Twitter’ın istismar karşıtı yeni kuralları uygulamaya koymasını takdir etmek için henüz çok erken

Azmina Dhrodia, Uluslararası Af Örgütü Teknoloji ve İnsan Hakları Araştırmacısı

“Beş yıldır internet ortamında ve dışında tacize uğradıktan sonra yaptığım iş uğruna ölmeye hazır olduğum gerçeğini kabullendim.”

Bu sözler, internette kadınlara yönelik istismar araştırmasının bir parçası olarak görüştüğüm ABD’li blog yazarı ve üreme sağlığı hakları aktivisti Pamela Merritt’e ait. Pamela, çok sayıda tecavüz ve ölüm tehdidi aldığını anlatırken gayet iyimserdi, fakat hikayesi tüyler ürpertici. Kadınların, fikirlerinin saldırgan tehditlerle karşılandığı bir dünyada, kendilerini internet üzerinde ifade edebilmek için ne kader cesur olmaları gerektiğini gösteriyor.

Twitter, “nefret içeren davranışları” azaltmayı amaçlayan yeni kurallarının kullanıma girdiğini duyurduğunda Pamela’yı düşündüm. Şirket senelerdir Twitter ortamında hızla artan istismar ve şiddetin üstesinden gelmekte yetersiz kaldığına  dair eleştirilere hedef oluyor. Twitter’ın istismara yönelik tepkisinin geçen ay birçok ünlü tarafından eleştirilmesiyle birlikte #WomenBoycottTwitter etiketinin internette yayılması, işleri son noktaya vardırdı.

Bu durum karşısında şirketin genel müdürü Jack Dorsey, istismara yönelik “daha sert bir tavır” ortaya koyma sözü verdi ve yeni kurallarla karşımıza çıktı. Kuralların istenmeyen cinsel yaklaşımlar, mahremiyet içeren medya, nefret içeren görseller ve görünen isimler ile şiddeti içerecek şekilde güncellenmesi ve genişletilmesi Twitter’ın yaptığı en temel değişim.

Fakat Twitter’ın kuralları hiçbir zaman esas sorun değildi. Kadınların Twitter üzerinde uğradıkları birçok istismar türü düşünüldüğünde, platformun zaten hayli sert şekilde oluşturduğu topluluk kuralları var ve zaten bu kurallar gerektiği gibi uygulansaydı daha etkin olabilirdi.

Geçen yıl boyunca onlarca kadınla internet ortamında deneyimledikleri şiddet ve istismar hakkında görüşmeler yaptım ve aynı şeyi tekrar tekrar işittim: Kadınlar Twitter’ın kendilerini yüz üstü bıraktığını hissediyor, şirketin standartlarını açıkça ihlal eden paylaşımlar silinmiyor, artık istismarı bildirme girişiminde bulunmuyorlar ve Twitter internet ortamında yapılan istismarı ciddiye almıyor.

Pamela, son derece ağır istismara maruz kaldığı halde Twitter’ın “nadiren harekete geçtiğini” ve şikayetlerinden yalnızca bir tanesini ciddiye aldığını söylüyor.

Twitter ve diğer sosyal medya mecralarının dünyanın her yerinde kadınlara kendilerini ifade etmeleri ve dayanışmaları için yeni bir alan ve ağ sağladığı bir gerçek. Ancak işin diğer yüzü de var: Aynı mecralar, kadınları dijital ortamdaki şiddet ve istismardan korumakta yetersiz kalarak, istismarcıların kadınların sesini susturmasına izin veriyor.

Bu sorun oldukça yaygın. Uluslararası Af Örgütü geçen ay kadınların çevrimiçi istismar ve taciz deneyimlerini araştıran bir anket yaptırdı. Sekiz ülkede ankete katılan kadınların neredeyse dörtte biri (%23) en az bir kez çevrimiçi taciz ve istismara maruz kaldığını söyledi ve bu kadınların yarısından fazlası çevrimiçi istismar veya tacize uğradıktan sonra stres, kaygı ya da panik atak nöbeti yaşadığını söyledi. Ankete katılan ve çevrimiçi istismar veya tacize uğrayan kadınların neredeyse yarısı (%46) bu yüzden fiziksel güvenlikleri için endişelendiklerini söyledi. Bu da elbette cihazlarını kapattıklarında yok olan bir şey değil.

İstismarın rahatsız edici bir susturma etkisi var. Sosyal medya üzerinde istismar veya tacize maruz kaldığını söyleyen kadınların yaklaşık dörtte üçü (%76) bu platformları kullanma şeklinde değişiklik yaptığını belirtti. En çok endişe verici olan ise kadınların yüzde 32’sinin belirli konularda görüşlerini içeren paylaşımlarda bulunmaktan vazgeçtiğini söylemesi.

Sosyal medya şirketleri bu durumu ciddiye almalı. Hiçbir kadın düşüncesini paylaşmanın onu tehlikeye atabileceği hissine kapılmamalı. Herkesin dijital ortamda özgürce ve korku duymaksızın katılımını güvence altına almak, internetin ifade özgürlüğünü eşit şekilde geliştirmesini sağlamak için hayati önem taşıyor.

Görünüşe göre Twitter’ın yeni kuralları, en azından kısmen, kadınlara yönelik istismarı daha büyük bir ciddiyetle ele almayı amaçlıyor, ancak daha fazla kural getirmekle iş bitmiyor. Twitter, şiddet ve istismarla ilgili kendi politikalarını açıkça ihlal eden içerikleri, bu içeriklerin bildirildiği durumlarda bile neden silmediğini açıklamalı.

Twitter’ın yeni ve daha kapsamlı kuralları bir yana, hala cevapsız kalan sorular var. Şirket içinde istismar şikayetleriyle ilgilenen kaç moderatör olduğuyla veya moderatörlerin istismar ya da nefret içeren davranışları tespit etmek üzere nasıl bir eğitim aldığıyla ilgili hiçbir fikrimiz yok. (Moderatörlerin farklılıkları ile ilgili çağrılar da yapıldı.) Twitter’a ulaşan istismar şikayetlerinin sayısını bilmiyoruz ve Twitter’ın bunları nasıl cevapladığına ilişkin net bir fikrimiz de yok. Bunların tümü önemli sorular: Şeffaflığın artırılması, kadınların hedef olmaları halinde hangi adımları atmaları gerektiği hakkında daha net bir fikir sahibi olmalarını sağlayabilir.

Yeni kurallarıyla Twitter kamuoyundaki algısıyla ilgili iyi bir gelişme sağlamış olabilir, ancak gerçek sınav, kadınların güvenliklerinden endişe duymaları nedeniyle Twitter üzerinde kendilerini sansürlemeye devam edip etmeyeceği olacak.