Toplanma Özgürlüğü


Barışçıl protestonun bir ayrıcalık değil, bir hak olduğunu ve devletlerin bu hakkı gözetmek, korumak ve kolaylaştırmakla yükümlü olduğunu iktidardakilere hatırlatmak için buradayız.

1930’da Hindistan’da İngiliz sömürge yönetimine karşı düzenlenen Tuz Yürüyüşü; 1950’de Güney Afrika’da apartheid’e karşı düzenlenen Ulusal Protesto Günü; 1963’te Siyah Amerikalıların medeni ve ekonomik hakları için Washington’da yaptığı Yürüyüş; 1969’da New York’taki Stonewall ayaklanmaları ve ardından LGBTİ+’ların haklarını talep etmek için yapılan Onur Yürüyüşleri; 1989’da Tiananmen Meydanı’nda ve Çin’in başka yerlerinde yolsuzluğa karşı düzenlenen demokratik reform yanlısı öğrenci protestoları; 1970’lerde ve 1980’lerde Arjantin’deki Plaza de Mayo Anneleri ve Büyükannelerinin haftalık protestoları; 2010’da Tunus’ta başlayan Arap Baharı ayaklanmaları…

İlk başta yeterince etkili olmadığı düşünülen küçük eylemler bile zaman içinde insan hakları mücadelesini ileriye taşıyan adımlar atılmasını sağlayabilir. Toplumsal bellekte yer ederek değişimin öncüsü olmalarının yanı sıra protestolar daha adil ve eşit bir dünyanın mümkün olduğunu hatırlatan araçlardır. Bugün çalışma koşulları ve sosyal korumalar; artan toplumsal cinsiyet eşitliği; cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının tanınması; geçmişteki insan hakları ihlalleri için adaletin tesis edilmesi; ırkçılık ve ayrımcılık, çevresel yıkım ve iklim değişikliği gibi sorunlara karşı adım atılması değişim için ses çıkaran binlerce kişi sayesinde gerçekleşiyor.

PROTESTO HAKKINI KORU: PROTESTO HAKKIMIZI NASIL KORUMALIYIZ?

RAPORU OKU (TR)

Ancak ne yazık ki, protesto hakkımız, iktidarını devam ettirmek isteyen ve toplumu bölünmüş halde tutmaya çalışan hükümetlerce saldırı altında! Rusya’dan Sri Lanka’ya, Fransa’da Senegal’e, İran’dan Nikaragua’ya devlet yetkilileri örgütlenen muhalefeti bastırmak için genişleyen bir dizi önlem uyguluyor. Dünyanın dört bir yanındaki protestocular, gücün kötüye kullanılması; yasa dışı kitlesel ve özel gözetimin artması; internet kesintileri; çevrimiçi sansür; istismar ve damgalama gibi protesto hakkını kısıtlamak için artan sayıda yasa ve diğer önlemlerle birlikte güçlü bir geri itme politikasına maruz bırakılıyor. Üstelik yaşlarına, ırklarına, cinsiyet kimliklerine, cinsel yönelimlerine ve diğer birçok faktöre dayalı olarak marjinalize edilen gruplar, protesto hakkının kullanımı konusunda çok daha sert hak ihlalleri ile karşı karşıya bırakılıyor.

İşte bu nedenle, devletlerin protesto hakkını aşındırmaya yönelik genişleyen ve yoğunlaşan çabalarına karşı koymak için yeni bir küresel kampanya başlatıyoruz. “Protesto Hakkını Koru” kampanyamız kapsamında, hükümetlere, protestocuların korunması gerektiği konusunda açık bir mesaj göndererek, barışçıl protestoların önündeki gereksiz engelleri ve kısıtlamaları kaldırmaya çağırıyoruz.

Kampanyamız boyunca barışçıl protestolara yönelik saldırılara meydan okuyacak, hedeflenenlerin yanında yer alacak ve insan hakları değişikliği için bastıran toplumsal hareketleri destekleyeceğiz.

"Harekete geçmenin ve iktidardakilere devredilemez bir hak olan protesto hakkımızı, hoşnutsuzlukları ifade etme ve özgürce, kolektif ve kamuya açık olarak değişim talep etme hakkımızı yüksek sesle hatırlatmanın zamanı geldi.”

