Silah şirketleri, insan haklarına yönelik riskleri azaltmakta yetersiz

Dünyanın en büyük silah şirketleri Londra’da düzenlenen uluslararası silah fuarında stant açmaya hazırlanıyor. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Londra’daki fuar öncesinde yayımladığı yeni raporunda, Airbus, BAE Systems ve Raytheon’ın da aralarında bulunduğu büyük silah şirketlerinin insan hakları konusunda gerekli özeni göstermediğini söyledi. Bu durum, silah endüstrisinin en büyük şirketlerinin ürettiği silahların olası insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarında kullanılmasına yol açabilir.

UAÖ,Yükümlülüğün Devri başlıklı rapor için 22 silah şirketiyle iletişim kurdu ve uluslararası kabul görmüş standartlar gereğince insan haklarına saygı konusundaki yükümlülüklerini nasıl yerine getirdiklerini açıklamalarını istedi. Araştırma kapsamında değerlendirilen birçok şirket, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi savaş suçları ve ağır insan hakları ihlalleri işlediği öne sürülen ülkelere silah satıyor.

Yanıt veren şirketlerin hiçbiri, insan haklarıyla ilgili yükümlülüklerini nasıl yerine getirdiklerini açıklayamadı ve bu konuda gerekli özeni gösterdiklerini kanıtlayamadı. 14 şirket ise hiçbir şekilde yanıt vermedi.

UAÖ Silah Denetimi Araştırmacısı Patrick Wilcken konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Silah şirketlerinin ağır insan hakları ihlallerinin yaygın bir şekilde işlendiği ölümcül çatışmalardaki rolü, çok uzun zamandır herkesin bilip görmezden geldiği bir gerçek. Birleşik Krallık gibi devletler, olması gerektiği gibi, sorumsuzca imzaladıkları silah anlaşmaları nedeniyle yargılanırken, bu çatışmalarda parmağı olan ülkelere silah satarak kazanç sağlayan şirketler çoğunlukla soruşturmadan kaçmayı başardı” dedi. Wilcken, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “İletişime geçtiğimiz şirketlerin hiçbiri, insan hakları konusunda gerekli özeni gösterdiklerini kanıtlayamadı. Bu durum yaptıkları ticaretin insanlar açısından yarattığı sonuçlara aldırış etmediklerini göstermekle kalmıyor, bu şirketlerin ve patronlarının savaş suçlarına ortak olmaktan yargılanmak üzere ortaya çıkarılması ihtimalini de taşıyor.”

UAÖ Airbus (Hollanda), Arquus (Fransa), Boeing (ABD), BAE Systems (Birleşik Krallık), Leonardo (İtalya), Lockheed Martin (Birleşik Krallık), Raytheon (ABD), Rosoboronexport (Rusya), Thales (Fransa) ve Zastava (Sırbistan) da dahil olmak üzere 11 ülkeden 22 silah şirketini araştırdı. Verilen yanıtlara buradanbakılabilir.

Devletlerin insan hakları bağlamında uluslararası silah ticaretini düzenleme yükümlülükleri, Silah Ticareti Anlaşmasında ve bölgesel ve yerel yasalarda son derece açık bir şekilde belirtiliyor. Ancak, askeri mal ve hizmetler tedarik eden şirketlerin kritik rolü, yaptıkları ticaretin ve sattıkları ürünlerin halihazırdaki tehlikelerine rağmen çoğunlukla görmezden geliniyor. 

Yemen’de kullanılmak üzere satılan silahlar

Dünyanın en büyük silah fuarlarından biri olan Uluslararası Savunma ve Güvenlik Ekipmanları Fuarı (DSEI) 10-13 Eylül 2019 tarihleri arasında Londra’da gerçekleşecek. Fuara katılan şirketler arasında, Yemen’de Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri öncülüğündeki koalisyonun yürüttüğü harekata silah ve hizmet sağlayarak milyonlar kazanan şirketler de var.

Başta BAE Systems, Boeing, Lockheed Martin ve Raytheon olmak üzere fuara katılan birçok şirket, Yemen’deki Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD koalisyonun saldırılarına ekipman sağladı. Koalisyona satılan savaş uçağı filosu defalarca evler, okullar, hastaneler ve pazaryerleri de dahil sivil hedefleri vurdu.

