Suriye: İslam Devleti’nin yenilgisinin ardından on binlerce kişinin alıkonulduğu hukuksuz gözaltı sistemi acilen sonlandırılmalı
- ABD’nin insani yardım fon kesintilerinin yol açtığı süregelen kaos, tehlikeli bir belirsizlik yaratıyor.
- Yeni Suriye hükümeti ve özerk yetkililer, insanlık dışı gözaltı sistemini ortadan kaldırmalı.
- BM ve ABD öncülüğündeki koalisyon, kamplarda ve merkezlerdeki nüfusu azaltma çabalarını desteklemeli.
Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı açıklamada, ABD’nin yakın zamandaki plansız fon kesintilerinden kaynaklanan kargaşanın, kuzeydoğu Suriye’de İslam Devleti (IŞİD) silahlı grubuyla bağlantılı oldukları varsayımıyla keyfi ve süresiz olarak gözaltında tutulan kişi sayısının hızla azaltılmasını zorunlu kıldığını belirtti.
IŞİD’in bölgesel yenilgisinden altı yılı aşkın süre sonra, Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi Özerk Yetkilileri (özerk yetkililer), IŞİD’i yenmek için ABD öncülüğündeki koalisyonun da desteğiyle, on binlerce erkek, kadın ve çocuğu IŞİD ile bağlantılı oldukları varsayımıyla yirmiden fazla gözaltı merkezinde ve El Hol ve Roj kamplarında keyfi olarak alıkoymaya devam ediyor. Bu kişilerin bazıları, IŞİD tarafından işlenen uluslararası hukuk suçlarından ve insan ticaretinden hayatta kalanlardır. Birçok kişiye herhangi bir suç isnat edilmedi veya alıkonulmalarına itiraz etme fırsatı tanınmadı. Bazı tutuklular ise işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakıldı.
Trump yönetiminin ani ve hazırlıksız fon kesintileri, kamplardaki temel hizmetlerin zayıflamasıyla sonuçlanan ancak kaotik olarak tanımlanabilecek bir durum meydana getirdi. Geçici kaynaklar tükendiği ve başka kesintiler de beklendiği için kamp sakinleri artan bir kriz durumuyla karşı karşıya. Uluslararası Af Örgütü’nün geçen yılki raporu, kamplardaki insanların zaten insanlık dışı ve yaşamı tehdit eden koşullarla karşılaştığını, beslenme ve sağlık hizmetlerine yeterince erişemediğini belgelemişti. Bu kişiler, şiddetle ve diğer suçlarla dolu, istikrarsız ve genellikle güvensiz bir varoluşa katlanmak zorunda kalmaktadır. 28 yaşındaki bir kadının Uluslararası Af Örgütü’ne söylediği gibi: “Terör içinde yaşıyoruz.”
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard konu hakkındaki açıklamasında, “Trump yönetiminin fon kesintilerinin yol açtığı kaos, kuzeydoğu Suriye’de alıkonulan on binlerce çocuğu, kadını ve erkeği feci şekilde etkiliyor” dedi. Callamard, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Trump yönetiminin temel hizmetlere yönelik fonları aniden sonlandırarak dünyanın en istikrarsız kamplarından birini daha da zayıflatması ve özerk yetkililer ile insani yardım aktörleri üzerine aşırı bir yük bırakması akıl dışıdır.”
Mart 2025’te Uluslararası Af Örgütü, aralarında insani yardım ve sivil toplum örgütleri, özerk yetkililerin temsilcileri ve El Hol ile Roj kamplarında yaşayanların da bulunduğu 27 kişiyle gözaltı sisteminin geleceği hakkında görüşmeler yaptı.
ABD’nin fon kesintileri
20 Ocak’ta Trump yönetimi dış yardımların durdurulduğunu açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun çıkardığı keyfi, ani ve öngörülemez iş durdurma emirleri El Hol’de kaos yarattı.
El Hol kampı, ABD’den dış destek alan ABD merkezli bir sivil toplum örgütü olan Blumont tarafından koordine ediliyor. 25 Ocak sabahı, özerk yetkililerin temsilcisi ve kampın müdürü olan Jihan Hanan, ABD’nin finanse ettiği yaklaşık 300 Blumont çalışanından, ofisleri ve depoları koruyan güvenlik personeli de dahil hiç kimsenin işe gelmediğini fark etti.
O gün, Irak yetkilileri ile yaklaşık 600 Iraklının ülkelerine iade yolculuğu planlanmıştı. Kampta yaşayanlarla ilgili veri tabanı Blumont yönetiminde olduğundan Hanan iadeleri kolaylaştırmak için Blumont ofislerine girmek zorunda kaldı. Yemek pişirmek için gaz ve ekmek gibi malzemelerin bulunduğu depoların yağmalandığı bildirildi.