Agnès Callamard
UAÖ Genel Sekreteri 

Kısıtlayıcı mevzuat, genel yasaklar ve olağanüstü hâl yetkileri

Çevresel kriz, artan eşitsizlikler ve geçim kaynaklarına yönelik tehditler, sistemsel ırkçılık ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet gibi bir dizi sorun, toplu halde harekete geçmeyi her zamankinden daha zaruri hale getirdi. Hükümetler, bu duruma, protesto hakkına meşru olmayan kısıtlamalar getiren yasalar çıkartarak yanıt veriyor. Örneğin, Covid-19 pandemisi sürecinde Yunanistan ve Kıbrıs gibi ülkelerde protestolara genel yasaklar getirildiğine tanık olduk. Birleşik Krallık’ta çıkartılan yeni bir yasa, polise “gürültülü protestoları” yasaklama yetkisi de dahil olmak üzere geniş kapsamlı yetkiler tanıyan maddeler içeriyor. Benzer şekilde, Senegal’de, başkent Dakar'ın merkezindeki tüm siyasi gösteriler 2011'den beri yasaklanmış durumda ve bu, hükümet binalarının yakınındaki protestoların da uzaklaştırılmasına yol açıyor.

Her türden hükümet, muhalefeti bastırmak için giderek artan bir şekilde olağanüstü hâl yetkilerini bahane ediyor. Bu taktik, Covid-19 pandemisinin en şiddetli seyrettiği dönemde Tayland dahil birçok ülkede uygulandı. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde, hükümetin Mayıs 2021’den bu yana Kuzey Kivu ve Ituri eyaletlerinde uyguladığı ‘sıkıyönetim’, orduya ve polis güçlerine protestoları kısıtlamak konusunda geniş yetkiler tanıyor.

Dakar’da bir erkek, yeni terörle mücadele yasasının parlamentoda oylanmasına karşı düzenlenen bir protesto sırasında atılan taşlardan ve biber gazından kaçıyor. Karşı çıkanlar, yasanın, sokaklardaki hükümet karşıtı protestoları durdurmak için kullanılabileceğini düşünüyor. 25 Haziran 2021.

Protestocuların şeytanlaştırılması

Dünyanın dört bir yanında hükümetler, protestolara yönelik kısıtlamaları, protestoların kamu düzenini tehdit ettiğini öne sürerek ve protestocuları “sorun çıkaranlar”, “isyancılar” ve hatta “teröristler” gibi nitelendirmelerle yaftalayarak haklı göstermeye çalışıyor. Yetkililer, protestocuları bu sıfatlarla anarak, muğlak ve aşırı sert güvenlik yasaları çıkarmaya ve bu yasaları kötüye kullanmaya, ağır polis denetimleri uygulamaya ve protestolar öncesinde caydırıcı tedbirler almaya dayalı ‘sıfır tolerans’ yaklaşımlarını meşrulaştırıyor.

Bu yaklaşım, Ulusal Güvenlik Yasası ve yasadaki aşırı geniş “ulusal güvenlik” tanımının diğer amaçların yanı sıra protestoları kısıtlamak için de keyfi olarak kullanıldığı Hong Kong’da sergilendi.

Hindistan’da terörle mücadele kapsamındaki Yasadışı (Faaliyetleri) Önleme Yasası (UAPA) ve “isyan” suçu defalarca barışçıl protestoculara, gazetecilere ve insan hakları savunucularına karşı kullanıldı.

Hong Kong yetkilileri, koronavirüs pandemisini gerekçe göstererek, halkın her yıl Çin’in 1989’da Tiananmen Meydanı’na yaptığı baskında hayatını kaybedenleri anmak üzere toplandığı Causeway Körfezi’nde toplanmasını yasakladı ve baskının yıldönümünde yapılacak tüm protestoların dağıtılacağını açıkladı. Açıklamanın ardından bölgeyi kapatan polis, insanların ilerlemesini istiyor. 4 Haziran 2021.

Protestocular risk altında

Şili’de 2019 sonunda artan eşitsizliklere karşı ülke çapında düzenlenen protestolara barışçıl biçimde katılan üniversite öğrencisi Gustavo Gatica polis tarafından her iki gözünden kauçuk fişeklerle vurularak kör edildi.

GUSTAVO İÇİN ADALET SAĞLANAMALI!

İMZACI OLUN!

Polis faaliyetlerinin askerileştirilmesi

Hükümetler uzun yıllardır protestoları denetlemek için saldırgan taktiklere başvursa da güvenlik güçleri son yıllarda kullandıkları güç miktarını gitgide artırıyor.

