Türkiye: Osman Kavala ve Gezi Davası’nda tutuklu dört kişinin cezalarının onanması, siyasi güdümlü yıkıcı bir darbedir

Gezi Davasında, Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile Çiğdem Mater, Can Atalay, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman hakkındaki 18’er yıl hapis cezalarını onayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararına ilişkin açıklamada bulunan Uluslararası Af Örgütü Avrupa Kampanyalar Direktörü Ruth Tanner şunları söyledi:

“Bu korkunç karar, insan hakları için siyasi güdümlü yıkıcı bir darbedir. Karar Osman Kavala’nın temyiz sürecini fiilen sona erdirmiş olabilir, ancak Kavala ile Çiğdem Mater, Can Atalay, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman’ın serbest bırakılması talebiyle yürüttüğümüz kampanyada yeni bir aşamanın başlangıcına da işaret ediyor.”

“Savcılık makamlarının Gezi davası sanıklarına yönelik temelsiz suçlamaları kanıtlayacak herhangi bir delil sunmakta defalarca başarısız olduğu göz önüne alındığında, Yargıtay’ın kararı akla ve mantığa sığmamaktadır. Bu da Gezi Davası’nın sadece bağımsız sesleri susturmaya yönelik bir girişim olduğunu göstermektedir.”

“Türkiye mahkemesi bu yargı kararıyla AİHM’in koruma sistemini açıkça zayıflattı ve Strazburg Mahkemesi’nin Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönündeki kararını doğrudan ihlal etti” diyen Tanner sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Gelecek hafta 66 yaşına basacak olan Osman Kavala aktivizmi nedeniyle beş yıldan uzun süredir keyfi olarak cezaevinde tutuluyor. Osman Kavala ve Gezi Davası’nın Düşünce Mahkûmlarının derhal serbest bırakılması çağrımız susturulamaz ve susturulamayacak.”

Arka Plan

Uluslararası Af Örgütü, aynı zamanda Gezi Davası’nda yargılanan Mücella Yapıcı, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin cezalarının bozulması kararını memnuniyetle karşılamaktadır. Bu kişiler hakkındaki iddianame, yeniden yargılamak üzeren alt mahkemeye geri gönderilecek.    

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi defalarca Osman Kavala’nın AİHM kararı doğrultusunda serbest bırakılması için çağrı yaptı. Türkiye’nin hukuki bağlayıcılığı olan bu kararı göz ardı etmesi ve Kavala’yı serbest bırakmayı reddetmesi, davanın tekrar AİHM’e taşınmasına ve Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatılmasına yol açtı.