Protesto fotoğraflarında umut Türkiye’nin fotoğrafında polis engeli var

Barışçıl protesto hakkı bu sene ve gelecek sene hem küresel hem yerel düzeyde yoğun olarak çalıştığımız ve çalışacağımız bir alan. 2023’e girerken İnsan Hakları Günü’nde barışçıl protestonun bir ayrıcalık değil, bir hak olduğunu ve devletlerin bu hakkı gözetmek, korumak ve kolaylaştırmakla yükümlü olduğunu hatırlatmak için farklı bir yol izlemek istedik.

15 Aralık 2022’de Ankara’da açılışını yaptığımız bir sergimiz oldu. Bu yazıda size bu sergiden ve bu yazıyı kaleme almamdan kısa bir süre önce gerçekleşen, bizlerin de alanda olduğu Ankara ve İstanbul 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşlerine dair gözlemlerimden bahsetmek istiyorum.

İnsan hakları günü fotoğraf sergimiz

15 Aralık 2022’de Ankara Mimarlar Derneği 1927’de İnsan Hakları Günü Fotoğraf Sergimizin açılış resepsiyonunu gerçekleştirdik. Açılışta bizlerle olan gazetecilere, foto muhabirlere, üye ve aktivistlerimize, sivil toplum temsilcilerine, milletvekillerine, bürokratlara, diplomatlara çok teşekkür ederiz. Esas büyük teşekkürü ise fotoğrafları sergilensin, sergilenmesin, bu mesajları kalıcı hale getirdikleri için alandaki gazetecilere ve foto muhabirlere ediyoruz. Gazeteciler ve foto muhabirler haber alma hakkımıza sahip çıkıyor ve eylemcilerin çabaları ve mücadelesini sonsuz karelere dönüştürüyorlar. Onların bizlerle paylaştığı bu anlamlı fotoğraflar sayesinde biz de bu sergiyi açabilirdik.

Sergimizde Türkiye’nin çeşitli şehirlerden ve farklı başlıklardan protestolara yer vermeye çalıştık. Toplumsal cinsiyet eşitliği talebiyle sokaklara çıkan kadınlar ve LGBTİ+’lardan, Onur Yürüyüşlerine, iklim krizine ses çıkaran eylemlerden, işçi haklarına, Cumartesi İnsanları, Suruç, 10 Ekim, Soma Katliamı anmalarına dair 13 fotoğrafçı tarafından çekilmiş 23 fotoğrafı sergiledik.  Dahil etmek istememize rağmen çeşitli sebeplerle yer veremediğimiz nice eylemler var. Fakat sergide toplumsal cinsiyet eşitliği için sokaklara çıkmış kadınlar ve LGBTİ+’ların gerçekleştirdiği barışçıl protestolar ağırlıktaydı. Bunun sebebiyse çok açık, kadınlar ve LGBTİ+’lar yoğun bir saldırı altında olmasına rağmen pandemi boyunca bile sokakları asla terk etmediler, tüm yasak ve baskılara rağmen sokaklarda olmaya devam ettiler.

Neden sergi?

Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında giderek otoriterleşen devletler, protestolara neden olan ihlallere son vermek ve protestocuların değişim taleplerine kulak vermek yerine artan biçimde protestocuları hedef alıyor. Bizler de 2022’de insan hakları gününde protestocuların mesajlarını yaygınlaştırmalarına destek olmak istedik.

Sergiyi gezenler Türkiye’nin gerçek fotoğrafını göremediler çünkü fark ettik ki ne zaman bir protesto düşünsek kafamızda hemen polis şiddeti canlanıyor. Ancak biz biliyoruz ki protestolar hem haktır hem de güzeldir.  Bu sene polis şiddetine odaklanamayalım, eylemcilerin mesajlarına odaklanalım istedik.

Barışçıl protesto hakkının bir ayrıcalık olmadığını hatırlatarak devletlerin protestocuları engellemek yerine barışçıl protestoların yapılabildiği bir atmosferi yaratmakla yükümlü olduğunu vurgulamak istedik.

Sergimizin açılışında da bahsettiğim gibi ne yazık ki sergide Türkiye’nin gerçek bir fotoğrafını sunamadık. Fakat Türkiye’de barışçıl protestoların sergideki gibi gerçekleşeceğine dair yani protestocuların polis tarafından korunduğu, kötü muameleye maruz kalmadığı, şeytanlaştırılmadığı günleri görmeye dair umudumuzu da kaybetmedik.

Sergiden birkaç ay sonra kadınların ve LGBTİ+’ların büyük coşkuyla beklediği 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü için takvim yaklaştı. Değişim taleplerini tıpkı sergimizde yer verdiğimiz pankartlarında olduğu gibi bir kez daha haykırmak için meydanlardaydı. Biz de barışçıl protesto hakkının kullanımını gözlemlemek için meydanlarda yerimizi aldık.

