliştiren tedbirler almaya davet etmektedir. Uluslararası Af Örgütü devletleri, diğer tedbirlerin yanı sıra ölüm cezasını kaldırmaya; kişisel kullanım amaçlı tüm uyuşturucuların kullanımını, bulundurulmasını, yetiştirilmesini ve satın alınmasını suç olmaktan çıkarmaya; uyuşturucu kullanımıyla bağlantılı riskleri azaltmak için sağlık hizmetlerini ve diğer sosyal hizmetleri genişletmeye ve başkalarına zarar vermeyen uyuşturucuyla ilgili hafif ve şiddet içermeyen suçlarda cezalandırma yerine başka alternatifler uygulamaya çağırmaktadır.

“Uyuşturucuyla mücadele” adına işlenen yaygın insan hakları ihlallerine rağmen, Narkotik Uyuşturucular Komisyonu (CND) ve BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Ofisi (UNODC) gibi uluslararası uyuşturucu denetim mekanizmaları, uyuşturucuyla mücadele politikalarının uluslararası insan hakları hukukuna uygun bir biçimde uygulanmasını sağlamakta büyük oranda yetersiz kalmaktadır. Birçok BM birimi, ajansı ve uzmanı farklı vesilelerle BM’nin uyuşturucuyla ilgili suçlar dahil tüm suçlarda ölüm cezasına kesin karşıtlığını doğrulamış olsa da Narkotik Uyuşturucular Komisyonu hâlâ bu zalimane cezaya karşı resmi bir tavır almadı. Uluslararası Af Örgütü, Narkotik Uyuşturucular Komisyonu ve BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Ofisi dahil olmak üzere tüm uluslararası uyuşturucu denetim mekanizmalarına hitaben dile getirdiği, insan haklarını tutarlı bir biçimde çalışmalarına dahil etme çağrısını yinelemektedir. Uluslararası Af Örgütü özellikle, Narkotik Uyuşturucular Komisyonu’nu uyuşturucu politikalarının insan hakları etkilerini değerlendirmeyi gündeminin daimi bir maddesi haline getirmeye ve BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Ofisi’ni yıllık Küresel Uyuşturucu Raporu’nda insan haklarına özel bir bölüm ayırmak yoluyla da olmak üzere insan haklarını izleme faaliyetlerinin bir parçası kılmaya çağırmaktadır.

Adil olmayan yargılamalar, keyfi ölüm cezaları

Ölüm cezasının uyuşturucuyla ilgili suçlardan ötürü uygulandığı birçok vakada Uluslararası Af Örgütü, adil yargılanma hakkının ve insanları kişiyi yaşamından keyfi olarak yoksun bırakmaya karşı koruyan diğer güvencelerin ciddi ihlallerini belgeledi. Uluslararası Af Örgütü’nün araştırması, uyuşturucuyla bağlantılı bir suç işlediği şüphesiyle gözaltına alınan kişilerin pek çok durumda polis tarafından, avukat olmadan sorgulandığını ve bunun kişileri işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz kalma hususunda daha büyük bir risk altına soktuğunu gösteriyor. Örneğin Malezya’da, Uluslararası Af Örgütü, ölüm cezası vakalarında hukuki yardım eksikliklerinin birçok kişiyi, özellikle de gözaltı sırasında veya suçlama yöneltilmeden önceki tutukluluk aşamasında avukatı olmayan yabancı uyruklu kişileri, kendi seçtikleri bir avukattan yoksun bıraktığını tespit etti. İran’da uyuşturucuyla ilgili infazlar çoğunlukla İran’ın narkotikle mücadele polisi ve diğer güvenlik birimleri tarafından yürütülen kusurlu soruşturmaların ardından gerçekleştirildi. Uyuşturucu suçlarını içeren davalar Devrim Mahkemeleri’nde görülüyor ve büyük oranda adil değil. Bu koşullarda ölüm cezasıyla karşı karşıya kalan kişilerin yasal temsile erişimi de engelleniyor ve mahkemeler bu kişilere hüküm vermek için kanıt olarak, işkence altında elde edilen “itirafları” kullanıyor.

