ABD'nin müttefikinin köyleri yerle bir etmesi savaş suçuna denk düşüyor

Uluslararası Af Örgütü'nün Suriye'nin kuzeyindeki bir durum tespit misyonu, bölgeyi kontrol eden Suriyeli Kürt siyasi parti Partiya Yekîtiya Demokrat'ın (PYD) liderlik ettiği özerk yönetim tarafından gerçekleştirilen eylemler hakkında bir rapor yayımladı. Bugün yayımlanan rapor, savaş suçuna denk düşen zorla yerinden etme ve ev yıkımları dalgasını ortaya koydu.

Özerk yönetim, Suriye'de kendilerine İslam Devleti (IŞİD) adı veren silahlı gruba karşı savaşan ABD'nin liderlik ettiği koalisyonun bölgedeki bir numaralı müttefiki.

"Gidebilecek hiçbir yerimiz yoktu: Suriye'nin kuzeyindeki zorla yerinden edilmeler ve yıkımlar" isimli rapor, özerk yönetimin kontrolü altındaki bölgelerde, sık sık IŞİD veya diğer silahlı grupların üyelerine sempatiyle baktığı yahut bir bağı olduğu düşünülen sakinlere misilleme olarak binlerce sivilin kasten yerlerinden edilmesi ve köylerin tümden yerle bir edilmesini detaylandırarak, görgü tanıkları ifadeleri ve uydu fotoğraflarının da aralarında bulunduğu ihlallerin kanıtlarını ortaya koyuyor.

GİDEBİLECEK HİÇBİR YERİMİZ YOKTU: SURİYE'NİN KUZEYİNDEKİ ZORLA YERİNDEN EDİLMELER VE YIKIMLAR

RAPORU OKU (TR)

Konuyla ilgili açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü Kıdemli Kriz Danışmanı Lama Fakih, "Hiçbir meşru askeri gerekçeye dayanmadan, sivillerin evlerinin kasten yıkılması, bazı vakalarda köyün tamamının yerle bir edilmesi ve yakılması, sakinlerinin yerlerinden edilmesi gibi durumlarda özerk yönetim yetkisini kötüye kullanmakta, uluslararası insancıl hukuku göz ardı etmekte ve bu saldırılar savaş suçuna denk düşmektedir" dedi.

Fakih sözlerine şöyle devam etti: “IŞİD'e karşı savaşlarında, özerk yönetim arada kalmış sivillerin haklarını çiğniyormuş gibi görünüyor. Biz, çatışmaların bir sonucu olarak meydana gelmemiş geniş çaplı bir yerinden edilme ve yıkıma şahit olduk. Bu rapor daha önce IŞİD tarafından ele geçirilen veya küçük bir azınlığın bu grubu desteklediği düşünülen köylerdeki sivillerin kolektif bir şekilde cezalandırılmasına yönelik kasıtlı, koordine edilmiş bir mücadelenin açık delillerini ortaya koymaktadır."

Bazı siviller, yaşadıkları yerleri terk etmedikleri takdirde ABD liderliğindeki koalisyonun hava saldırılarıyla tehdit edildiklerini söylemişlerdir.

Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları Temmuz ve Ağustos 2015 tarihlerinde, özerk bölgenin kontrolü altında bulunan bölgede sakinlerin zorla yerlerinden edilmesi ve evlerin yıkılmasını soruşturmak için Haseke ve Rakka illerindeki 14 kasaba ve köyü ziyaret etti.

Uluslararası Af Örgütü tarafından elde edilen uydu görüntüleri de Tel Hamis kırsalındaki Hüseyniye köyündeki yıkımın ölçeğini gösteriyor. Görüntüler Haziran 2014'de mevcut duran 225 binadan, % 93.8'lik şoke edici bir azalmayla, Haziran 2015'de sadece 14 tane kaldığını gösteriyor.

Şubat 2015'te özerk yönetimin askeri kanadı YPG (Halk Savunma Birlikleri) IŞİD kontrolü altında bulunan bölgenin kontrolünü ele aldı ve evleri tahrip etmeye başladı, köylüleri yerlerinden etti. Araştırmacılar Hüseyniye'de yıkılmış evlerin kalıntılarını gördü ve görgü tanıklarıyla röportaj yaptı.

