Uluslararası Af Örgütü, Black Lives Matter protestocularına karşı polis şiddetini belgeledi

  • Uluslararası Af Örgütü, Mayıs ve Haziran aylarındaki protestolarda ABD’nin dört bir yanındaki 40 eyalette ve Washington’da protestoculara, sağlık görevlilerine, gazetecilere ve gözlemcilere karşı ayrı ayrı 125 polis şiddeti vakasını belgeledi.
  • Raporda, ABD tarihinin en büyük sosyal hareketi olan Black Lives Matter protestoları sırasında polis şiddetinden etkilenen 50’den fazla kişiyle yapılan görüşmelere de yer verildi.

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ABD Şubesi tarafından bugün yayımlanan rapor, Mayıs ve Haziran 2020’de siyahların polis tarafından hukuka aykırı şekilde öldürülmesini protesto etmek ve sistematik reform talep etmek için toplanan protestoculara, sağlık görevlilerine, protestoları izleyen gazetecilere ve yasal gözlemcilere yönelik yaygın ve korkunç insan hakları ihlallerini belgeliyor. “ABD: Dünya İzliyor: ABD Polisinin Black Lives Matter Protestocularının Haklarına Yönelik Kitlesel İhlalleri” başlıklı rapor, Uluslararası Af Örgütü’nün daha önce protestoculara yönelik şiddeti belgelediği interaktif haritalamaya ve polis tarafından ölümcül güç kullanımına dair yeni bulguların üzerine kuruluyor. Bu rapor, protestoculara karşı polis şiddetinin insan hakları açısından incelendiği bugüne kadarki en kapsamlı analizdir.

Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi’nin Haziran 2020'de birkaç hafta boyunca gerçekleştirdiği mülakatlara yer veren araştırma, George Floyd'un öldürülmesiyle başlayan protestolar bağlamında insanların deneyimlerine dikkat çekiyor. Rapor; yerel, eyalet ve federal kolluk kuvvetlerine, hükümet yetkililerine ve Amerikan Kongresi’ne protestolara yönelik polis denetimi ile ilgili en iyi uygulamalar konusunda UAÖ ABD Şubesi’nin tavsiyelerini sunuyor. Ayrıca, protestoculara, gazetecilere, sağlık görevlilerine ve yasal gözlemcilere karşı insan hakları ihlallerinden sorumlu kolluk kuvvetlerinden hesap sorulması ve barışçıl protesto hakkını güvence altına alacak yasalar ve politikalar oluşturulması konusundaki tavsiyeler sıralanıyor.

Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi “Silah Şiddetine Son” Kampanya Yöneticisi Ernest Coverson yaptığı açıklamada, “Polisin protestoculara karşı gereksiz ve bazen aşırı güç kullanması, protestocuların sokağa çıkma nedeni olan sistematik ırkçılığı ve cezasızlığı teşhir etti. Araştırma, sadece barışçıl protesto hakkını kullanan insanların görme kaybı yaşamalarına, acımasız şekilde darp edilmelerine, nöbet geçirmelerine ve ciddi şekilde yaralanmalarına sebep olacak kadar büyük bir şiddet ile karşılandıklarını gösteriyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü ABD araştırmacısı Justin Mazzola ise yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Trump yönetimi, Başsavcı William Barr’ın Portland'da federal birliklerin kullanılmasını savunması ve diğer şehirlere daha fazla federal görevli yerleştirme tehditleriyle protestoculara karşı askeri tarzdaki baskıları ikiye katlıyor. Başkan Trump’ın eylemleri otoriter rejime doğru kayan bir eğilimi temsil ediyor ve derhal durmalı. Ülkenin protestolardaki polis denetimi konusundaki yaklaşımının yerel, eyalet ve federal düzeylerde temelden değiştirilmesi gerekiyor.”

Gereksiz Güç Kullanımı

Uluslararası Af Örgütü araştırmasında, kolluk kuvvetlerinin, herhangi bir gerçek tehdit veya şiddet olmadığı halde, barışçıl protestoculara karşı ilk yol olarak defalarca fiziksel güç, göz yaşartıcı gaz ve biber gazı gibi tahriş edici kimyasal maddeler ile kinetik darbe mermileri kullandığını tespit edildi. UAÖ açıklamasında “Gözaltılar sırasında da insanların hakları ihlal edildi. COVID-19 salgını sırasındaki göz yaşartıcı gaz kullanımı bilhassa sorumsuzcaydı. Sokaklara çıkan göstericiler virüs nedeniyle maske takıyor ve sosyal mesafelerini korumaya çalışıyorlardı. Fakat polisin göz yaşartıcı gaz ve biber gazı kullanımı solunum yolları sorunları yaratarak, virüsü yayabilecek partiküllerin havaya salınmasına neden oldu” denildi.

UAÖ ABD Şubesi 26 Mayıs ile 5 Haziran 2020 tarihleri arasında ABD genelinde 13 şehirde en az 6 vakada cop kullanımını, en az 13 vakada ise sünger mermileri ve plastik mermiler gibi kinetik darbe mermilerinin kullanımını belgeledi. Ayrıca, UAÖ ABD Şubesi, barışçıl protestoculardan oluşan büyük grupları dağıtmak için ilk yol olarak gereksiz şekilde göz yaşartıcı gaz ve biber gazı spreyi kullanıldığı çok sayıda vaka tespit etti. 34 eyaletteki şehirlerde 89 vakada göz yaşartıcı gaz kullanımı ve 15 eyalette ve Washington DC’de 21 vakada yasadışı olarak biber gazı spreyi kullanımı tespit edildi. Bu tür gereksiz ve aşırı yöntemler kolluk kuvvetleri tarafından tıbbi destek sağlayan gönüllüler, yasal gözlemciler ve basın mensuplarını hedef alarak da kullanıldı.