Brunei Sultanlığı, Malezya ve Singapur’da suçluluğa ilişkin yasal varsayımların muhafaza edilmesi masumiyet karinesiyle çeliştiği için yargılamaları adil olmaktan çıkarıyor. Bu varsayımlar kullanıldığında, savcılığın, sorumlu oldukları eşya veya binalarda bulunan uyuşturucuların sanığa ait olduğunu veya sanığın bulundurduğu tespit edilen uyuşturucularla ilgili bilgisi olduğunu veya sanığın bulundurduğu miktar yasal asgari miktarın üzerindeyse uyuşturucu ticareti yapma niyetinin olduğunu kanıtlama zorunluluğu olmadan doğrudan suç çıkarımı yapmasına izin veriyor. Bu yasal varsayımlar kullanıldığında ispat yükümlülüğü daha yüksek bir yasal standarda karşılık gelen “olasılıklar dengesine” karşı çürütülmek üzere sanığa yükleniyor ve bu da ölüm cezası içeren davalarda hüküm vermek için gerekli olan kanıt eşiğini düşürüyor.

Ayrıca Brunei Sultanlığı, İran ve Singapur dahil bazı ülkeler, uyuşturucuyla ilgili belli suçlar için zorunlu ceza olarak ölüm cezası kullanmaya devam ediyor. Zorunlu ölüm cezası hakimlerin ceza verme aşamasında suçla veya kişiyle ilgili hafifletici sebepleri göz önünde bulundurmasını engellemekte ve bu nedenle uluslararası hukuk ve standartları ihlal etmektedir. Singapur’da, sanığın rolü uyuşturucuyu taşımakla (“kuryelikle”) sınırlıysa, sanığın suçla ilgili zihinsel ehliyetini önemli ölçüde azaltan zihinsel veya akli engeli olduğu tespit edilirse veya savcı sanığın “uyuşturucu ticareti faaliyetlerini önlemekte” önemli yardımları olduğuna dair bir belge düzenlerse hakimler belli ölçüde bir ceza takdir yetkisi kullanabilmektedir. Bu son gereklilik, cezalandırma kararını fiilen, yargılama sürecinde bağımsız ve tarafsız bir makam olmayan savcılığa havale etmekte ve yargılamalara ilave bir keyfiyet ve adaletsizlik katmanı eklemektedir.

Kesişen ayrımcılık katmanları

Ölüm cezasıyla bağlantılı sistemsel insan hakları ihlalleri genellikle, en zalimane, insanlık dışı ve alçaltıcı cezayla karşı karşıya kalan insanların ceza adaleti tecrübesini etkileyen çoklu ve kesişen ayrımcılık katmanlarıyla daha da ağırlaşmaktadır. BM İnsan Hakları Komitesi’nin vurguladığı üzere, “yasada veya gerçekte ayrımcılığa dayalı olarak her türlü yaşamdan yoksun bırakma bu sebeple (ipso facto) doğası gereği keyfidir.” [3]

Uluslararası Af Örgütü, uyuşturucuyla ilgili suçlardan ötürü ölüm cezası riski altında olan kişilerin başta sosyo-ekonomik statü kaynaklı olmak üzere ayrımcılığa uğradığı birçok vakayı belgeledi. Ötekileştirilen veya dezavantajlı sosyo-ekonomik arka planı nedeniyle birçok kişi daha büyük bir sömürü ve şiddet riski altındaydı. Pek çok vakada, hiçbir şiddet türüne başvurmadıkları veya karışmadıkları halde görece küçük miktarlarda uyuşturucu bulundurmak ve taşımaktan hüküm giymişlerdi. Örneğin, Uluslararası Af Örgütü’nün Malezya’daki araştırmasında çok sayıda sanık, partneri veya tanıdığı kişiler tarafından ya da maddi imkanlarının yetersizliği nedeniyle uyuşturucu ticaretine zorlandığını veya çekildiğini savundu. Uyuşturucu ticaretindeki alt konumları göz önüne alındığında ölüme mahkum edilenlerin çoğu, taşımaları istenen uyuşturucu türü ve miktarı üzerinde çok az söz sahibiydi veya hiç değildi ve ulaştırmaları istenen paketlerin çıkış ve varış yeri hakkında çok az bilgileri vardı veya hiç yoktu. Bu durum – uyuşturucu suçlarından ölüm cezası alanlar arasında orantısız temsil edilen kadınlar dahil olmak üzere – uyuşturucu taşıyan kişileri, ölüm cezasına mahkum edilmemek için uyuşturucuyla ilgili suç şebekelerinin hiyerarşisinde üst konumlarda olanlar hakkında yetkililerle paylaşabilecekleri hiçbir bilgiye sahip olmadıkları için ölüm cezasına daha açık hale getiriyor. Malezya’daki yakın tarihli mevzuat değişiklikleri, uyuşturucuyla ilgili suçlarda ölüm cezası kullanımını tamamen takdire bağlı hale getirdi ve zorunlu ölüm cezasından kaçınmak için yetkililere yardım etme zorunluluğunu kaldırdı. Ancak değişikliklerin etkileri ve ceza takdir yetkisinin nasıl kullanacağı henüz belli değil.

