Filistin Yönetimi protestolarda aşırı güç kullanımını sonlandırmalı

Uluslararası Af Örgütü, bugün, Filistin Yönetimi (FY) polisi ve güvenlik güçlerinin işgal edilmiş Batı Şeria bölgesindeki göstericilere yönelik gereksiz ve aşırı güç kullanımını sonlandırması, ve gerçekleştirilen insan hakları ihlallerinden sorumlu tutulmaları gerektiğinin altını çizdi.

Bugün yayınlanan yeni açıklamada, polisin ve güvenlik güçlerinin barışçıl göstericilere yönelik tekrar eden sebepsiz ve yasadışı saldırılarının detaylarına değinildi. Açıklamada, Filistin Yönetimi de, polisin yasadışı saldırılarını cezasız bırakarak olanlara izin vermiş olduğu  gerekçesiyle suçlandı.

Uluslararası Af Örgütü'nün Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Philippe Luther de, Batı Şeria bölgesindeki gösterileri kontrol altına almaya çalışırken kullanılan yöntemlerin uluslararası hukukta belirtilen standartları karşılamakta üzüntü verici bir şekilde yetersiz kaldığının altını çizerken, neticede ifade ve toplanma özgürlüğü haklarının ciddi bir biçimde zarar gördüğüne değindi.

Geçen yıl 30 Haziran ve 1 Temmuz'da gerçekleşen olaylar sırasında, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve İsrailli bir hükümet yetkilisi arasında Ramallah'da gerçekleşecek olan toplantıyı, barışçıl yollarla protesto eden göstericilere yönelik, bazıları sivil kıyafetli olmak üzere, polis ve güvenlik güçleri tarafından yapılan şiddetli saldırılar sonucunda en az beş gösterici hastanede tedavi altına alındı. Yaşanan şiddet, halk arasında öfkeye neden oldu ve sonrasında Devlet Başkanı Abbas, güvenlik güçlerinin ve polisin saldırgan tutumunu incelemek üzere bağımsız bir soruşturma komitesi atadığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı da ayrı bir soruşturma başlattı.

Polisin ve güvenlik güçlerinin, hiçbir şekilde tehlikeli tavırlar sergilemeyen barışçıl göstericilere ve gazetecilere yönelik "gereksiz", "haksız" ve "orantısız" güç kullanımını içeren ve yasanın dışında hareket edildiğini gösteren bulguların özeti ortaya çıksa da, bir yıldan fazla bir süre sonra hala FY, bağımsız soruşturmanın tam raporunu açıklamamış bulunmaktadır. İçişleri Bakanlığı'nın soruşturmasının da benzer sonuçlara ulaştığı belirtilmekle beraber, buna rağmen bu soruşturmanın raporu da yayımlanmamıştır.

Saldırıları takiben hastanede tedavi altına alınan 23 yaşındaki bir kadın, Uluslararası Af Örgütü'ne konuştu: "Sivil kıyafetli bir polis tarafından saldırıya uğradım; beni kavrayıp, tırnaklarıyla kolumu çizip bacağıma tekme attı…Hemen sonrasında üniformalı bir polis tarafından kafama yediğim cop darbesiyle yere yığıldım."

Luther, Bağımsız Soruşturma Komitesi'nin bulgularına rağmen, geçen yıl 30 Haziran ve 1 Temmuz'da Ramallah'da barışçıl göstericilere yönelik sergiledikleri yasadışı  ve saldırgan tavırları yüzünden, FY'nin hala, hiçbir polis memurunu ve güvenlik gücünü kovuşturmaya tabi tutmadığını belirtip, böylesine bir cezasızlığın ileriye yönelik hak ihlallerini kaçınılmaz olarak teşvik edeceğini söyledi ve FY güçlerinin göstericilere yönelik aşırı güç kullanımının yaşandığı 2012 yılının ortasından bu yana yaşanan diğer olayları örnek gösterdi.

2013'ün Temmuz ve Ağustos aylarında, FY polisi ve güvenlik güçlerinin en az dört ayrı  olayda barışçıl göstericilere şiddetle saldırdığı iddia edildi. Bazı saldırılar da, kadın göstericileri ve gösterileri bildirmek üzere hazır bulunan gazetecileri hedef alıp onları korkutmak amacıyla sivil kıyafetli görevliler tarafından gerçekleştirildi.

Geçen aylarda, güvenlik güçleri iki Filistinlinin ölümüne sebep oldu. 8 Mayıs'ta El Halil yakınlarındaki Se'ir köyüne yapılan polis baskınında açıklanmayan bir olay sonucunda Khaleda Kawazbeh öldü, sekiz kişi de yaralandı. 37 yaşındaki Amjad Odeh de, 27 Ağustos'taki bir gösteri sırasında polis kurşunuyla kafasından vurularak öldü.

Luther, FY'nin kendi polisi ve güvenlik güçleri tarafından uygulanan bu hak ihlali sürecine derhal bir son vermesi ve bu süreci teşvik eden cezasızlık döngüsünü kırması gerektiğini vurguladı. Luther, göstericilere yönelik yasadışı uygulamalarda bulunan polis memurları ve diğer güvenlik güçleri mensuplarının adli kovuşturmaya tabi tutulacağı ve bütün emniyet personelinin gösterileri kontrol altında tutmaya çalışırlarken insan haklarına saygı duymaları gerektiğinin vurgulandığı bir eğitim alacakları güvencesini FY'nin vermesi gerektiğini ekledi.

Uluslararası Af Örgütü, ayrıca, AB, ABD ve FY'ye finansal destek sağlamış diğer hükümetleri, FY polisinin ve güvenlik güçlerinin uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarınca sorumlu tutulması ve buna göre eğitilmesi gerektiğini dile getirmeleri yönünde çağrı yapıyor.

Luther ayrıca, uluslararası bağışçıların FY liderlerine, FY polisi ve güvenlik güçleri tarafından uygulanan insan hakları ihlallerine daha fazla tolerans gösterilemeyeceğini ve gelecekteki yardımların FY liderlerinin bu konudaki sorumluluğuna bağlı olduğunu açıkça belirtmeleri gerektiğini söyledi.