Uluslararası Af Örgütü ve insan haklarının büyük kaybı: Nigel Rodley

Nigel Rodley'nin ona tarihte bir yer edinmiş olağanüstü başarısı, işkence ve diğer zalimane, insanlıkdışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza uygulamalarını uluslararası hukuka göre suç sayan eylemleri uluslararası anlaşmaya götüren sürecin mimarı olmaktı. Rodley ayrıca, bireylerin insan haklarına yoğun ilgi gösteren ve onlara bağlılığı, insanlığı ve samimiyeti meslektaşlarının derin saygısına ve kalıcı sevgisine ilham kaynağı olan nazik ve mütevazi bir biriydi.

Uluslararası Af Örgütü'nün hukuk müşaviri konumundaki Nigel, 100'den fazla ülkenin temsilcilerinin katıldığı, 1975 yılında Cenevre'de gerçekleştirilen Suçun Önlenmesi ve Suçluların Islahı Kongresi'ndeki sunumundan başlayarak Uluslararası Af Örgütü'nün işkenceye karşı devam eden kampanyası için uzun vadeli plan geliştirdi. O kongre Aralık 1975'te BM Genel Kurulunda kabul edilen, İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlıkdışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Bildiri'yi oluşturdu.

Bunu dokuz yıl sonra 1984 İnsan Hakları Günü'nde deklarasyona yasal gücü veren İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlıkdışı ve Aşağılayıcı Muamele veya Cezanın Önlenmesine Dair Sözleşme'nin BM Genel Kurulu tarafından onaylanması takip etti. Sözleşme Haziran 1987 yılında yürürlüğe girdi. Bugün 160'dan fazla devlet Sözleşme'ye imza atmış bulunmaktadır.

Sözleşme, devletlerin sözleşmeye uyumunu izleyen bağımsız uzmanlardan oluşan bir organ olan İşkenceye Karşı Komite'yi kurdu. Komite ayrıca, Sözleşme altındaki haklarının ihlal edildiğini iddia eden bireylerin şikayetlerini incelemektedir.

Bundan neredeyse 20 yıl sonra Haziran 2006'da, gözaltı yerlerini ziyaret etmekle görevli olan Sözleşme'nin Ek İhtiyari Protokolü ve İşkencenin Önlenmesi Altkomitesi yürürlüğe girdi.

Sayısız diğer insan hakları savunucuları, yıllar boyunca işkence ve kötü muameleye karşı devam eden bu kampanyada rol oynarken, Nigel Rodley, o günlerde neredeyse hiç düşünülemez olanakları düşünen ve insanlığı bu tarihi adıma götüren stratejik planı geliştiren kişiydi.

Vizyonu, bağlılığı ve uzmanlığı işkence ile sınırlı değildi, 1970'li ve 80'li yıllarda saygın bir insan hakları kuruluşu olarak büyüyen Uluslararası Af Örgütü tarafından ele alınan tüm alanlara ulaşmıştı. Buna, ölüm cezasına karşı mutlak muhalefet hususundaki öncül ve tartışmalı çalışmaları ve bunun bir insan hakları meselesi olarak ele alınması da dahildi.

Uluslararası Af Örgütü Hukuk Dairesi'nin başkanı olarak görevinden ayrıldıktan sonra, 1993'ten 2001 yılına kadar işkenceyle ilgili İkinci Özel Raportör olarak Birleşmiş Milletler'in bağımsız bir uzmanı olarak görev yaptı. 2001 yılından 2016'ya kadar ise devletlerin 'Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'ye uyumunu takip eden İnsan Hakları Komitesi'nin bir üyesiydi, 2013-14'te ise başkanlığını üstlendi. Her iki pozisyonda da bireylerin insan hakları ihlallerinden korumak ve hükümetleri sorumlu tutmak amacıyla uluslararası hukuku geliştirmek ve kullanmak için çalışmalarına devam etti.

Ayrıca, Essex Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi'nin kurucuları arasında yer aldı ve burada insan hakları savunucuları haline gelen, aralarında şimdi Uluslararası Af Örgütü'nde çalışan öğrencilere hem öğretti hem de ilham verdi.