Uluslararası Af Örgütü aynı zamanda, uyuşturucuyla ilgili suçlar isnat edilen kişilerin çoğunun gözaltına alındıktan sonra hukuki yardım için ödeme yapma imkanının çok sınırlı olduğunu veya hiç olmadığını ve bunun onları “itiraf” almak için artan işkence ve diğer türde kötü muamele riski altına soktuğunu tespit etti. Uyuşturucuyla ilgili suçlardan infaz edilenlerin aileleri, Uluslararası Af Örgütü’ne, çoğunlukla hukuki yardım almakta zorlandıklarını ve sonrasında evin geçimini sağlayan kişileri kaybetmenin ve yasal harçlardan ötürü ağır borç yükü altına girmenin ekonomik açıdan feci sonuçlarıyla mücadele ettiklerini belirtti. İran nüfusunun yalnızca %5’ini oluşturdukları halde 2023’ün ilk beş ayındaki kayıtlı infazların yaklaşık %20’sini oluşturan, zulme uğrayan ve yoksullaştırılan Beluci etnik azınlığının üyeleri bu kişiler arasındaydı.

Uyuşturucuyla ilgili suçlardan ötürü ölüm cezası verilen ve infaz edilenlerin önemli bir bölümünü oluşturan yabancı uyruklular da diğer ülkelerdeki ceza adalet sistemlerinde daha dezavantajlı konumdalar. Uluslararası insan hakları hukuku yabancı uyruklu kişilere konsolosluk ve dil desteği gibi ilave güvenceler sağlamaktadır; ancak yabancı uyruklular, alıkoyan ülkenin bu güvencelere riayet etmeye istekli olup olmadığına, vatandaşı oldukları ülkenin konsolosluk desteği sağlayıp sağlamadığına ve verilen konsolosluk veya hukuki desteğin etkinliğine bağlı olarak kendilerini daha dezavantajlı bir konumda bulabilmektedir.

Küresel eylem günü: Singapur’a infazları durdurma çağrısı

Uluslararası Af Örgütü, Dünya Ölüm Cezasıyla Mücadele Koalisyonu’nun kurucu bir üyesi olarak, partner örgütlerle birlikte her yıl 10 Ekim’de ölüm cezasına karşı küresel aktivizm günü düzenlemektedir. Uluslararası Af Örgütü aktivistleri bu yılın küresel eylem gününde, Singapur’da ölüm cezası kullanımından kaynaklanan insan hakları ihlallerine dikkat çekiyor ve Singapur hükümetini ölüm cezasını kaldırmanın ilk adımı olarak acilen infazları erteleme yasası çıkarmaya davet ediyor.

Bugün itibariyle 112 ülke ölüm cezasını tüm suçlar için kaldırmış durumda ve toplamda üçte ikisinden fazlası yasada veya uygulamada ölüm cezasına başvurmuyor. Uluslararası Af Örgütü, ölüm cezasına hâlâ başvuran ülkelerin hükümetlerine yaptığı, küresel eğilimi takip etme ve bu en zalimane, insanlık dışı ve alçaltıcı cezayı tamamen kaldırma çağrısını yinelemektedir

 

[1] Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi Madde 6(2); Ölüm cezasıyla karşı karşıya olan kişilerin haklarının korunmasını güvence altına alan BM Güvenceleri, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin 1984/50 Sayılı Kararı.

[2] BM İnsan Hakları Komitesi, Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin yaşam hakkıyla ilgili 6. Maddesi hakkında 36 No’lu Genel Yorum (2018), BM Belge No: CCPR/C/GC/36, 30 Ekim 2018, para. 35.

[3] BM İnsan Hakları Komitesi, Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin yaşam hakkıyla ilgili 6. Maddesi hakkında 36 No’lu Genel Yorum (2018), BM Belge No: CCPR/C/GC/36, 30 Ekim 2018, para. 61.