Bir görgü tanığı "Bizi evden zorla çıkarıp evimizi ateşe verdiler... Buldozerler de getirmişlerdi. Tüm köy yok olana kadar evleri sırayla yıktılar..." dedi.

Suluk kasabasının güneyindeki köylerde, bazı sakinler YPG savaşçılarının kendilerini IŞİD destekçisi olmakla suçladıklarını ve köylerini terk etmedikleri takdirde vurmakla tehdit ettiğini söyledi. Bazı vakalarda sakinler köylerinde az sayıda IŞİD destekçisi olduğunu, çoğunluğun bu grubun destekçisi olmadığını belirtti.

Diğer vakalarda, köylüler YPG savaşçılarının kendilerini; yerlerinden ayrılmayı kabul etmedikleri takdirde ABD koalisyon hava saldırılarıyla tehdit ederek, onlara terk etmelerini emrettiklerini söylediler.

Safvan'daki bir sakin, "Bize terk etmemiz gerektiğini, aksi takdirde ABD koalisyonuna bizim terörist olduğumuzu söyleyeceklerini, uçakların bizi ve ailemizi vuracağını ilettiğini" anlattı.

YPG, sivillerin zorla yerlerinden edilmelerinin sivillerin kendi korunması için ve askeri olarak gerekli olduğunu söyleyerek gerekçelendirdi. 

Konuyla ilgili konuşan Lama Fakih, "Suriye'de IŞİD'e karşı savaşan ABD liderliğindeki koalisyon ve özerk yönetimi destekleyen veya askeri koordinasyonu yapan tüm diğer devletlerin bu tip ihlallere gözünü kapamaması kritiktir. Bu devletler zorla yerinden edilmeleri ve yasadışı yıkımları kınayarak tavır almalıdır ve askeri desteklerinin uluslararası insancıl hukuk ihlallerine katkı sağlamadığından emin olmalıdır" dedi.

Şiddetli bir saldırıda, YPG savaşçıları bir evin üzerine benzin dökerek, sakinleri hala içerideyken ateşe vermekle tehdit etti.

Olayla ilgili Bassma, "Eşimin ailesinin evine benzin dökmeye başladılar.  Kayınvalidem oradan çıkmayı reddediyordu ve onun da çevresine döktüler. Kayınpederimi buldular ve ellerine vurmaya başladılar. Ben, 'Eğer benim evimi yakarsanız, bir çadır alacağım ve onu kuracağım. Burası benim yerim. Ben yerimde kalacağım' dedim" dedi.

Her ne kadar bu yasadışı eylemlerden etkilenen sakinlerin çoğunluğu Arap ve Türkmen olsa da, bazı vakalarda, mesela karma kasabalardan Suluk'ta Kürt sakinlerin de evlerine dönmeleri YPG ve özerk yönetimin polis gücü Asayiş tarafından yasaklandı. Diğer yerlerde, mesela Abdi Köy'de, az sayıda Kürt sakin de YPG tarafından zorla yerlerinden edilmiş durumda.

Uluslararası Af Örgütü'nün bir görüşmesinde, Asayiş'in müdürü sivillerin zorla yerlerinden edildiğini itiraf etti, ancak bunları "münferit olaylar" olarak niteledi. YPG'nin sözcüsü de tekrardan sivillerin kendi güvenlikleri için taşındığını söyledi.

Ancak, bazı sakinler köylerinin çatışma alanında olmamasına veya cepheden uzak bir mesafede olmalarına ve IŞİD tarafından yerleştirilen el yapımı patlayıcı (EYP) tehlikesi olmamasına rağmen köylerini terk etmeye zorlandıklarını söyledi. Mecburi askeri gereklilik olmadan sivilleri zorla yerlerinden etmek uluslararası insancıl hukukunun bir ihlalidir.

Konuyla ilgili konuşan Lama Fakih, "Özerk yönetim sivillerin evlerinin yasadışı şekilde yıkılmasını derhal durdurmalıdır, evleri yasadışı bir şekilde yıkılan tüm sivillere tazminat ödenmelidir, zorunlu yerlerinden edilmeler sona ermeli ve sivillerin geri dönmesine ve evlerini yeniden inşa etmesine izin verilmelidir" dedi.