Uluslararası Af Örgütü Çin’in Uygurlara zulmünü protesto etti

Uluslararası Af Örgütü Türkiye şubesi, 1 Aralık Cumartesi günü Ankara Kuğulu Park’ta Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygurları keyfi olarak gözaltına almasını protesto etti. “Aşırılıkla Mücadele Merkezleri” olarak adlandırılan toplu gözaltı merkezlerinde 700 bin ile 1 milyon arası Uygur, Kazak ve çoğunluğu Müslüman diğer etnikl grupların tutulduğu tahmin ediliyor. Bu kişilerin sevdikleri ve ailelerine, gözaltına alınan kişilerin akıbeti hakkında hiçbir bilgi verilmiyor.

Protestoda bir basın açıklaması yapan Uluslararası Af Örgütü, gözaltı merkezinde tutulan Uygurlar ve diğer kişilerin akıbeti hakkında Çin hükümetinden bir açıklama talep etti.

Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

Bizler Uluslararası Af Örgütü aktivistleri ve insan hakları savunucuları olarak, bugün burada Çin hükümetinin azınlıklara karşı yürüttüğü politikaları protesto etmek için toplandık. Tüm dünyada, evrensel insan haklarının temelini oluşturan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 70. yılını kutladığımız bir dönemde, Çin'de başta Uygurlar olmak üzere çoğunluğu Müslümanlardan oluşan halklara akıl almaz zulümler uygulanıyor.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi yönetimi, “sosyal istikrar” bahanesiyle güvenliği arttırdı ve Mart 2017'de yürürlüğe soktuğu “Aşırılıkla Mücadele” düzenlemesi ile "aşırılık" olarak tanımladığı pek çok hareketi keyfi biçimde yasakladı. İlk olarak 2014’te ortaya çıkmaya başlayan toplu gözaltı kampları, bu düzenlemeyle yaygınlaştırıldı. Günümüzde 700 bin ile 1 milyon arası insanın bu kamplarda tutulduğu tahmin ediliyor. Eğitim yoluyla dönüşüm hedeflenen bu kamplarda, insanların vatansever bir siyasi yandaşa dönüştürülmesi hedefleniyor. Kampa gönderilenler adil biçimde ya da hiç yargılanmıyor, avukata erişemiyor, ne kadar kampta tutulacakları ise belirsiz. Bu kişiler ancak, yönetim tarafından "yeterince" değiştiklerine inanılırsa serbest bırakılıyorlar.

"Aşırılıkla mücadele merkezleri,” “siyasal öğrenim merkezleri” veya “eğitim ve dönüşüm merkezleri” olarak da adlandırılan bu merkezlerde insanlar, belirsiz sürelerle keyfi olarak gözaltında tutulmanın yansıra, etnik ve dini ayrımcılığa maruz kalıyor, zorla başka yere yerleştirilmeye, aşırı derece yoksul koşullarda yaşamaya ve Çin hukuku ile politikalarını öğrenmeye zorlanıyor. Sistematik olarak devam eden bu şiddet ve ihlaller, pek çok Uygur’u bölgeden ayrılmak ya da kaçmak zorunda bıraktı.

2016’da bölgeye ziyarette bulunan BM Özel Raportörü de özellikle Uygurların durumunun son derece sorunlu olduğunu, diğer etnik azınlıklar gibi ciddi insan hakları ihlallerine maruz kaldıklarını belirtmişti. BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi ise bölgeyi, “hiçbir hakkın olmadığı yer” olarak tanımlıyor.

Uluslararası Af Örgütü olarak Çin'deki bu ihlallere dair görüştüğümüz yüzlerce kişiden, yakınlarının ve arkadaşlarının Sincan’da olduğundan ve gözaltında tutulduğundan endişelendiklerini öğrendik.  Görüşmeler ve tanıklıklar sonucu Sincan’da “siyasi kamp” adı altındaki gözaltı sisteminin olduğuna emin olduk ve konu üzerine “Neredeler? Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki toplu gözaltılar hakkında cevap verme zamanı” adlı kapsamlı bir rapor hazırladık. Şimdi, istikrar politikası çerçevesinde hareket edildiğini ve Uygurların dünyanın en mutlu Müslümanları olduğunu iddia eden Çin hükümetine soruyoruz:  Akıbeti bilinmeyen bu kişiler NEREDELER?


Çin yetkililerine bunun büyük bir insan hakkı ihlali olduğunu ve 'siyasi eğitim kampları'nda tutulan 1 milyon kişinin ailelerinin hakikati bilme, bu kişilerin akıbetini öğrenme hakları olduğunu ve cevap talep ettiğini hatırlatıyor, kendilerini derhal bu politikalara son vermeye çağrıyoruz.

Çin hükümetinin yaptığı zulme sessiz kalmayacağız!