Türkiye: Hükümet, yükselen homofobi ve transfobiyle mücadele etmek için tedbir almalı

17 Mayıs Homofobi, Transfobi ve Bifobi Karşıtı Gün (IDAHOBIT) öncesinde açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü, Türkiye hükümetini, devlet yetkililerinin LGBTİ+’lara yönelik giderek artan ayrımcı açıklamaları ve politikalarına karşı koymak üzere acilen adım atmaya çağırdı. Af Örgütü açıklamasında “Yetkililer hem açıklamalarında hem de uygulamalarında ayrımcılığı değil, eşitliği teşvik etmelidir” denildi.

Diyanet İşleri Başkanı 24 Nisan’da, Covid-19 salgınından söz ettiği Cuma hutbesinde, eşcinselleri ve evlilik dışı ilişki yaşayan kişileri HIV’yi yaymakla suçladı ve kendisini dinleyenleri bu ‘kötülükle’ mücadele etmeye çağırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere kıdemli hükümet yetkilileri bu homofobik ifadelere destek verirken, sivil toplumda homofobik söylemleri kınayan birçok kişi yetkililerce sansüre uğradı. Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır Baroları ayrımcı söylemleri eleştiren açıklamalar yayımladı. Savcılar ise bu eleştirileri dikkate almak yerine, Ankara Barosu hakkında Türk Ceza Kanunu Madde 216/3 gereğince “dini değerleri aşağılama” suçundan soruşturma başlattı. Adalet Bakanı, Ankara Barosu hakkındaki soruşturmaya destek veren bir açıklama yayımladı, Diyarbakır’daki savcılar ise Diyarbakır Barosu hakkında aynı gerekçelerle soruşturma başlattı. 

Ayrıca, hükümet yanlısı gazeteler ve yorumcular, homofobik bir dil kullanarak; lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseksleri (LGBTİ+) destekleyen sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına saldırmaya başladı. Uluslararası Af Örgütü ve LGBTİ+ örgütleri, Diyanet İşleri Başkanı’nın 24 Nisan’daki açıklamasının ardından, sosyal medyada homofobik ve transfobik tacizlerin keskin bir biçimde arttığına tanıklık etti.

Hükümet 2015’ten bu yana planlı ayrımcılık uyguluyor

LGBTİ+’ları hedef alan ayrımcı söylemlerdeki bu ani yükseliş, hükümetin LGBTİ+’ları ve örgütlerini uzun zamandan beri damgalayan ve ayrımcılığa maruz bırakan uygulamalarının ardından ortaya çıktı. Art arda gelen hükümetler, yıllardır, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı yasal koruma sağlayacak adımlar atmıyor. 2015’ten bu yana ise hükümet, planlı bir biçimde ayrımcılık uyguluyor. Her yıl gerçekleştirilen ve İstanbul’da on binlerce kişinin katıldığı Onur Yürüyüşü son beş yıldır gerçeği yansıtmayan güvenlik gerekçeleriyle yasaklanıyor ve LGBTİ+’ların ifade ve barışçıl toplanma hakları ihlal ediliyor. Onur Yürüyüşü’ne katılmak isteyenler; polis şiddetine uğramayı, keyfi gözaltına alınmayı ve yargılanmayı göze almak zorunda kalıyor. Geçen yıl ülkenin dört bir yanındaki Onur Haftası etkinliklerine yönelik en kapsamlı yasak uygulandı ve bunun bir parçası olarak İzmir’deki Onur Yürüyüşü de ilk kez yasaklandı. Ankara Valiliği, ilki olağanüstü hal döneminin tanıdığı yetkiler kapsamında olmak üzere iki kez, LGBTİ+ örgütlerinin düzenlediği tüm etkinliklere genel yasak getirdi. Her iki yasaklama kararı da daha sonra mahkemelerce bozuldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden 18 öğrenci ve bir akademisyenin Mayıs 2019’da kampüsteki Onur Yürüyüşü’ne katıldıkları gerekçesiyle yargılandıkları dava halen devam ediyor.

Hükümet şiddeti önlemek için gerekli adımları atmalı

LGBTİ+ örgütleri, hükümetin açıklamaları ve politikalarının caydırıcı bir etki yarattığının altını çizdi. LGBTİ+’lar, karşı çıkılmayan homofobik ve transfobik ifadelerin, fiziksel tehdit ve saldırıları artırabileceğinden endişe ediyor. Hükümet yetkilileri, homofobik ve transfobik şiddeti önlemek için gerekli adımları atmalı; buna benzer saldırıların yapıldığı durumlarda zaman kaybetmeksizin kapsamlı, bağımsız ve tarafsız soruşturmalar başlatmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır.

Türkiye hükümeti, LGBTİ+’ları damgalayan ve ayrımcılığa maruz bırakan homofobik açıklamalara katılmaya, bu açıklamaları desteklemeye ve teşvik etmeye son vermelidir. Onun yerine hükümet, kalıp yargılara karşı koymak, ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve daha kapsamlı eşitliği teşvik etmek için acilen harekete geçmelidir. Nefreti körükleyen ve LGBTİ+’lara karşı düşmanca bir ortam yaratan hükümet yetkilileri hakkında uygun cezai yaptırımlar gerektiği gibi uygulanmalıdır. Devlet yetkilileri, LGBTİ+’lar da dahil olmak üzere herkes için eşitliği desteklemelidir. Ayrımcı ve homofobik açıklamalara itirazını özgürce ifade eden kişilere yönelik ceza soruşturmaları derhal düşürülmeli; LGBTİ+ örgütlerinin çalışmalarına izin verilmeli, uygun ortam hazırlanmalı ve bu çalışmaların hiçbir engellemeye maruz kalmaksızın sürdürülebilmesi için destek verilmelidir.