Türkiye Dış Politikasında Çin ve Uygurlar

Çin'de Uygurlara Yönelik Toplu Gözaltılar ve Hak İhlallerine İlişkin Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın Son Beş Yıl İçerisindeki Tutumunun Değerlendirilmesi

Çin’de bulunan ve ‘eğitim yoluyla dönüştürme’ merkezleri olarak adlandırılan kamplar 2022’de beşinci yılını doldurdu. Çin hükümeti, Sincan bölgesindeki Uygurlara, Kazaklara ve çoğunluğu Müslüman diğer etnik gruplara yönelik toplu gözaltı, izinsiz gözetim, siyasi telkin ve zorunlu kültürel asimilasyon politikalarını sürdürüyor. 

‘Eğitim yoluyla dönüştürme’ merkezleri olarak adlandırılan kamplardaki koşullar tam olarak bilinmemekle birlikte yurt dışında yaşayan Uygurlar da Çin’e iade baskısı ve tehdidi altındalar. Uygurların yaşadığı hak ihlalleri ile mücadelemize katkı sağlamak isterseniz, “Birbirlerinden koparılan Uygur ailelerinin kabusu son bulmalı![1]” başlıklı güncel kampanyamıza katılabilirsiniz.

2018 yılından beri Çin’in Sincan Eyaleti’nde yaşanan bu hak ihlallerinin takipçisiyiz. 2019’da “Çin: Neredeler? Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Toplu Gözaltılar Hakkında Cevap Verme Zamanı”[2] ve 2021’de “Kayıp Çocuklar: Birbirlerinden Koparılan Uygur Ailelerin Kabusu”[3] başlıklı raporlarımızla yaşanan hak ihlallerini belgeledik. 2020’de de Çin'in dışında yaşayan Uygurlarla yaptığımız görüşmeleri “Hiçbir Yer Güvenli Değil: Uygurlar Çin'in Yürüttüğü Korkutma Politikalarını Anlatıyor”[4] adı altında web sayfamızda yayınladık. Raporlarımıza ve diğer bulgularımıza internet sitemizden ulaşabilirsiniz.

Biz de Lobi ve Savunuculuk Departmanı olarak, bu konuyu bürokratların ve meclisin gündemine taşımak için çalışmalar yürüttük. Bu yazıda sizlere Dışişleri Bakanlığı internet sitesinde yayımlanan açıklamalara dayanarak, Bakanlığın Uygurlara ilişkin tutumunda son beş yıl içerisinde gözlenen dönüşümün bir özetini sunmayı amaçlıyorum.

Sessizlik Dönemi 2017 - 2019

Çin’de son derece kısıtlayıcı ve ayrımcı bir düzenleme olan “Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesi” Mart 2017’de kabul edildi. Söz konusu düzenleme kapsamında, “normal” olmayan sakal bırakmak, peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutmak, alkol almamak ya da İslam veya Uygur kültürüyle ilgili kitaplar veya yazılar bulundurmak da dahil, dini veya kültürel aidiyet unsurlarının açık ve hatta özel alanda sergilenmesi “aşırılık” olarak değerlendirildi.

Türkiye Uygur’lar konusunda Mart 2017’den Şubat 2019’a kadar yaklaşık iki sene boyunca sessizliğini korudu. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde 2019’a kadar bu konuda yayımlanmış bir açıklama bulunmamaktadır. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin davetiyle 14-15 Haziran 2018 tarihlerinde Pekin’e bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Fakat ne ziyaret öncesinde ne de sonrasında Türkiye tarafından Uygurların yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin bir açıklama gelmedi.[5]  

Uygurların Yaşadığı Hak İhlallerine İlişkin Tepkiler- 2019

Dışişleri Bakanlığı’nın, 9 Şubat 2019’da yayımladığı açıklamada[6], son iki yıldır Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman toplulukların temel insan haklarının ihlal edildiğinin Türkiye tarafınca bilindiği belirtmiştir. Aynı açıklamada Çin’in ‘eğitim yoluyla dönüştürme’ merkezleri olarak adlandırılan kamplarının toplama kampı olduğunun altı çizilmiş ve Sincan’da yaşanan hak ihlallerine ilişkin Bakanlık’ın görüşlerinin Çin makamlarına her düzeyde iletildiği belirtilmiştir. Açıklama, Çin makamlarına dönük Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı gösterme ve toplama kamplarını kapatma çağrısı ile uluslararası topluma ve BM Genel Sekreteri’ne de Sincan bölgesindeki insanlık trajedisinin sona erdirilmesi için etkin adımlar atmaya çağırısı ile sonlanmıştır.

Dışişleri Bakanlığı’nın 2019 Mali Yılı Bütçe Tasarısının TBMM Genel Kurulu için hazırladığı sunumda da Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerinin yakından takip edildiği ve bu meselenin Çin makamlarına aktarıldığına değinilmiştir.[7]

Çin’e Heyet Gönderildi mi?

