Suriye: Tanıklıklar Serakib’e yapılan hukuka aykırı kimyasal saldırının ayrıntılarını ortaya koyuyor

Suriye hükümetinin uluslararası yasaklı kimyasal silahlar kullandığı bir kez daha ortaya çıktı. Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü görgü tanıklarının anlatımlarına göre Suriye hükümetinin 4 Şubat’ta Serakib kasabasına yaptığı klor gazı saldırısı sonucunda 11 kişinin acil tıbbi tedaviye gereksinim duyduğunu söyledi.

Suriye Sivil Savunması örgütü, helikopterlerden klor gazı içeren varil bombalarının atıldığını ve yaralılarda nefes alamama, cilt ve gözlerde şiddetli biçimde tahriş ile kusma ve bayılma gibi etkilere yol açtığını söyledi. İnsanlara yardım etmek için hızla alana giden Suriye Sivil Savunması örgütünden üç gönüllü de yaralananlar arasında.

Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu Araştırma Direktörü Lynn Maalouf, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Suriye hükümeti yasa dışı kimyasal silahlar kullanarak, uluslararası hukuku tamamen hiçe saydığını bir kez daha gösterdi” dedi. Maalouf, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Doğrudan sivillere yönelik yapılan saldırılar mutlak şekilde yasaktır ve savaş suçudur. Uluslararası yasaklı kimyasal silahlar kullanarak buna benzer saldırıları açıkça gerçekleştirmekte hükümetin kendini serbest hissetmesi, Suriye’de savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işleyenlerin tamamen cezasız kaldığını gösteriyor.”

Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü Suriye Sivil Savunma örgütü gönüllüsü, bir tarım ürünleri deposunun 50 metre uzağına bir varil bombası atıldığını söyledi. Gönüllü, yayılan gazın sebebi olan bomba atıldıktan dakikalar alana vardığını söyledi. Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kentine bağlı ve en yakın cephe hattından 41 kilometre uzakta Serakib’te, bombalanan bölgenin yakınlarında askeri bir hedefin varlığına ilişkin hiçbir belirti yoktu.

“Yol üzerinde ve bir evin çatısında yardım isteyen insanları duyduk. Yaklaşık sekiz kişi çok zor nefes alıyor ve durmadan öksürüyordu. Onlara oksijen vererek hastaneye sevk ettik,” diyen gönüllü, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yolda giderken soluk alamıyor gibi nefesimin daraldığını ve gözlerimin kaşındığını hissettim. Kusacakmışım gibi midem bulanıyordu. Arkadaşlarım da aynı şekilde hissetti ama ne olup bittiğinden emin değildik. Hastaneye vardığımda kustum.”

Suriye Sivil Savuma örgütünün bir diğer üyesi ise Uluslararası Af Örgütü’ne yaptığı açıklamada, sağlık noktasına getirilen yaralılara tanık olduğunu söyledi. Gönüllü, şunları anlattı:

“Geldikleri zaman kurtarma ekibinin de zorlukla nefes aldığını gördüm, sonra bayıldılar. Doktorlar bana üç sivil savunma gönüllüsü de dahil olmak üzere 11 kişideki belirtilerin kimyasal bir saldırıya uyduğunu ve bunun klor gazı olabileceğini söyledi.”

Sağlık noktasında çalışan bir hemşire de yaralıların kimyasal bir saldırının neden olabileceği belirtileri taşıdığını şu sözlerle doğruladı:

“Nefes alamıyorlardı, durmadan öksürüyorlardı, gözleri kıpkırmızıydı ve bazıları kusuyordu. Neyse ki bizden 20 kadar sağlık çalışanı oradaydı, hızla kıyafetlerini çıkarıp onları yıkadık, oksijen verdik ve ciğerlerine giden solunum yollarını açmak için bronkodilatasyon [alt solunum yollarını genişletmeye yönelik tıbbi müdahale] uyguladık.”

Tümü erkek olan yaralılar daha sonra taburcu edildi.

Suriye hükümeti güçlerinin 2012’den beri muhalif grupların kontrol ettiği bölgelerde klorla ve diğer kimyasal silahlarla onlarca saldırı gerçekleştirerek yüzlerce kişinin ölümüne ve korkunç yaralanmalara neden olduğundan şüpheleniliyor. Buna benzer tüm saldırılar uluslararası insani hukuk gereğince yasaktır.

Şam’ın dışında bulunan Guta’ya yapılan sarin gazı olduğu iddia edilen saldırılarda yüzlerce kişinin ölmesinin ardından Eylül 2013’te Suriye, Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi’ne taraf oldu ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad, ülkenin yasaklı kimyasal madde stoğunu imha etmeyi taahhüt etti.

Ancak bundan bir yıl sonra, Eylül 2014’te, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) inceleme misyonu, zehirli bir kimyasal maddenin Suriye’nin kuzeyindeki köylerde “sistematik olarak ve defalarca” kullanıldığına ilişkin “ikna edici deliller” elde etti.

Ayrıca, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü, hükümet güçlerinin Nisan 2017’de İdlib’e bağlı Han Şeyhun kasabasına gerçekleştirdiği bir saldırıda sinir gazı çeşidi olan Sarin kullandığından ve bu saldırıda 80’den fazla insanın öldürüldüğünden kuşku duymadığını ifade etti.