​​​​​​​Türkiye: İnsan hakları savunucuları nihayet beraat etti, adalet kazandı

2017’den beri yargılanan, aralarında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Onursal Başkanı Taner Kılıç ve Türkiye Şubesi’nin eski direktörü İdil Eser’in de yer aldığı dört insan hakları savunucusu hakkında beraat kararı verildi.

Kasım 2022’de Yargıtay’ın bozma kararının ardından İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen Hak Savunucuları Davası bugün sonuçlandı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı ile diğer üç insan hakları savunucusu beraat etti. Uluslararası Af Örgütü yayımladığı açıklamada, kararın büyük bir rahatlama getirdiğini ancak bununla birlikte, yargılamaların siyasi niteliğini de bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

11 insan hakları savunucusu arasında yer alan ve Temmuz 2020’de mahkum edilen Taner Kılıç, İdil Eser, Özlem Dalkıran ve Günal Kurşun hakkındaki beraat kararı, hak savunucularının tutuklanmasından altı yıl sonra verildi.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard konu hakkındaki açıklamasında, “Bugünkü karar, akıl almaz boyutlarda bir haksızlığa son verdi. Mahkumiyet kararları nihayet bozulduğu için büyük bir rahatlama duyuyoruz; ancak bu kararların verilmiş olması yıllar sonra bile akla mantığa sığmıyor” dedi. Callamard sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beş yıldan uzun süre boyunca, bu dört cesur insan hakları savunucusuna yöneltilen temelsiz suçlamaların birbirini izleyen mahkemeler tarafından gerçekmiş gibi kabul edilmesiyle adaletsizlik çarklarının döndüğüne tanık olduk. Bugünkü karar, buna benzer siyasi güdümlü yargılamaların gerçek amacını ortaya koydu; o da mahkemelerin muhalif sesleri susturmak için silah olarak kullanılmasıdır.”

“Beş yıldan uzun süre boyunca, bu dört cesur insan hakları savunucusuna yöneltilen temelsiz suçlamaların birbirini izleyen mahkemeler tarafından gerçekmiş gibi kabul edilmesiyle adaletsizlik çarklarının döndüğüne tanık olduk."

Agnès Callamard
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri

Mülteci hakları avukatı ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı olan Taner Kılıç Haziran 2017’de gözaltına alındı ve 14 aydan uzun süre cezaevinde tutuldu. Aleyhine hiçbir delil olmadığı halde Temmuz 2020’de“terör örgütü üyeliği”nden suçlu bulunarak altı yıl üç ay hapis cezasına mahkum edildi. İdil Eser, Özlem Dalkıran ve Günal Kurşun 2017’de “terör örgütüne yardım etmek” suçlamasıyla 25’er ay hapis cezasına çarptırıldı ve üç aydan uzun süre tutuklu kaldı.

Davada görülen 12 duruşma boyunca dört insan hakları aktivistine yöneltilen her bir suçlamanın temelsiz olduğu, devletin kendi polis raporları da dahil sunulan belgelerle defalarca ve kapsamlı bir biçimde kanıtlandı.

Bugünkü karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Türkiye tarafından Taner Kılıç’ın 2017-2018’deki tutukluluğunun insan haklarını ihlal ettiğine yönelik kararın AİHM Büyük Daire’de yeniden görülmesi için yapılan temyiz başvurusunu reddetmesinin ardından verildi. Böylece AİHM’in bağlayıcı kararı kesinleşti.

Mayıs 2022’de AİHM, Türkiye yetkililerinin “Taner Kılıç’ın suç işlediğine dair makul şüphesi” olmadığını doğruladı. AİHM aynı zamanda, Kılıç’ın terörle bağlantılı bir diğer suçlama setiyle hapsedilmesinin “insan hakları savunucusu olarak yürüttüğü çalışmalarla doğrudan bağlantılı” olduğuna hükmetti.

“Taner, İdil, Özlem ve Günal açısından çektikleri eziyet bitmiş olabilir; fakat Türkiye’nin dört bir yanında çok sayıda insan hakları savunucusu cezaevinde tutuluyor veya tutuklanma ya da benzeri temelsiz kovuşturmalarla karşı karşıya kalma kaygısıyla yaşıyor” diyen Agnès Callamard sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bugünkü zaferden güç alacağız. Türkiye’de insan haklarının sorumsuzca kısıtlanmasına karşı ve hükümetin tehditleriyle susturulmayı reddeden insanlar yararına mücadele etmeye devam edeceğiz.”

“Bugünkü zaferden güç alacağız. Türkiye’de insan haklarının sorumsuzca kısıtlanmasına karşı ve hükümetin tehditleriyle susturulmayı reddeden insanlar yararına mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Agnès Callamard

Arka Plan

Taner Kılıç ve Özlem Dalkıran, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin kurucu üyeleridir. Son 20 yılda, hem Uluslararası Af Örgütü’nün hem de daha geniş anlamda Türkiye’deki insan hakları topluluğunun bir parçası olarak insan haklarının savunulmasında önemli rol oynadılar.

İdil Eser, gözaltına alındığı Temmuz 2017’de Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü’ydü. Avukat, uluslararası ceza hukuku uzmanı ve Uluslararası Türkiye Şubesi’nin uzun yıllardır üyesi olan Günal Kurşun da Türkiye’de önde gelen bir insan hakları savunucusudur.

Taner Kılıç, savcılığın, 2016’daki darbe girişimini organize etmekle suçlanan Gülen hareketi tarafından kullanıldığını iddia ettiği ByLock mesajlaşma uygulamasını indirmekle suçlandı.

Ancak Uluslararası Af Örgütü’nün Kılıç’ın telefonuna yaptırdığı iki adli inceleme herhangi bir tarihte ByLock uygulamasının kurulduğunu gösteren hiçbir iz bulunmadığını ortaya çıkardı. Haziran 2018’de, Kılıç’ın telefonunda ByLock ile ilgili kanıt olmadığını tespit eden polis raporunun sunulmasının ardından savcılığın iddiaları meşruiyetten yoksun hale geldi. Bununla birlikte, AİHM’in başka bir başvurucuyla ilgili yakın zamanda verdiği bir kararda tespit ettiği üzere, bir uygulamayı indirmek veya kullanmak tek başına isnat olunan suça ilişkin yeterli delil olamaz.

İdil Eser, Özlem Dalkıran ve Günal Kurşun, 5 Temmuz 2017’de Büyükada’da esenlik ve dijital güvenlik hakkında bir çalıştaya katıldıkları sırada polis tarafından gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusu arasındadır.

4 Ekim 2017’de, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 10 hak savunucusu ve Taner Kılıç hakkında iddianame hazırladı. İddianamede, Taner Kılıç’ın çalıştayın hazırlıklarından haberdar olduğu ve yargılanan diğer iki kişiyle iletişim kurduğu ifade edildi.

26 Ekim’deki ilk duruşmada hakim, kendisine yöneltilen suçlamaların atölyeyle hiçbir ilgisi olmamasına ve iki davanın hiçbir yönden bağlantılı olmamasına rağmen, savcılığın Kılıç’ın davasının diğer 10 hak savunucusunun davasıyla birleştirilmesi talebini kabul etti.

Uluslararası Af Örgütü daha önce Taner Kılıç hakkındaki davaya ilişkin bir inceleme yayımladı ve genel itibariyle Hak Savucuları Davası’yla ilgili ayrıntılı bilgiler sundu.