Mültecilerin Yaşam Hakkı En Önemli Öncelik Olmalıdır!

Son dönemde artan ve mültecileri konu alan olay/problemlere ilişkin bu basın açıklamasını yapma zarureti hâsıl olmuştur.

Türkiye, sayıları iki milyonu aşkın olduğu tahmin edilen mülteciye ev sahipliği yapıyor. Artık sadece evlerimizin kapılarını açarak, ekmeğimizi bölerek çözüm bulamayacağımız bir sorunla karşı karşıyayız ve önümüzde acil çözüm gerektiren konular var.

Her gün yeni bir vaka duyuyoruz; Edirne’de üçü çocuk dokuz Afgan mültecinin öldürülmesi, mültecilerin Romanya-Bulgaristan hattına geçmeye çalışırken meydana gelen tekne faciası, Suriye sınırını geçmek isteyen 17 Suriyelinin güvenlik güçleri tarafından ateşli silah kullanılarak öldürülmesi, Türkiye’ye geçmek üzere Tayland’a sığınan 300 Doğu Türkistan uyruklu mültecinin Çin’e iade edilmek istenmeleriyle yüz yüze kaldıkları “kurşuna dizilme” tehlikesi gibi sıcak krizler yüzleşmek zorunda olduğumuz tablonun yalnızca bir yüzü.

Öte yandan soğukların başlamasıyla yersiz-yurtsuz insanların sığınacak bir damlarının olmayışı, soğuk havalarda soba zehirlenmesi vakalarının mülteciler arasında artış göstermesi, mültecilerin yoğun olduğu bölgelerde sürekli tekrarlanan adli vakıalar, salt kılık-kıyafetine bakılarak ölüm tehlikesinin olduğu yerlere zorla geri gönderilmek istenenler, geri gönderme merkezlerinin sağlıksız-güvenliksiz ve gayri-insani ortamları bizleri endişelendirmektedir. Güncel bir başka sorun olarak Halep koridorunun kapanma ihtimaline karşılık başlayacak sayıları iki milyona kadar varacağı tahmin edilen yeni bir mülteci akını haberleri de kaygılarımızı tetiklemekte.

Dünyada, özellikle de Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada mülteci hareketlerinin giderek artması, organize suçlar olan insan kaçakçılığı ve insan ticaretini şebekelerini ekmeğine yağ sürmekte ve etkin bir denetimin olmayışı sebebiyle başta cinsel istismara dayalı kadın ticareti, zorla evlendirmeler, organ ticareti, iş gücü sömürüsü gibi mültecilere yönelik yaygınlaşan vakıalar tedirginliğimizi arttırmaktadır.

Tedirginiz, çünkü; bu denli kapsamlı bir problemle karşı karşıya olduğumuz halde gerek yetkililerde gerekse kamuoyunda lokal iyileştirmelerle, etkin olmayan geçici çözümlerle mesele halledilmiş gibi bir algı var.

Tedirginiz, çünkü; sürekli artan mülteci sayısıyla orantılı olarak, kamuoyunda ve basın dilinde aynı oranda artan ve kendini “kaçak”, “yasadışı giriş yapan”, “kimliksiz” gibi tanımlamalar başlayan mültecilere dönük ayrımcı/ötekileştirici/suçlayıcı bir dil var.

Tedirginiz, çünkü; mevzuat gelişmeleri tamamlanmaya çalışıldığı halde, bir türlü etkinleştirilemeyen kontrol mekanizmaları var. Savaşlardan kaçarak, canını zor kurtaran mülteciler sırf yanlarına pasaport/kimliklerini alamadıkları için “kaçak” damgası yiyebilmekte, suçlu muamelesi yapılmakta, her türlü haklarından onlara ilk rastlayan memurun iki dudağından çıkan bir sözle mahrum edilebilmekteler.

Bu bildiriye imza atan sivil toplum örgütleri olarak;

  • Yalnızca ve tek boyutlu bir mülteci problemi ile karşı karşıya olmadığımızı; insan ticareti, fuhuş ticareti, göçmen kaçakçılığı gibi başka sorunların da giderek arttığını bunun bütün boyutlarıyla değerlendirilip gerekli siyasi, ekonomik ve sosyal politikaların geliştirilip, etkin uygulanmasının sağlanmasını
  • Göç İdaresi Müdürlüğü’nün tüm organları ile birlikte derhal etkin bir şekilde kuruluş ve işleyişinin bir an önce tamamlanması gerektiğini,
  • Etkin kontrol mekanizmalarının devreye sokularak mültecilerin etkin başvuru yollarının açılması gerektiğini,
  • Giderek artış gösteren gerek mültecilere yönelik gerekse mültecilerin sebep olduğu adli vakıalara ilişkin etkili tedbirlerin devreye sokulması, gerekirse bu meseleye özgü kurumların kurulması gerektiğini,
  • Mülteci hareketlerine bağlı olarak giderek artan insan kaçakçılığı ve insan ticareti çetelerinin de mültecilerin zor şartlarından yararlanarak palazlanıp alan genişletmelerinin önüne geçilmesi ve bu suçlara özgü etkin-ağır-caydırıcı çözümler bulunması gerektiğini
  • Soğukların başlamasıyla birlikte kışın zor şartlarında içerisinde bulundukları kötü koşulların katlanarak büyüdüğü mültecilerin barınak-sıcak yer ihtiyaçlarının acilen karşılanması gerektiğini,
  • Karşı karşıya kaldığımız yeni mülteci akınlarına hazırlıklı olabilmek adına, etkin-etkili-mükellef çözümler üretilmesi, bunun için başta mültecilerin ihtiyaçlarını gözeterek alanda çalışan sivil toplum örgütleri ile dirsek temasına geçilip ihtiyaç-beklenti-risk-çözüm analizlerinin yapılması gerektiğini,
  • Mülteci algısına yönelik ayrımcı/ötekileştirici/suçlayıcı dilin terk edilerek, “yeryüzü hepimizindir” düsturuyla kucaklayıcı/yaşam hakkını önceleyen/merhametli ve insan onuruna yakışır bir dilin kullanılması gerektiğini,

Gerek ilgili yetkililere gerekse kamuoyuna saygıyla bildiririz.

Bildiriye imza atan sivil toplum örgütleri

ULUSLARARASI MÜLTECİ HAKLARI DERNEĞİ

İHH İNSAN HAK VE HÜRRİYETLERİ İNSANİ YARDIM VAKFI,
MAZLUM-DER
Mülteci Hakları Merkezi,
MÜLTECİ-DER,
TÜRKİSTAN-DER,
DOĞU TÜRKİSTAN MAARİF VE DAYANIŞMA DERNEĞİ,
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