8 Mart feminist gece yürüyüşü

2023, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşlerini gözlemlemek için İstanbul ve Ankara’daydık.

6 Şubat’ta ve 20 Şubat’ta Türkiye’nin güneydoğusunu ve Suriye’nin kuzeyini yıkıma uğratan ve hepimizi derinden sarsan korkunç depremlerin ardından bu seneki Feminist Gece Yürüyüşleri için daha çok heyecanlıydım.

Yapılan araştırmalar doğal afetlerin kadınları ve kız çocukları orantısız bir şekilde etkilediğini gösteriyor. Afet durumları aynı zamanda kadınlar ve kız çocuklar için cinsiyet temelli şiddet riskini de artırıyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştiriyor. Fakat kadınlar daha önce olduğu gibi depremden sonra da Türkiye’nin dört bir yanında tüm kadınlar için özgür bir dünya mücadelesini büyütmek amacıyla Ankara’da Sakarya Meydanı’nda, İstanbul’da Taksim ve Cihangir’deydi. Kadınların depremin ardından hazırladığı pankartlar ise çok güzel, nüktedan ve güçlendiriciydi.

“Barışçıl protestolar yasaklanmamalıdır. Devletlere düşen görev barışçıl protestoların yasaklanması değil, protestoya katılanların yürüyüş sırasında korunmasının sağlanmasıdır.”

Damla Kuru

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Savunuculuk Koordinatörü

İstanbul 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşünden önce Beyoğlu Kaymakamlığı İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan yürüyüşün yasaklandığını duyurdu. Bu karar aslında hiçbirimiz için beklenmedik değildi. Çünkü tam da protesto hakkı mücadelemizin temellendiği yerden, devlet yıllardır kadınların ve LGBTİ+'ların barışçıl protestolarını yasaklıyor ve orantısız polis şiddeti ve haksız gözaltılarla baskılamaya çalışıyor. 25 Kasım 2022’de yaşananlar hala hepimizin hafızalarında dün gibi taze. Buradan bir kez daha söylüyoruz, “Barışçıl protestolar yasaklanmamalıdır. Devletlere düşen görev barışçıl protestoların yasaklanması değil, protestoya katılanların yürüyüş sırasında korunmasının sağlanmasıdır.” Ankara’da ise böyle bir yasaklama söz konusu değildi.

Yasak ve engellemelere rağmen Cihangir’de kadınlar bir araya geldi. Benzeri bir kalabalık ise Ankara Sakarya Meydanı’nda toplandı. Kadınlar pankartları ve sloganlarıyla bir 8 Mart’ta daha meydanları doldurdu.

İstanbul’da, polis Taksim ve Cihangir bölgesine geçişlere ve Tophane’den Boğazkesen Caddesi’ne girerek Cihangir’deki gruba katılmak için bir araya gelen göstericilerin geçişine izin vermedi. Benzeri bir engelleme Ankara’da da yaşandı. Sakarya Meydanı’ndan Yüksel Caddesi yönüne yürümek isteyen göstericiler polis barikatının önünde toplandı. Göstericiler barikatın açılması ve yürüyüşe başlayabilmek için slogan attılar fakat Polis Yüksel Caddesi yönüne yürünmesine izin vermedi, Ankara’da kadınlar İnkılap Sokak yönüne yürüdüler.

Ankara'da polis kadınların talep ettiği güzergaha yürümesine engel oldu. Kadınların ıslıkları ve sloganları ile görece barışçıl bir şekilde sonlandırılan yürüyüşün aksine İstanbul’da basın açıklamasının ardından Cihangir’de bir araya gelen grup kutlamalar eşliğinde alandan ayrılmaya başlamışken polis protestoculara karşı birden fazla kez biber tozu topu kullandı. 8 Mart Yürüyüş Komitesi’nin çağrısı üzerine protestocuların çoğunluğu dağılırken, polis kalan protestoculara gözaltı uyguladı.

Tekrar hatırlatmak isterim ki barışçıl protesto bir insan hakkıdır ve devletlere düşen görev barışçıl protestoları dağıtmak veya katılımcıları göz altına almak değil, protestocuların güvenliğini sağlamak ve taleplerini dinlemektir.   

Ve yine tekrar etmek isterim ki Türkiye’de barışçıl protestoların polis tarafından korunduğu, protestocuların kötü muameleye maruz kalmadığı, şeytanlaştırılmadığı günleri görmeye dair umudumuz var, sergimizdeki fotoğraflar bir gün Türkiye’deki protestocuların gerçekliğini tam olarak yansıtacaktır.

Dünyanın her yerinden insanlarla birlikte, barışçıl protesto hakkını korumak ve değişim için protestoları savunmak isterseniz, internet sitemizde yer alan kampanyamıza imza verebilirsiniz.

DAMLA KURU

Savunuculuk Koordinatörü

Uluslararası Af Örgütü Türkiye