Bu şirketlerin hiçbiri, Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri öncülüğündeki koalisyona silah ve hizmet sağlamanın risklerini değerlendirmek ve azaltmak için neler yaptıklarını ve insan hakları konusunda hangi tedbirleri aldıklarını açıklamadı.

Uluslararası Af Örgütü, 2017’de Yemen’in başkenti Sana’da bir hava saldırısının gerçekleştirildiği yerde bir bomba kalıntısı buldu. Yapılan inceleme sonucunda, altı çocuk ile anne ve babalarının ölmesine yol açan hava saldırısında kullanılan bombanın Raytheon şirketinin Arizona’daki fabrikasında üretildiğini ortaya koydu.

Uluslararası Af Örgütü, Raytheon’a bu olayın soruşturulması ve sorumlularla ilgili gerekenin yapılması için hangi adımların atıldığını sordu. Raytheon şirketi verdiği yanıtta: “Yasal kısıtlamalar, müşteri ilişkileri vb konular nedeniyle Raytheon ürünlerimiz, müşterilerimiz ve operasyonel konular hakkında bilgi vermemektedir” ifadelerini kullandı.

Ayrıca şirket, askeri ve güvenlik ekipmanlarının ihraç edilmeden önce “ABD Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Kongre’nin çok yönlü değerlendirmesine tabi olduğunu” belirtti.

Yükümlülüğün Devri

 “UAÖ’ye yanıt veren şirketlerin birçoğu, insan hakları değerlendirmesi yapma sorumluluğunun silah ruhsatlandırma sürecini uygulayan olan devletlere ait olduğunu öne sürdü” diyen Patrick Wilcken şöyle devam etti:

 “Ancak devletin getirdiği düzenlemeler, hangi sektörde faaliyet gösterirlerse göstersinler şirketleri insan hakları konusunda gerekli özeni gösterme yükümlülüğünden muaf kılmıyor. Devletlerin arkasına sığınmak yeterli değil, çünkü ruhsat kararlarının hatalı olduğu ortaya çıkabiliyor ve silah ruhsatlandıran devletler savaş suçları ve diğer ihlallerde bizzat sorumluluk taşıyabiliyor.”

BAE Systems şirketi, Uluslararası Af Örgütü’nün vardığı sonuçların “yanlış ve yanıltıcı” olduğunu söyleyerek, şirketin kendi ‘Ürün Ticareti Politikası’ ile “yasalar ve düzenlemeler konusunda ölçülü ve uygun bir politikayı ve süreci” uyguladığını belirtti. Fakat Suudi Arabistan’la ticaretinde insan hakları konusuna gerekli özeni gösterip göstermediği sorusuna şu yanıtı verdi: “Suudi Arabistan’daki faaliyetlerimiz, Birleşik Krallık hükümetinin denetimine ve onayına tabidir.”

Leonardo şirketi Uluslararası Af Örgütü’nün vardığı sonuçların “tam anlamıyla adil olmadığını” ve şirketin, ulusal ruhsat yasaları ve düzenlemelerine uygunluğun ötesinde insan hakları konusuna gerekli özeni gösterdiğini ifade etti. Fakat ilgili politikaların, örneğin Yemen’deki savaşta kullanılmak üzere Suudi Arabistan-BAE öncülüğündeki koalisyona yapılan ihracatlar gibi somut durumlarda nasıl devreye sokulduğunu açıklamadı. 

14 şirket ise UAÖ’nün bilgi talebine hiçbir şekilde karşılık vermedi. Bunlar arasında Rusya merkezli silah ihracatçısı Rosoboronexport da bulunuyor. Rosoboronexport şirketinin savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarda sorumluluk taşıdığı öne sürülen Suriye silahlı güçlerine askeri ekipman sağladığı biliniyor. Ayrıca, Sırbistan şirketi Zastava ile Fransa şirketi Arquus da sorularımıza yanıt vermedi. UAÖ, Zastava şirketinin ürettiği tüfeklerin Kamerun’daki toplu bir infazda, eski adı Reneault Trucks Défense olan Arquus şirketinin sattığı zırhlı araçların ise Mısır’da muhaliflerin şiddetle bastırılmasında kullanıldığını ortaya çıkardı.