Fakat Nigel  sadece uluslararası hukuk alanında seçkin ve tanınmış bir uzman değildi. Çalışmalarının arkasındaki itici güç onun insanlığı ve insanlar için endişesi ve ihlalleri önlemek için harekete geçme konusundaki bağlılığıydı.

Uluslararası forumlarda uluslararası standartların geliştirilmesindeki çalışmalarının yanı sıra, sahadaki insan hakları durumlarını araştırma fırsatını değerlendirdi.

1985 yılında Uluslararası Af Örgütü'nün, Guatemala'da askeri yönetimin sorumluluğu altındaki bazı yerli köylerinin tüm nüfusunun öldürülmesinin de aralarında bulunduğu geniş ölçekli kaybedilmeler ve "isyancı" olduğundan şüphelenilen kişilerin yargısız infazını araştıran misyonunda yer aldı.

Uluslararası Af Örgütü'nün ülkeye girişinin yıllarca reddedilmesinden sonra, hükümet beklenmedik bir şekilde bir ziyaret organize etti ve Uluslararası Af Örgütü delegasyonuna üstdüzey yetkililerle toplantı ve hatta askeri eskort teklif etti. Bir gün delegasyon "isyancı" olduğundan şüphe edilenlerin sorgulandığı gizli hücreler ve işkence altında ölenler ile infaz edilenlerin gömülü bulunduğu gizli bir mezarlık hakkında duyum aldığı askeri bir üste durdu.

Bu bilgilere dayanarak Nigel, sonunda yerde ahşap bir tuzak kapıyla kapatılmış bir çukur buldu. Artık kullanılmıyordu fakat, hücredeki bağlama halatları, taze ekmekler ve pirinç taneleri birinin kısa bir süre önce orada tutulduğunu gösteriyordu. Bu sırada diğer delegeler de, üssün dışındaki bir tarlaya giden taze toprakla dolu gizli bir yeraltı geçidi buldu, gizli bir mezarlık...

Uluslararası Af Örgütü delegeleri ek olarak toplu öldürmelerin gerçekleştiği bildirilen bir köyde, yerel korucuların ekibin palalarla köye girmesini engellemesine rağmen hayatta kalanlardan bilgi topladı. Ayrıca, hayatta kalanları ve tanıkları, hikayelerini anlatmak için otele davet ettiler. Kendilerine ilk kez yerli halkın bir otelden içeriye girdiği söylendi. Bu makaleye eşlik eden resimde böyle bir görüşme yer almaktadır.

Nigel'in kaygısı, şefkati ve merhameti hayatta kalanlara aşikardı ve bu durum Uluslararası Af Örgütü'ne, bireylerin hem mağduru hem de tanığı oldukları ihlallere dair paha biçilemez ve birinci ağızdan ifadelerinin elde edilmesine büyük yardımcı oldu. Bu bilgiler, Uluslararası Af Örgütü raporlarında ve Guatemala'daki devam eden insan hakları ihlallerine karşı uluslararası eylem oluşturmak için diğer formatlarda kullanıldı.

Bizi bırakan ve daha geniş insan hakları hareketinde ro oynamak için dağılan diğerlerinin aksine Uluslararası Af Örgütü ile bağını hiçbir zaman kaybetmedi. Nigel'ın Uluslararası Af Örgütü'nden eski meslektaşları hala kurum için çalışıyor ve bazı genç üyeleri ile personeli Essex İnsan Hakları Merkezi'nde öğrenim gördü. Dünya onu Profesör Sir Nigel Rodley olarak biliyordu. Uluslararası Af Örgütü için ise kısaca Nigel olarak anılırdı.

Onunla çalışan ve ondan herhangi bir seviyede bir şeyler öğrenenler, onu saygı, sıcaklık ve sevgi ile hatırlamaktadır ve bugün yürekten bir kayıp duygusu yaşamaktadır. Ama onun insanlığından, bilgeliğinden, bağlılığından ve hem vizyoner hem de mütevazı bu adamın inşa etmek için çok şey yaptığı insan hakları kuruluşlarının ve fikirlerinin yapısından ilham alıyoruz.