İnternet Yönetişim Forumu: İnsan Hakları İçin Kaçırılmış Bir Fırsat

Uluslararası Af Örgütü Küresel Tematik Sorunlar Direktör Yardımcısı Şerif El Sayid-Ali

Bilgisayarlarınızdan, akıllı telefonlarınızdan ve tabletlerinizden siz bu metni okurken 3.000 devlet lideri, şirket ve sivil toplum temsilcisi bu kelimeleri görmenizi sağlayan internetin geleceğini şekillendirmek için İstanbul’da buluşuyor.

Birleşmiş Milletler sponsorluğundaki İnternet Yönetişim Forumu (#IGF2014) günü bitirirken, tartışılanlar için değil, tartışılmayanlar için hatırlanacak gibi görünüyor.

Türkiye’nin 29 Twitter kullanıcısı hakkındaki kovuşturması, ABD ve Birleşik Krallık’ın yasa dışı küresel izleme programları ve baskıcı rejimlerin insan hakları aktivistlerini avlamak için kullandıkları yazılım programlarının kontrolsüz ticareti, konferanstaki “odadaki fil”e gösterilebilecek en dikkat çekici örnekler, fakat liste daha uzun.

Sivil toplum, konferansın bu konuların çoğunu gündeme taşımaya çalıştı ama hükümetler onları görmezden gelmeyi seçti.

Konu internette özgürlük olunca hükümetin forumun açılış konferansında en çok baskı yaratan konuları tanımaması şoke edici bir şekilde açıktı. Bir gazeteci herkesin aklındaki “Twitter’da söyledikleri nedeniyle 29 kişiye kovuşturma açan Türkiye’nin IGF2014’e ev sahipliği yapması ironik değil mi?” sorusunu sordu. Paneldeki Türk yetkililer gazeteciyi basitçe görmezden geldi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, açılış konuşması süresince, yaptığı 15 dakikalık konuşmada, yönettiği konferansın resmi konusu olan "insan hakları"ndan söz etmedi.

Türkiye, interneti kötüye kullanan tek hükümet olmaktan çok uzakta. 

Bu yılın başında Suudi Arabistan yetkilileri, blogunda ifade ettiği görüşleri nedeniyle Raif Bedevi'yi 1000 kırbaç cezasına, 266,630 ABD Doları para cezasına ve 10 yıl hapis cezasına mahkum etti. Pazartesi günü temyiz mahkemesi Raif’in cezasını onayladı.

Geçen yılda, ABD ve Birleşik Krallık hükümetleri, küresel şekilde özel hayatı ihlal eden Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) ve Kamu İletişim Merkezi (GCHQ) tarafından yönetilen kitle gözetim programları ile çevrimiçi özgürlükleri zayıflattı. Onların kendi güvenlik ajansları tarafından gerçekleştirilen büyük çaptaki özel hayat ihlalleriyle başa çıkma konusundaki devam eden başarısızlıkları, ileri sürdükleri çevrimiçi ifade özgürlüğünün gelişimini destekleme ilgilerini gülünç duruma düşürüyor.

Kalkıp diğer hükümetlere, kendilerine ait gözetim programları kurmaya çalışmamaları gerektiğini nasıl söyleyebilirler?

Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya gibi batı devletlerinde kurulmuş şirketler, Etiyopya gibi ülkelerin hükümetlerine insan hakları aktivistlerinin, blog yazarlarının ve gazetecilerin bilgisayarlarına ulaşılmasına ve onlara zulmetmesine izin vermesini sağlayan yazılım programları bile ihraç ediyor.

Bu durumun kötü olan yanı, bu ve diğer devletler bir yandan özel hayatın korunması gerektiğini iddia ederken, diğer yandan insan haklarına zarar veren teknolojileri satan şirketlerini durdurma konusunda başarısız olmaları.

Ben forumdan ayrılırken bu önemli konulardan tek bir tanesi bile forumda tartışılmadı ve benim için açık olan bir şey var ki bu zirve kullanıcılar için internet yönetişimini iyiye götürmeyecek.

İstanbul’da gördüğüm her yetkili kalkıp internetin ekonomik büyüme ve yenilik için iyi olduğunu söylemekten memnuniyet duyarken dünyanın diğer yanında hükümetler, siteleri engelleyerek, Twitter’ı sansürleyerek ya da internette yaptığınız her şeyi yöneterek hepsi kendi yolunda interneti daha az kullanıma açık hale getiriyor.

Gerçek şu ki hükümetler internetimizi kontrol etmek istiyor ve bu süreçte sizin çevrimiçi özgürlüklerinizi kısıtlıyor.

Onları durdurmak için gerekli güç senin içinde yatıyor. Bizler gözümüzü hükümetlerimizin faaliyetlerinin üstünde tutmalıyız. Onları sorumlu tutun ve internetimizin kontrolünü ele geçirin.