Özerk yetkililer, gıda ve su dağıtımını sürdürebilmek için diğer sivil toplum örgütlerinden destek alıyordu ve kamplardaki ofislerin korunması için tahmini 40 güvenlik görevlisi istihdam etmişti. Blumont’a sağlanan fonların durdurulmasından birkaç gün sonra bir muafiyet tanındı ve fonların bir kısmı geri verildi. Ancak nisan ayında ABD, kampa gıda temin eden bir sivil toplum örgütünün fonlarını da 24 saatliğine kesti, Trump yönetimi daha sonra bunun yanlışlıkla yapıldığını açıkladı.
Eldeki son verilere göre, 4 Mart itibariyle ABD hükümeti, kuzeydoğu Suriye’deki projelere ayrılmış olan en az 117 milyon dolarlık insani yardımı kesti ancak o tarihten sonra fonların bir kısmı tekrar tahsis edildi. Görüşmeciler, Uluslararası Af Örgütü’ne, El Hol’de sağlık merkezlerinin kapatılması, acil hizmetlerde kullanılan ambulans sayısının azaltılması ve kamplarda ailelerinden zorla ayrılan erkek çocuklara yönelik rehabilitasyon merkezleri olarak adlandırılan merkezlerdeki programlara son verilmesi de dahil, azalan sağlık hizmetlerinden kaygı duyduklarını belirtti.
Suriye içindekiler de dahil olmak üzere El Hol’den çıkanları destekleyen programlar da olumsuz etkilendi. Özerk yetkililer ve insani yardım grupları zaten fon kesintilerinden önce de kamp sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyordu.
Fon kesintilerinden sonra mart başında Roj kampındaki beş proje sonlandırıldı. Kampta tutulan biri, Dünya Gıda Programı’ndan iki kat gıda yardımı aldıklarını ve kendilerine başka kesintilerin olması ihtimaline karşı bunun bir süre daha devam etmesi gerektiğinin söylendiğini ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü kişilerden bazıları, IŞİD’in kampta militan toplayabileceğinden ciddi şekilde endişelendiklerini belirtti. Bir insani yardım temsilcisi endişelerini şöyle açıkladı: “Bu iki kampta hizmetler azaldığı ve insanlar gitgide aç kaldığı, temel hizmetlere erişemez hale geldiği için El Hol ve Roj’da kalanlardan [IŞİD’e] ‘gel bizi al’ çığlığı duyuluyor.” Tehdide dikkat çeken özerk yetkililer, nisan ortasında “Daeş [IŞİD] ailelerini kaçırma girişimlerindeki artış [ve IŞİD’in] devam eden militan toplama operasyonları” olarak tarif ettikleri durum nedeniyle El Hol kampında bir güvenlik planı uyguladı.
El Hol için bazı fonlar yeniden tahsis edilse de kesintilerin neden olduğu belirsizlik birçok projeye telafisi mümkün olmayan zararlar verdi. Bir insani yardım temsilcisi, personel sözleşmeleri sonlandığında tekrar işe alma ve programları geri getirme sürecinin oldukça zor olduğunu açıkladı. ABD’nin fon kesintileri aynı zamanda bölgenin insani yardım koordinasyon yapısı olan NES Forum’un kilit personelinin kaybına da zemin hazırlayarak bazı temel koordinasyon eksikliklerine yol açtı.
BM koordinasyon faaliyetlerinin bir kısmını aşamalı olarak devralıyor; bu da gözaltı sistemindeki süregelen insan hakları sorunlarının ve endişelerin görünürlüğünü artırabilir. Ancak BM de çok ciddi fon sıkıntılarıyla karşı karşıya ve birçok sivil toplum örgütü, külfetli kayıt gereklilikleri nedeniyle bazı grupların karşı çıktığı bir süreçle Şam’daki Suriye hükümeti tarafından kaydedilmeleri gerektiği için hâlâ BM fonlarına erişemiyor.
Kamplardan iadeler ve geri dönüşler hızlandırılmalı
Kuzeydoğu Suriye’deki krize kalıcı bir çözüm bulmakta yıllardır süren başarısızlığın ardından fon kesintilerinin yol açtığı kargaşa artık acilen harekete geçmeyi teşvik etmelidir. Beşar Esad hükümetinin devrilmesi, BM’nin kuzeydoğu Suriye’de artan varlığı ve Suriye hükümeti ile hâlâ gözaltında tutulan kişilerin uyruklarının bağlı bulunduğu devletler arasındaki artan diplomatik bağlar gibi son dönemde yaşanan gelişmeler, hukuksuz gözaltı sistemine son verilmesini hızlandırabilir.
Özerk yetkililer çevrelerindeki bu değişikliği kabul ederek, 2025 yılında Iraklıların ve Suriyelilerin kaldığı kampları boşaltmak için BM ile koordinasyon içinde bir plan üzerinde çalışmaya başladı. Bu gruplar El Hol’de tutulan 36 bin kişinin yaklaşık yüzde 80’ini oluşturuyor, kalan yüzde 20’lik kısım ise tahmini olarak diğer 60 ülkeden gelenlerden oluşuyor.