Uluslararası Af Örgütü, silah üreten şirketlere, müşterilerinin geçmişteki faaliyetlerini insan hakları ölçütlerine göre değerlendirme; yaptıkları sözleşmelere uluslararası insan hakları hukukuna uygunluk konusunda beklentilerinin yüksek olduğunu gösteren maddeler ekleme, müşterilerin faaliyetlerini devamlı olarak gözlemleme, dönemsel olarak denetleme ve davranışlarını etkilemek için baskı yapma çağrısında bulunuyor.

 “Eğer silahların insan hakları ihlallerinde kullanılma riskinin ortadan kaldırılması imkansız ise şirketler silah satmaktan kaçınmalı veya silah satmaya son vermelidir.”

Arka Plan

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin Haziran 2011’de oybirliği ile kabul ettiği  ‘İş Hayatı ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’ gereğince tüm şirketler insan haklarına saygı göstermekle yükümlüdür. Şirketler bu yükümlülüklerini yerine getirmek için insan hakları konusunda gerekli özeni göstermeli, faaliyetlerinin insan hakları üzerindeki olası ve mevcut etkilerini nasıl ele aldıklarını açıklamalı, olumsuz etkilerini ise engellemeli, azaltmalı ve bu konuda hesap vermelidir.

Silah sektörü söz konusu olduğunda bu ilkelerin anlamı şudur: Silah şirketleri, yaptıkları ticaretin tüm yönleriyle insan haklarına ilişkin hangi risklere ve ihlallere yol açtığını ele almalı ve değerlendirmelidir. Temin ettikleri silahlar ile ilgili hizmetlerin ulusal ordular ve polis güçleri gibi müşteriler tarafından nasıl kullanıldığının değerlendirilmesi de buna dahildir.

Gerekli özeni gösterme ilkesinin temel amacı, insan hakları ihlallerine neden olmamak veya bu ihlallerin işlenmesine katkı sunmamaktır. Bu yüzden bir silah şirketi insan hakları açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkmasını engelleyemiyor veya bu sonuçları yeterince azaltamıyorsa, ilgili silahları ve hizmetleri temin etmekten kaçınmalı veya temin etmeye son vermelidir. İnsan haklarını korumayı amaçlayan bu yükümlülükler, devletlerin ruhsatlandırma sistemleri gibi ulusal yasalara ve düzenlemelere uyma yükümlülüğünün ötesinde ve üzerindedir.

İnsan hakları konusunda gerekli özeni göstermekte yetersiz kalınması, tehlikeli ortamlara yüksek riskli ürünler temin eden bir endüstri için hem itibar açısından hem de yasal anlamda riskleri artırmaktadır. Uluslararası suçlarda “şirketlerin rolü” ve bu suçların ortaya çıkmasına “yardım ve yataklık” gibi yasal kavramlar gün geçtikçe değişiyor. Satılan silahların uluslararası insan hakları hukuku veya insancıl hukuk ihlallerinin işlenmesinde veya kolaylaştırılmasında kullanıldığı tespit edilirse, söz konusu yasal kavramlar gelecekte silah şirketleri adına da geçerli olabilir. 

Uluslararası Af Örgütü 22 silah şirketiyle iletişime geçti. Sorularımıza yanıt veren 8 şirket Airbus, BAE Systems, Leonardo, Lockheed Martin, Raytheon, Rolls-Royce, Saab ve Thales’ti. Arquus, Avibras, Boeing, Dassault Aviation, Elbit Systems, Embraer, Heckler and Koch, General Dynamics, Herstal Group, Norinco, Northrop Grumman, Remington Outdoor, Rosoboronexport ve Zastava şirketleri ise yanıt vermedi.

Daha fazla bilgi & İngilizce röpotaj talepleri için Uluslararası Af Örgütü Basın Ofisi ile iletişime geçebilirsiniz: [email protected]- ++ (0) 203 036 5566