Myanmar: Çatışmalar, insani kriz ve COVID-19 vakalarındaki artışla ülke tam bir felaketi yaşıyor

Myanmar’da Haziran ortasından beri COVID-19 kaynaklı ölümler ve vaka sayıları hızla artıyor ve hastalar çatışmaların şiddetlendiği bir dönemde oksijene erişimde zorluk çekiyor.

Ülkede süregelen şiddet ortamı ve COVID-19 krizi hakkında bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü Bölgesel Kampanyalar Direktör Yardımcısı Ming Yu Hah, “Myanmar’da COVID-19’un yayılması ülkede devam eden insani kriz ve insan hakları krizini daha da ağırlaştırıyor. Bu durum, Myanmar ordusunun kötü yönetimi ve insan hayatı açısından yarattığı feci yıkımın açık bir göstergesidir” dedi.

"Sağlık çalışanları gözaltına alınarak, ülkenin halihazırda oldukça zayıf olan sağlık sistemi küresel bir pandeminin devam ettiği bir dönemde hepten dibe itildi. Bu vicdansızlıktır ve daha önce engellenebilecek olan bir durumdur”

Ming Yu Hah
UAÖ Bölgesel Kampanyalar Direktör Yardımcısı

Ordu yetkililerinin sağlık çalışanlarını durmaksızın takip ederek, tehdit ettiğini belirten Ming Yu Hah, “Sağlık çalışanları gözaltına alınarak, ülkenin halihazırda oldukça zayıf olan sağlık sistemi küresel bir pandeminin devam ettiği bir dönemde hepten dibe itildi. Bu vicdansızlıktır ve daha önce engellenebilecek olan bir durumdur” dedi.

Ming Yu Hah ülkedeki durumu şu ifadelerle aktardı, “Ölü bedenlerin taşınması gibi ürkütücü bir görevi gönüllü gruplar üstleniyor ve krematoryumlar dolup taşıyor. Ordu ise her fırsatta kameraların karşısına geçmekle ve aksi ortada olmasına rağmen durumun kontrol altında olduğunu ifade eden açıklamalar yapmakla meşgul. Daha da kötüsü, mevcut veriler nüfusun %3’ten bile daha azının COVID-19 aşısı olduğunu gösteriyor.

Bu, ülkedeki herkes için bir krizdir; ancak mahkumlar dahil olmak üzere risk altındaki gruplardan bilhassa kaygılıyız. Mevcut durumda, ülkenin cezaevi sisteminde orduya muhalif binlerce kişi var. Genellikle tıbbi tedavi ve hayat kurtarıcı ilaçlara erişim sağlanmadığı için normal koşullar altında bile insanların bu tesislerde alıkonulması sağlık hakkına zararlıdır.

Ülkenin dört bir yanında 500 binin üzerinde kişi çatışmalardan kaçtı veya kamplarda mahsur kaldı. Böyle bir dönemde yetkililerin devamlı ve serbest insani yardım erişimine izin vermesi hayati önemdedir. Komşu ülkeler, etnik silahlı örgütün yönetimindeki ve tartışmalı bölgelerde azınlıklara ve yerinden edilen gruplara sınır ötesi yardımın ulaştırılmasına izin vermelidir” diyen Ming Yu Hah sözlerini şöyle sonlandırdı, “Uluslararası toplum hızlı, kararlı ve birlikte adımlar atmadığı sürece Myanmar’daki durum çok daha kötüye gidebilir ve gidecektir de. Silahlı çatışmalar her geçen gün ağırlaşıyor, yüz binlerce kişi çatışmalardan, bombalardan ve hava saldırılarından kaçıyor, milyonlarcası yoksulluk ve işsizlikle mücadele ediyor ve yakın bir gelecekte gıda kıtlığı bekleniyor. Bu tam anlamıyla felakettir.”

Arka Plan

Myanmar’ın dört bir yanında insanlar COVID-19 vakalarındaki artıştan etkilendi. Uluslararası Af Örgütü, insanların paraları olmadığı halde yakınları için fahiş fiyatlara oksijen tüpü sağlamaya çalıştığını öğrendi. Ayrıca, basında çıkan haberler, herkesin ihtiyaç duyduğu oksijen tüplerinin güvenlik yetkilileri tarafından istiflendiğini ortaya koyuyor.

Uluslararası Af Örgütü, COVID-19 vakalarının Kaçin ve Arakan Eyaletleri dahil olmak üzere, ülke içinde yerinden edilen gruplar arasında da görüldüğüne ilişkin bilgilerden kaygı duymaktadır.

Myanmar ordusu 1 Şubat 2021’de darbe yaparak, seçilmiş sivil hükümetin iktidarına el koydu. Bunun üzerine ülkenin dört bir yanında demokrasi yanlısı protestolar gerçekleştirildi. Daha da pervasızlaşan güvenlik güçleri ise protestoculara karşı ölümcül bir baskı başlattı ve bu durum hâlâ devam ediyor.

Burma Siyasi Mahkumlara Destek Derneği’nin (AAPPB) verilerine göre 13 Temmuz itibariyle ordu darbeden o tarihe kadar 900’ün üzerinde kişiyi öldürdü, 6 bin 600’ün üzerinde kişiyi ise gözaltına aldı. 5 bin 200 kişi halen gözaltında.

Ayrıca ifade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüğü hakları sert bir biçimde sınırlandırıldı. Bu kapsamda medya kuruluşları kapatıldı, internet ve sosyal medyaya erişim engellendi.