Ocak 2025’te özerk yetkililer, El Hol’de tutulan Suriyelilerin geldikleri şehirlere gönüllü geri dönüşlerini kolaylaştıracaklarını duyurdu. Kampta geri kalan 16 bin Suriyelinin çoğu, daha önce Esad hükümetinin veya silahlı muhalif grupların kontrol ettiği bölgelerden gelenlerdir.
Geçen yıl Irak hükümeti, iadelerin hızını büyük oranda artırdı ve Mart 2025 itibariyle El Hol kampından 5 bin 600’ün üzerinde kişiyi ülkeye geri getirdi. Bu sayı, Irak’ın 2021 yılından bu yana El Hol’den ülkeye geri getirdiği kişilerin yarısına yakındır.
El Hol’de tutulan kişilerin kamptan çıkışı memnuniyet verici bir gelişmedir. Ancak insanlar, Uluslararası Af Örgütü’nün geçen yıl işkence ve zorla kaybetme vakalarını belgelediği Irak’taki El Cidde örneğinde olduğu gibi doğrudan bir merkezden diğerine nakledilmemelidir.
Tavsiyeler
Yeni Suriye hükümeti, özerk yetkililer, ABD öncülüğündeki koalisyon ve BM bu krize yönelik son derece gecikmiş çözümleri ortaya koymalıdır.
Kampların nüfusunu azaltma ihtiyacı, en acil öncelikler arasındadır. Aileler kamplardan çıkmadan önce, ailelerinden koparılan çocuklar ve genç yetişkinler, aileleriyle yeniden birleştirilmelidir. Irak ve Suriye’de uluslararası hukuk suçlarında suç şüphesi taşımayan Iraklıların ve Suriyelilerin gönüllü geri dönüşünü, rehabilitasyonunu ve menşe bölgelerinde toplumla yeniden bütünleştirilmesini (re-entegrasyon) destekleyen programlara yatırım yapılmalıdır.
“Artık bu hukuksuz gözaltı sistemine son vermenin zamanı geldi. ABD Suriye’deki askeri varlığını azaltmaya hazırlanırken, hâlâ bu kamplarda yaşayan insanlar kaderlerine terk edilmemelidir” diyen Agnès Callamard, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kuzeydoğu Suriye’de vatandaşları bulunan devletler, çocuk vatandaşlarını, onlara bakım verenleri ve olası insan ticareti mağdurlarını ülkelerine geri getirmek için acilen uçak seferleri düzenlemelidir. Hangi kişilerin uluslararası hukuk suçları veya yerel hukuk kapsamındaki ciddi suçlardan soruşturulacağının ve yargılanacağının belirlenmesi için kalan yetişkinler taranmalıdır. Diğer herkes serbest bırakılmalı, Suriye hükümeti ve diğer ülkeler yurtlarına geri dönemeyenlerin yerinden yerleştirilmesine yardımcı olmalıdır.”
IŞİD’in suçlarına maruz kalanlar adaleti hak ediyor. Kişiler yargılama için ülkelerine iade edilse dahi, yurtlarına geri dönemeyen Suriyelilerden ve yabancılardan oluşan bir grup kalacaktır. Yeni Suriye hükümeti, özerk yetkililerin ve uluslararası toplumun da desteğiyle, yargılamalar için uluslararası standartları karşılayan bir plan hazırlamalıdır.
Arka Plan
Gözaltı kamplarında ve merkezlerinde yaklaşık 46 bin 500 Suriyeli, Iraklı ve diğer uyruklu kişi kalıyor. Bunların çoğu kadınlar ve çocuklardır. Gözaltı merkezlerinde tutulan erkekler arasından 2 bin ila 3 bin 100 yabancı ile 2 bin civarında Suriyeli hâlâ yargılanmadı.
Esad’ın devrilmesi ve Suriye’de geçici hükümetin kurulmasının ardından, özerk yetkilileri oluşturan gruplardan biri olan Suriye Demokratik Güçleri 10 Mart 2025 tarihinde, “kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askeri kurumların Suriye devleti yönetimiyle” birleşmesi gerektiği yönünde bir anlaşma imzaladı. Bu birleşme, kuzeydoğudaki gözaltı kampları ve merkezlerinin yönetimini de kapsayabilir.
Basın Açıklamaları
- Türkiye’de siyasi katılım hakkı, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına yönelik müdahalelere ilişkin Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı António Costa’ya hitaben açık mektup
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: İki aydır süren acımasız ve insanlık dışı kuşatma, İsrail’in Gazze’deki soykırım niyetinin bir başka kanıtıdır
- Türkiye: Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamalarına yönelik yasak kaldırılmalı
- “Trump etkisi” yıkıcı eğilimleri hızlandırırken, Uluslararası Af Örgütü küresel insan hakları krizi uyarısı yapıyor
- ABD: Google, reklam servislerinin tekel oluşturduğuna yönelik mahkeme kararının ardından haklara saygılı bir yaklaşıma geçmeli
- Türkiye: Avukatlık mesleğine yönelik saldırılar kabul edilemez
- Küresel: Kaydedilen infazlar 2015’ten bu yana en yüksek sayıya ulaştı