Türkiye’de Kapıları Adaletin Yüzüne Kapamak

Howard Eissenstat 
Uluslararası Af Örgütü Amerika Şubesi Türkiye Üzerine Ülke Uzmanı,
St. Lawrence Üniversitesi’nde Yardımcı Tarih Profesörü

Yazdığı son yazıda, meslektaşım William Jones, Türkiye’deki siyasi muhaliflere yönelik genel baskının bir parçası olarak Kürt avukatların hükümet tarafından hedef almasının yollarına değinmişti. Bu tutuklamalar, Jones’un belirttiği üzere, BM anlaşmalarının ve en temel insan haklarının da ihlali anlamına geliyor. Fakat durum düzelmeden daha da kötüleşeceğe benziyor.

Avukatların müvekkilleriyle görüşme olanaklarını daha da kısıtlayacak yeni bir yasa tasarısı Meclis’te beklemede. Yasa öncelikle mahkum PKK lideri Abdullah Öcalan ile Kasım ayında 47 tanesi tutuklanan avukatlarının arasındaki iletişimi sınırlandırmayı amaçlıyor. Görünen o ki, Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’na giden feribotun çalışmadığını iddia etmek artık yeterli görülmüyor.

Büyük ölçüde iç ve uluslararası gözlemcilerin haberi olmaksızın geçirilen yasa tasarısı, yine mahkumların haklarını kullanmalarını kısıtlamak için Türkiye’nin kullanacağı yeni bir araç olacağa benziyor.

Bu tasarı hükümete, mahkumların altı aya kadar avukatlarına erişimini yasaklama hakkı veriyor. Tabii ki bu durum mahkumlara muameleyi içeren uluslararası anlaşmaların ihlali anlamına geliyor.

Belli ki bu tasarının ilk amacı Öcalan’ı avukatlarından ve ailesinden tecrit etmek. Yine de bu durumun yankıları, bu tek vakanın ötesine geçti. Son yıllarda Türkiye her türlü eleştiri karşısında hükümetin tüm gücünü kullanma konusunda artan bir istek göstermekte. Aralarında avukatlar, gazeteciler, öğrenciler ve üniversite profesörlerinin de olduğu binlercesi mahkum ediliyor. Birçoğu yıllarca süren mahkumiyet öncesi gözaltılarda zayıf düşüyor.

Türkiye’de insan hakları gerilemekte ve bu yasa Türkiye hükümetinin muhaliflere yönelik yürüttüğü savaşta başka bir silah olacağa benziyor.