Kadın Hakları


Uluslararası Af Örgütü, cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının engellenmesinin de dahil olduğu, kadınlara ve kız çocuklara yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddet ile mücadele etmek için çalışmalar yürütür. Aynı zamanda, dünyanın her köşesinde ayrımcılıkla mücadele eden ve hükümetlere kadınlara ve kız çocuklara yönelik ayrımcılık ve şiddeti engelleme, soruşturma ve kovuşturma çağrısında bulunan bütün kadının insan hakları savunucuları ile dayanışma gösterir.

Bütün kadınlar ve LGBTİ+'lar kendi sağlıkları, cinsellikleri ve çocuk sahibi olmak isteyip istemedikleri konusunda hiç bir korku, baskı, şiddet veya ayrımcılık olmadan karar verme hakkına sahiptir. Ama biliyoruz ki dünyanın her yerinde insanların karar verme hakları devlet, sağlık kurumları ve hatta aileleri tarafından kontrol ediliyor. Devletler tahmin ettiğimizden de çok özel hayatımıza ve alanlarımıza müdahale ediyor. Bizim yerimize sürekli başkaları karar veriyor. Konu cinsel sağlık ve üreme hakları olduğunda karşımıza tabular ve aşılması zor bir sessizlik çıkıyor.

Uluslararası Af Örgütü, hükümetlere çağrıda bulunarak derhal özellikle kadınlara ve kız çocuklara yönelik cinsel şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesini hedefleyen İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayarak uygulamaya koymalarını talep ediyor. Sözleşmeyi onaylamış olan ülkelerden de sözleşmenin kapsamlı bir şekilde uygulanmasını güvence altına almak için tüm kaynaklarını kullanacaklarına dair söz verme çağrısında bulunuyor.

İstanbul Sözleşmesi Uygulanmalı

'İstanbul Sözleşmesi' kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin devletlerin yükümlülüklerini belirleyen, atması gereken adımları ortaya koyan bir çerçeve metindir. Kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti doğrudan hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke Türkiye’dir. 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi 46 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış ve imzacı ülkelerin 34'ünde onaylanmıştır.

İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet perspektifinden şiddete bakar ve devlete bu bağlamda sorumluluk yükler. Sözleşmede kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak ele alınır. Sözleşmede yer alan haliyle 'aile içi şiddet' tanımı 18 yaşın altındaki kız çocukları da kapsayacak şekilde yapılır ve yalnızca eşler arasında olma halinden çıkarılır.

2012 yılında kabul edilen 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, İstanbul Sözleşmesi ile aynı döneme denk geldiği için sözleşmenin getirdiği düzenlemelerden yararlanılmıştır. Kanunun gerekçesinde İstanbul Sözleşmesi’ne atıfta bulunulur.



İstanbul Sözleşmesi; kadının güçlendirilmesi, şiddetin önlenmesi, önlenemediği durumlarda etkin soruşturma yürütülmesi, destek mekanizmaları sağlanması ve ikincil mağduriyetler oluşturulmaması konularında devlete yol haritası çizer ve denetlenmesini sağlar.

Hükümetlere #İstanbulSözleşmesi’nin kapsamlı bir şekilde uygulanmasını güvence altına almak için tüm kaynaklarını kullanmaları çağrısında bulunuyoruz! #İstanbulSözleşmesiniUygula

Benim Bedenim, Benim Haklarım

Uluslararası Af Örgütü'nün "Benim Bedenim, Benim Haklarım" adlı küresel kampanyası cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının hükümetler ve diğerleri tarafından suç haline getirilmesini ve kontrol altında tutulmasını sonlandırmayı amaçlıyor. Kampanyamız, birçok ülkede insanların hayatında değişiklik yaratmak için dünya liderlerine, cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına saygı duyma, bu hakları koruma ve yerine getirme yükümlülüklerini hatırlatıyor.

Kampanyamız kapsamında paylaştığımız manifesto ile devletlere çağrı yapıyoruz ve herkesi dayanışmaya davet ediyoruz:

  • Devletler kadınların ve kız çocukların bedenlerini kontrol etme çabalarına son vermelidir. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkında bilinçli kararlar almak bir insan hakkıdır ve cezalandırılmak ya da bastırmak yerine bu haklar güvence altına alınmalıdır.
  • Kampanyamız kapsamında paylaştığımız manifesto ile devletlere çağrı yapıyoruz ve herkesi dayanışmaya davet ediyoruz:
  • Cinsiyet kimliğimiz, cinsel yönelimimiz ve medeni durumumuz ne olursa olsun rızaya dayalı cinsel ilişki asla suç değildir.
  • Kürtaj olmak ya da birine bu konuda yardımcı olmak bizi suçlu yapmaz.
  • Herkes için pahalı olmayan, güvenli ve kaliteli sağlık hizmetlerine ve doğum kontrol yöntemlerine erişim bir lüks değil, insan hakkıdır.
  • Bilimsel verilere dayalı cinsellik eğitimine ve ilişkiler hakkında her türlü danışmanlık hizmetine erişim herkesin eşit hakkıdır.
  • Taciz, tecavüz ve her türlü şiddetten uzak, özgür yaşama hakkına sahibiz.
  • Bedenlerimizi ve hayatlarımızı etkileyen tüm politikalar, kanunlar ve programlar üzerine sözümüzü söyleme hakkımız var.
  • Cinsellikle ilgili kararlarımız ve üreme haklarımız reddedildiğinde bunu raporlamak, incelenmesini sağlamak ve adaletin yerini bulacağına inanmak hakkımızdır.

Yukarıda yer verilen bu beyanlar devletlerimizin uluslararası standartlarla korunan insan haklarının temellerine dayanan sorumluluklarıdır. Devletlerin bu yükümlülüklerini yerine getirmelerinin zamanı çoktan gelmiştir. Bedenlerimiz, hayatlarımız ve geleceğimiz hakkında özgür kararlar vermek için tam anlamıyla güçlenmemiz ancak bu şekilde güvence altına alınacaktır.

Kadın Hakları İnsan Haklarıdır!

Kadına Yönelik Ayrımcılığa ve Şiddete Son!

Kim olursanız olun ve nerede yaşıyorsanız yaşayın, bedeniniz hakkında verdiğiniz tüm kararlar sizin kararlarınız olmalı.

Uluslararası Af Örgütü Raporu, 2003: Türkiye: Kadınlara Yönelik Gözaltında Cinsel Şiddete Son

Uluslararası Af Örgütü Raporu, 2004: Türkiye: Ev İçi Şiddete Karşı Mücadelede Kadınlar