Türkiye: Feminist Gece Yürüyüşü “yasaklama, darp ve polis şiddeti” olmadan yapılabilmeli

Bu akşam yapılacak 21. Feminist Gece Yürüyüşü öncesinde bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerini yürüyüşü yasaklamamaya ve katılımcıların yürüyüş sırasında tacize ve polis saldırısına maruz bırakılmak yerine korunmasını sağlamaya çağırıyor.

Uluslararası Af Örgütü Avrupa Kıdemli Araştırma Danışmanı Esther Major konu hakkındaki açıklamasında, “Son yedi yıldır İstanbul’daki Feminist Gece Yürüyüşü yasaklanıyor ve Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bir araya gelmek isteyen barışçıl protestoculara plastik mermiler, biber gazı, polis copları, hukuka aykırı gözaltı ve yargılamalarla karşılık veriliyor. Bu akşamki yürüyüş, geçen yıllara gölge düşüren yasaklama kararı, darp veya diğer türde polis şiddeti olmadan yapılabilmeli. Türkiye yetkilileri yürüyüşü kısıtlamak yerine yürüyenlere izin vermeli, onları korumalı ve Türkiye’deki çeşitli ayrımcılık ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet türlerine son verecek adımlar atmalıdır” dedi.

“Barışçıl protestocuların dile getirdiği, insan haklarının korunmasına yönelik çağrılar, felaket boyutundaki depremlerden kaynaklanan insani kriz bağlamı göz önüne alındığında bilhassa önemli ve acildir.”

Esther Major
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Kıdemli Araştırma Danışmanı

“Barışçıl protestocuların dile getirdiği, insan haklarının korunmasına yönelik çağrılar, felaket boyutundaki depremlerden kaynaklanan insani kriz bağlamı göz önüne alındığında bilhassa önemli ve acildir” diyen Major sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Uluslararası Af Örgütü İstanbul ve Ankara’da Feminist Gece Yürüyüşlerine katılacak. Yetkilileri, bu akşam toplanacak olan binlerce kişinin yürüyüş esnasında korunmasını ve kadın hakları alanında acil ihtiyaç duyulan adımların atılması yönündeki meşru taleplerinin karşılanmasını sağlamaya çağırıyoruz.”

Arka Plan

Önceki yıllarda İstanbul Valiliği, Feminist Gece Yürüyüşü’nü son dakikada yasakladı. Yasağa meydan okuyan katılımcılar şiddete ve korkutmaya maruz bırakıldı, polis tarafından gözaltına alındı ve Türkiye’nin taraf olduğu bağlayıcı insan hakları sözleşmeleriyle güvence altına alınan barışçıl toplanma özgürlüğü haklarını kullandıkları için temelsiz davalarla karşı karşıya kaldı.