Coplar, biber gazı, göz yaşartıcı gaz, sersemletici bombalar, tazyikli su ve plastik mermiler gibi sözde az öldürücü silahlar güvenlik güçleri tarafından rutin bir şekilde kötüye kullanılıyor. Uluslararası Af Örgütü, 2000’lerin başından beri devletlerin protestolara müdahalelerinin askerileştirilmesi yönünde bir eğilimi belgeliyor. Buna, silahlı kuvvetlerin ve askeri ekipmanın kullanımı da dahildir. Şili ve Fransa dahil birçok ülkede tepeden tırnağa zırhlı güvenlik güçleri genellikle zırhlı araçlar, askeri sınıf uçaklar, gözetim dronları, tabancalar ve saldırı silahları, sersemletici bombalar ve ses bombalarıyla destekleniyor.

Myanmar’da 2021’deki askeri darbenin ardından yapılan kitlesel protestolarda ordu, barışçıl protestoculara karşı hukuka aykırı öldürücü güç kullandı. Gözlemcilerin bildirdiğine göre, ordunun iktidara el koyduğu tarihten bu yana 2 binin üzerinde kişi öldürüldü, 13 binden fazla kişi yaralandı.

15 Şubat 2021’de, Myanmar’ın Yangon kentinde gece Merkez Bankası’nı korumaya gelen askerler binanın çevresini dikenli tellerle çevirirken protestocular pankart taşıdı ve slogan attı. Myanmar’daki ABD Büyükelçiliği, askeri hareketliliğin ve gece yarısı haberleşme ağlarında kesintilerin yaşanabileceği yönündeki haberlerin ardından bir açıklama yayımlayarak, ülkedeki Amerikan vatandaşlarına “kapalı bir alanda kalma” çağrısı yaptı. Başkent sokaklarında zırhlı araçlar görülürken protestocular, ordunun varlığına rağmen toplanmaya devam etti.

Eşitsizlik ve ayrımcılık

Irk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, din, yaş, engellilik, mesleki, sosyal ya da ekonomik statü veya göçmenlik statüsü nedeniyle eşitsizlik ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalan kişiler protesto hakkına yönelik kısıtlamalardan da daha fazla etkileniyor ve daha sert baskılara maruz kalıyor.

Örneğin kadınlar, LGBTİ+’lar ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan kişiler; farklı türde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ötekileştirme, sosyal normlar ve mevzuatla karşılaşıyor. Sudan, Kolombiya ve Belarus gibi ülkelerde kadınlar protestolara katıldıkları için cinsel şiddete maruz bırakılırken, Türkiye’de Onur Yürüyüşü yıllardır yasaklanmış durumda.

“Kampanyamız kritik bir yol ayrımında başlıyor. Kıymetli protesto hakkı korkunç bir hızla aşınırken buna karşı durmak için elimizden geleni yapmak zorundayız” diyen Agnès Callamard sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Son yıllarda sayısız protestocu öldürüldü. Kısmen de onlar adına sesimizi yükseltmeli ve sokaklarda ve çevrimiçi ortamda protestolar aracılığıyla hakikati tüm gücümüzle söyleme hakkımızı savunmalıyız.”

Agnès Callamard
UAÖ Genel Sekreteri

Black Lives Matter [Siyahların Hayatları Değerlidir] protestocuları 25 Mayıs 2021’de New York, Brooklyn’de George Floyd’un öldürülmesinin birinci yılında gerçekleştirilen bir yürüyüşte pankart taşıyor ve slogan atıyor. Floyd’un ailesi, Afrikalı-Amerikalı erkeğin beyaz bir polis memuru tarafından öldürülmesinin yıldönümü olan 25 Mayıs’ta Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile buluşarak, polis yasasında kapsamlı değişiklikler talep etti.

Arka Plan

Uluslararası insan hakları hukuku, çeşitli uluslararası ve bölgesel sözleşmelerde yer alan, birlikte ele alındığında protestoculara kapsamlı bir koruma sağlayan bir dizi hüküm aracılığıyla protesto hakkını korur. Protesto hakkı insan hakları sözleşmelerinde ayrı bir hak olarak sunulmasa da insanlar bireysel olarak veya toplu halde protestolara katıldıklarında, ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarını da içerebilecek çeşitli haklarını kullanmış olurlar.

PROTSTO HAKKINI KORU: PROTESTO HAKKIMIZI NASIL KORUMALIYIZ?

RAPORU OKU (TR)

Protestolar tarih boyunca güçlü birer değişim aracı oldu. Bugün, dünya genelinde hükümetler protestoları bastırırken bizler protesto hakkımızı korumak zorundayız.