Ortak Açıklama: İnsan Hakları Savunuculuğu Suç Değildir. Enes Hocaoğulları Derhal Serbest Bırakılsın

Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi, insan hakları savunucusu ve aynı zamanda ağımız üye örgütlerinden ÜniKuir’in çalışanı olan Enes Hocaoğulları’nın 5 Ağustos 2025 tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan tutuklanması, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil; Türkiye’de insan hakları savunucularının sistematik olarak hedef haline getirildiği bir sürecin en yeni örneklerinden biridir. 

Enes, gençlik delegesi olarak Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin 48. oturumunda yaptığı ve çeşitli medya organlarında hedef gösterilen konuşması nedeniyle tutuklanmıştır. Bu konuşmada, Türkiye’deki muhalif belediye başkanlarına yönelik hukuka aykırı tutuklamaları ve uygulamaları, 19 Mart’ta başlayan barışçıl protestolara yönelik polis şiddetini ve gençlerin demokratik talepleri dile getirilmiştir. Anlattıkları; baroların, insan hakları örgütlerinin ve medyanın defalarca belgelediği hak ihlalleridir. Bu nedenle hukuki değil, siyasi bir kararla karşı karşıya olduğumuz açıktır.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına İlişkin Bildirgesi başta olmak üzere uluslararası taahhütleri uyarınca devletler, insan hakları savunucularının faaliyetlerini özgürce, misillemeye uğramadan ve güvenli şekilde yürütebilmelerini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük yalnızca fiziksel korumayı değil, aynı zamanda yargı tacizinden, sosyal damgalamadan ve kamu yetkililerinin hedef göstermelerinden korunmayı da içermektedir. Türkiye de tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda insan hakları savunucularının, faaliyetleri dolayısıyla cezalandırma, misilleme ve karalamaya maruz bırakılmadan insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarını mümkün kılan ve kolaylaştıran elverişli ortamı sağlamakla yükümlüdür.

Ancak Türkiye’de son yıllarda bu yükümlülükler sistematik biçimde ihlal edilmekte, insan hakları savunucuları baskı altına alınmaktadır. İnsan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve muhalif kesimler yargılamalarla, sosyal medya linçleriyle ve medya yoluyla itibarsızlaştırmayla susturulmaya çalışılmaktadır. Enes Hocaoğulları’nın uluslararası insan hakları savunuculuğu faaliyeti kapsamındaki bir konuşması nedeniyle tutuklanması, bu zincirin yeni bir halkasıdır. Bu durum yalnızca Enes’i değil, tüm insan hakları savunucularını susturmayı hedef almakta; ifade özgürlüğünü ve insan hakları savunuculuğunu açıkça tehdit etmektedir.

Enes hakkında yürütülen hedef gösterme kampanyası süresince aynı zamanda LGBTİ+ hakları savunucusu kimliği nedeniyle de hedef alınmıştır. Sosyal medyada “sapkınlık”, “ajanlık” gibi nefret söylemleri yayılmış; bu söylemler LGBTİ+ karşıtı politik iklimle birleşerek bir linç ortamı yaratılmıştır. Bu durum, LGBTİ+ haklarını savunmanın kriminalize edilmeye çalışıldığı güncel baskı ortamını açıkça ortaya koymaktadır.

Ceza Kanunu’nun 217/A maddesindeki “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu, hukuki belirsizlik içeren yapısı nedeniyle ifade özgürlüğünü kullanan herkes üzerinde bir tehdit olarak kullanılmakta ve hak savunuculuğu faaliyetlerini keyfi biçimde cezalandırmaya imkân tanımaktadır. Hak savunucularının paylaştığı belgeler, raporlar veya çeşitli platformlarda yaptıkları konuşmalar, bu madde bahane edilerek suç haline getirilmektedir. Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’nun (Venedik Komisyonu), söz konusu yasanın demokratik bir toplumda gerekli olmadığı ve ifade özgürlüğünün meşru amaçlar doğrultusunda orantılı bir şekilde kısıtlanması ilkesine uymadığı yönündeki hukuki görüşünde dikkat çektiği tehlikeler, bu vakada bir kez daha somut biçimde ortaya çıkmıştır.  

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı olarak, Türkiye’de insan hakları savunuculuğunun kriminalize edilmesine bir kez daha karşı çıkıyor ve şu talepleri kamuoyuyla paylaşıyoruz:

  • İnsan hakları savunucusu Enes Hocaoğulları derhal serbest bırakılmalıdır.
  • TCK’nın 217/A maddesi başta olmak üzere, insan hakları savunucularını susturmayı hedef almak amacıyla kullanılan yasal düzenlemeler kaldırılmalı, yargı bağımsızlığı korunmalıdır.
  • Türkiye’de faaliyet yürüten insan hakları savunucularına yönelik yargısal taciz, fiziksel tehdit, dijital karalama ve keyfi gözaltı ve tutuklama uygulamalarına son verilmelidir.
  • Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kurumlar, bu durumu izlemeli ve Türkiye’ye insan hakları taahhütlerini hatırlatmalıdır.

Enes yalnız değildir. Tüm hak savunucularının yanındayız.

17 Mayıs Derneği 

Civil Rights Defenders 

Eşit Haklar için İzleme Derneği 

Gençlik Örgütleri Forumu

Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER)  

Hak İnisiyatifi Derneği 

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi

İnsan Hakları Gündemi Derneği 

Kadın Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği 

Kadın Zamanı Derneği

Kadının İnsan Hakları Derneği

Kaos GL

Lambda İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği 

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği 

P24 Bağımsız Gazetecilik Derneği 

Rosa Kadın Derneği 

Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği

Şiddetsizlik Merkezi 

Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı 

Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi

Türkiye İnsan Hakları Vakfı

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi 

ÜniKuir 

Yaşam Bellek Özgürlük