20-26 Temmuz 2019’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) toplantısına katılmak üzere Tayland’ı ziyaret etti. Burada Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi’yle de bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından Uygur Türklerinin durumunun ele alındığı ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin daveti üzerine Sincan’a Dışişleri Bakanlığı tarafından bir gözlem heyeti gönderileceği ifade edildi.[8]

Bakan 12 Aralık 2019’da TBMM Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde[9] heyete dair bilgilendirmelerde bulunmuş, heyet gönderme konusunun Cumhurbaşkanı tarafından Çin Devlet Başkanı’na iletildiğini aktarmıştır. Bakan bütçe görüşmelerinde heyetin kimlerle görüşeceği, nereye gideceği, resmi programların yanı sıra bölgede durumu tespit etmek için nerelere gitmesi gerektiğini, hangi toplantıları yapması gerektiğini tasarladıklarını da aktarmıştır. Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan “2020 Yılına Girerken Girişimci ve İnsani Dış Politikamız”[10] başlıklı raporda da heyetin gönderileceğine değinilmiştir.  Fakat, Dışişleri Bakanlığı 2019[11], 2020[12] ve 2021[13] Yılları İdare Faaliyet Raporlarında Uygurların insan haklarına ilişkin değerlendirmeler yer alsa da bahsi geçen heyete dair herhangi bir bilgi sunulmamıştır. 2019, 2020 ve 2021 yılı faaliyet raporlarından anladığımız üzere bölgeyi ziyaret edip, raporlaması için Çin’e henüz bir heyet gönderilmemiştir.

Birleşmiş Milletler Düzeyinde Gündem - 2020

6 Ekim tarihinde BM 75. Genel Kurulu kapsamında gerçekleştirilen Sosyal, Kültürel ve İnsani İşlerden sorumlu 3. Komite toplantısında Türkiye Daimi Temsilciliği tarafından yapılan ulusal beyanda Uygurların temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi gerektiği ortaya konmuştur.[14] 

Muğlak Tepkiler - 2021

“2021 Yılına Girerken Girişimci ve İnsani Dış Politikamız”[15] başlıklı raporda, Uygurların insan haklarının incelemesi için gönderilmesi planlanan heyete hiç değinilmemiştir.

25 Mart 2021’de Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Türkiye ziyaretinin ardından, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada bölgede yaşanan hak ihlallerinden bahsedilirken, ‘Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimiz ve düşüncelerimiz’[16] kelimeleri seçilmiştir. İki yıllık sessizlik sonrasında 2019’da hak temelli bir dil kullanarak yapılan açıklamanın aksine, Dışişleri Bakanlığı 2021 yılındaki açıklamasında bu tutumu terk etmiş, ‘hassasiyet ve düşünce’ gibi muğlak ifadeler tercih etmiştir.

2022 Devam Ederken Durum Nedir?

12 Ocak 2022’de Dışişleri Bakanı’nın Çin’i ziyareti sonrasında yapılan açıklamada[17] Uygurlara ve yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin 2021’de tercih edilen ‘görüş, beklenti ve hassasiyetler’ gibi muğlak ifadeler tercih edilmiştir.

Fakat yıllık planların açıklandığı, “2022 Yılına Girerken Girişimci ve İnsani Dış Politikamız”[18] başlıklı raporda, Uygurların ve diğer Müslümanların temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına önem atfedildiği, Çin’le her düzeyde yapılan ikili temaslarda ve ayrıca BM başta olmak üzere uluslararası platformlarda bu konunun vurgulandığı iddia edilmiştir.

Sonuç

Dışişleri Bakanlığı, Çin ile sürdürdüğü ilişkilerden dolayı 2017’den 2019’a kadar Çin’in Sincan bölgesindeki Uygurlara, Kazaklara ve çoğunluğu Müslüman diğer etnik gruplara yönelik insan hakları ihlalleri konusunda yazının tümünden de anlaşılacağı üzere etkili harekete geçmemiştir.

2019 ‘da hak temelli açıklamalarda bulunan Bakanlık, aynı yıl Çin’de yaşananları incelemek için bir heyet göndereceğini ifade etmesine rağmen bu plan gerçekleşmemiştir.

2021’de Bakanlığın Uygurlar ile ilgili yayımladığı nadir açıklamalarında, hak temelli dilin ve yaklaşımın yerini muğlak ifadelerin aldığı görülmüştür.

Lobi ve Savunuculuk Departmanı olarak Uygurların yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin faaliyetlerimize devam edeceğiz. Bu bağlamda Uluslararası Af Örgütü’nün ve alanda çalışan diğer sivil toplum örgütlerinin ilk hedefi meseleye yaklaşımın hak temelli bir yerden ele alınmasını sağlamaktır. Sizleri de internet sayfamızda yer alan kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum.

-

Damla Kuru
Savunuculuk Koordinatörü
Uluslararası Af Örgütü Türkiye