• Basın Açıklamaları

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırımı önlemek için her şeyi yapmasına hükmeden bu kilit kararına uymalıdır

Uluslararası Af Örgütü yaptığı açıklamada, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD)  Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına ilişkin alınan ihtiyati tedbir kararının, işgal altındaki Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistin Halkının daha fazla acı çekmesini önleyebilecek ve onarılamaz zararlardan korumasına yardımcı olabilecek önemli bir adım olduğunu belirtti.

UAD tarafından alınan karar kapsamında altı ihtiyati tedbir bulunmaktadır; bunlar arasında İsrail'in Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki eylemlerden kaçınması, soykırımı doğrudan ve kamuya açık bir şekilde kışkırtmayı önlemesi ve cezalandırması, Gazze'deki sivillere insani yardımın sağlanması için derhal etkili önlemleri alması bulunmaktadır. En önemlisi de Mahkeme, İsrail'in soykırım kanıtlarını korumasına ve bir ay içinde, kararına uygun olarak alınan tüm önlemleri de içeren bir rapor sunmasına hükmetti.

Bugün alınan karar, soykırımı önleme ve vahşet suçlarının tüm mağdurlarını korumasında uluslararası hukukun kritik rolünün önemli bir hatırlatıcısıdır. Bu karar, İsrail Gazze Şeridi'ndeki nüfusunun büyük bir kısmını yok etmek ve Filistinlilere karşı benzeri görülmemiş bir ölçekte ölüm, vahşet ve acıya yol açmak adına askeri harekat yürütmesine karşı dünyanın sessiz kalmayacağına yönelik açık bir mesaj veriyor.

Agnès Callamard
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, UAD kararına ilişkin "Bugün alınan karar, soykırımı önleme ve vahşet suçlarının tüm mağdurlarını korumasında uluslararası hukukun kritik rolünün önemli bir hatırlatıcısıdır. Bu karar, İsrail Gazze Şeridi'ndeki nüfusunun büyük bir kısmını yok etmek ve Filistinlilere karşı benzeri görülmemiş bir ölçekte ölüm, vahşet ve acıya yol açmak adına askeri harekat yürütmesine karşı dünyanın sessiz kalmayacağına yönelik açık bir mesaj veriyor." şeklinde konuştu.

“Ancak, UAD’nın kararı tek başına Gazzelilerin tanık olduğu vahşet ve yıkıma son veremez. Gazze’deki endişe verici soykırım işaretleri ve İsrail’in uluslararası hukuku alenen hiçe sayması, Filistinlilere yönelik saldırılarını durdurması için İsrail’e dönük etkili ve birleşik bir baskıya duyulan acil ihtiyacın altını çiziyor.” diyen Callamard sözlerini şöyle sürdürdü:

“Risk daha yüksek olamazdı; UAD’nin ihtiyati tedbirleri, mahkemenin görüşüne göre Gazze’deki Filistinlilerin hayatta kalmalarının risk altında olduğunu gösteriyor. İsrail hükümeti UAD’nin kararına derhal uymalıdır. Güney Afrika'nın soykırım davasını açmasını eleştirenler veya davaya karşı çıkanlar da dahil olmak üzere tüm devletlerin, bu tedbirlerin uygulanmasını sağlamak konusunda açık bir yükümlülüğü vardır. ABD, İngiltere, Almanya ve diğer AB ülkelerindeki dünya liderleri, Mahkeme'nin hukuki açıdan bağlayıcı olan kararına saygı duyduklarını göstermeli ve soykırımı önleme yükümlülüklerini yerine getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Bunların yapılmaması, uluslararası hukuk düzeninin inandırıcılığına ve uluslararası hukuka duyulan güvene ciddi bir darbe indirecektir.”

Ayrıca tüm devletlerin İsrail'e ve Filistinli silahlı gruplara karşı kapsamlı bir silah ambargosu uygulamak da dahil olmak üzere devam eden uluslararası suçları önlemek için acil adımlar atması gerekiyor.

Filistinlilerin şaşırtıcı derecede yüksek ölü sayıları, İsrail’in aralıksız bombardımanlarının yol açtığı geniş çaplı yıkımlar ve devam eden hukuksuz ablukanın bir parçası olarak insani yardımın kasıtlı olarak engellenmesinin ortaya çıkardığı Gazze’deki sivil halkın yaşadığı acılar nedeniyle

Uluslararası Af Örgütü Gazze’de soykırım riski olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Soykırım riskine dair diğer işaretler arasında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun da aralarında bulunduğu bazı İsrailli hükümet yetkililerinin artan ırkçı ve insandışılaştıran söylemleri ve İsrail’in apartheid sistemi altında Filistinlilere karşı uyguladığı baskı ve ayrımcılık geçmişi yer alıyor.

İsrail'in Gazze'ye yönelik aralıksız bombardımanlarında çoğu sivil olmak üzere 26.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 10.000 kişinin hâlâ enkaz altında kayıp olduğuna inanılıyor. En az 1.8 milyon Filistinli ülke içinde yerinden edildi ve yeterli yiyecek, su, barınma, temizlik ve tıbbi yardıma erişimden mahrum bırakıldı.

Uluslararası Af Örgütü, İsrail, Hamas ve diğer Filistinli silahlı gruplara Gazze’deki tüm askeri operasyonlarını derhal durdurma çağrısında bulunuyor. İsrail, hukuksuz ve insanlık dışı kuşatmasını derhal kaldırmalı ve kasıtlı olarak uygulanan bir kıtlıktan mustarip olan Filistinlilere acil olarak ihtiyaç duydukları insanı yardımın kısıtlanmadan ve koşulsuz olarak ulaştırılmasına izin vermelidir. Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupları geri kalan tüm sivil rehineleri serbest bırakmaya çağırıyoruz.

Arka Plan

7 Ekim 2023’te Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen İsrail’de çoğunluğu sivil bin 200 kişinin öldürüldüğü 240 kişinin rehin tutulduğu saldırıların ardından, 29 Aralık 2023’te Güney Afrika Filistin halkına karşı soykırım uyguladığı iddiasıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi uyarınca UAD nezdinde İsrail'e karşı dava açtı. Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talebine ilişkin duruşmalar 11 ve 12 Ocak 2024 tarihlerinde Lahey'de gerçekleştirildi. 

Güney Afrika 84 sayfalık başvurusunda İsrail’i, "Gazze'deki Filistinlileri -Filistin ulusal, ırksal ve etnik grubunun bir parçası olan- yok etme ... için gereken özgül niyetiyle soykırım niteliğindeki eylem ve ihmallerle" suçluyor.

Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler'in (BM) başlıca yargı organıdır. Bireysel cezai sorumluluğu takip etmeyen UAD’nin görevi, Soykırım Sözleşmesi'nin yorumlanması, uygulanması veya yerine getirilmesi ve bir devletlerin soykırım sorumluluğuna ilişkin konular da dâhil olmak üzere, devletler tarafından kendisine sunulan hukuki ihtilafları uluslararası hukuka uygun olarak çözmektir.

BM Şartı'nın 94. Maddesi, UAD kararlarının taraflar için bağlayıcı olduğunu, kararların uygulanmamaları halinde ise Güvenlik Konseyi’ne başvurulabileceğini öngörmektedir. Yine Şartın 94. Maddesi, Konsey'in karara işlerlik kazandırmak için tavsiyelerde bulunabileceğini veya alınacak tedbirlere karar verebileceğini de öngörmektedir.