Seattle’da ses bombası ile göğsünden vurulan 26 yaşındaki öğrenci Aubreanna Inda’yı tedavi eden yoğun bakım hemşiresi Danielle Meehan’ın tanıklığı: “Bir noktada Aubreanna Inda ‘Ölüyormuşum gibi hissediyorum’ dedi. Onu tedavi etmeye başlamamızın ardından 3-4 defa nabzı durdu. Her seferinde kalp masajıyla canlandırdık.”

Hahamlık öğrencisi protestocu Lizzie Horne’un, bir grup protestocu ile birlikte Philadelphia’da bir otoyol kenarında sıkıştıkları sırada memurlar tarafından biber gazı ve göz yaşartıcı gaza maruz bırakıldıktan sonraki tanıklığı: “Birdenbire kalabalığa biber gazı sıkmaya başladılar… Sonra da göz yaşartıcı gaz kullandılar. Tam önümdeki birisi göz yaşartıcı gaz kapsülü ile kafasından vuruldu ve geriye doğru koşmaya başladı. Ona yardım etmeye çalışıyorduk, gözlerini yıkıyorduk; sonra nöbet geçirmeye başladı.”

Denver’da polisin göz yaşartıcı gazına maruz kalan 17 yaşındaki Elena Thoman’ın tanıklığı: “İlk başta soğan doğruyor gibi hissediyorsunuz, sonra derinizin yandığı bir noktaya geliyor… Cildimin çoğu açıktaydı ve bir saat boyunca yandı. Çok fazla öksürttü. Göz yaşartıcı gaz maskeme de bulaştığı için maskemi çıkartmak zorunda kaldım…. COVID olmasına rağmen maskemi çıkartmak zorundaydım.”

NBC Haber foto muhabiri Ed Ou’nun, diğer basın mensuplarıyla birlikte Minneapolis’te polis memurlarının saldırısına uğradıktan sonraki tanıklığı: “Biz devamlı olarak ‘Basın, basın’ diye bağırmamıza rağmen biber gazı spreylerini çalkalamak ve bize sıkmak için yeterince zamanları vardı.” Polisler coplarla onları döverken ve bombalar, göz yaşartıcı gaz ve biber gazı ile onlara saldırırken grup kaçışı olmayan bir yerde kuşatılmıştı. Ed Ou’nun başı kanıyordu. Defalarca yardım istemesine rağmen, birçok kolluk görevlisi yardım etmeden yanından geçip gitti. Ed Ou yakındaki bir hastanede tedavi gördü ve kafasındaki yaralanma nedeniyle dört dikiş atılması gerekti. “Kariyerimin büyük bir kısmını gazeteci olduğumu saklamam gereken ve paylaşım yaparken dikkatli olmam gereken yerlerde harcadım. Burası benim yaptığım işi söyleyebileceğim tek yer olmalıydı.”

Chicago’da polis tarafından dövülen yasal gözlemci Jack’in* tanıklığı: “Üç-dört polis beni arkamdan bir beton bariyerin üstüne çekti ve bir tekerlekli sandalye rampasına fırlattı. Sırt üstü düştüm ve şapkamı kaybettim. Etrafa bakarken üç-dört polis bana coplarla vurmaya başladı. Başka bir protestocu polisleri durdurmaya çalıştığında ona da vurmaya başladılar. Bunlar olurken insanlar ‘yasal gözlemci’ diye bağırıyordu. Çömelmiştim, kendimi korumaya çalışıyordum ve onlara ‘Direnmiyorum, direnmiyorum’ diyordum.”

*Kimliğini korumak için takma isim kullanılmıştır.

Protestolara Yönelik Polis Denetimiyle İlgili Tavsiyeler

UAÖ, Amerikan Kongresine, Protestocularımızı Koruyun Yasasını (Protect our Protestors Act of 2020 -HR 7315) kabul etme çağrısında bulunuyor. UAÖ ayrıca tüm kolluk kuvvetlerini protestolarda polis denetimi ile ilgili politikalarını ve uygulamalarını gözden geçirmeye ve gösterilerden önce, gösteriler sırasında ve gösterilerden sonraki tüm süreçleri yönlendirecek temel ilkeler olması gereken BM Kolluk Görevlileri Davranış Kuralları ve BM Kolluk Kuvvetleri Görevlileri Tarafından Kuvvet ve Ateşli Silah Kullanılması Hakkında Temel İlkeler dahil olmak üzere uluslararası insan hakları standartlarına uymaya çağırıyor. 

Adalet Bakanlığı ve tüm eyalet başsavcıları, protestolar sırasında polis tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen hukuka aykırı güç kullanımı dahil tüm insan hakları ihlallerini etkin, tarafsız ve hızlıca soruşturmaya çağırılırken; tespit edilen sorumluların amirleriyle birlikte gerektiği gibi hesap vermeleri için cezai ve disiplin işlemlerine tabi tutulmalı ve mağdurlara eksiksiz tazmin sağlanmalı önerileri açıklamada yer aldı.