Lübnan: Yetkililer barışçıl protestoculara yönelik aşırı güç kullanımına derhal son vermeli

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bir açıklama yayımlayarak, Lübnanlı güvenlik güçlerinin Beyrut’un merkezinde gerçekleştirilen çoğunlukla barışçıl protestoları dağıtmak için aşırı güç kullanımına başvurduğunu, kalabalıkların üzerine aşırı miktarda biber gazı sıktığını, protestocuları silahla ara sokaklarda kovaladığını ve darp ettiğini söyledi.

17 Ekim akşamı hükümetin yeni vergiler uygulanacağını açıklaması üzerine protestocular Lübnan’ın çeşitli şehirlerinde ve kasabalarında toplanmaya başladı. 18 Ekim’de gün boyunca binlerce protestocu Beyrut’un merkezi, Trablusşam, Zouk Mikael, Sur ve diğer bölgelerde bir araya gelerek, hükümeti yolsuzlukla suçladı ve sosyal ve ekonomik reformlar talep etti.

18 Ekim saat 20:00’de, Başbakan Hariri’nin konuşmasından kısa bir süre sonra güvenlik güçleri Beyrut’un merkezinde çoğunluğu barışçıl protestoları dağıtmak için aşırı güç kullandı, 23:30 itibariyle de meydandaki tüm protestocuları dağıttı.

UAÖ Orta Doğu Araştırma Direktörü Lynn Maalouf konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Lübnan yetkililerine, protestocuların barışçıl toplanma hakkına saygı gösterme ve 18 Ekim akşamı protestoculara yönelik aşırı miktarda biber gazı kullanımını ve protestocuların silah tehdidi altında darp ve taciz edilmesini soruşturma çağrısında bulunuyoruz. Hükümet yetkililerinin protestocuların şikayetleriyle ilgilenme sözleri, şimdiye kadar öfkesini büyük ölçüde barışçıl bir biçimde ifade etmek isteyen Lübnan halkının güvenlik güçlerince engellenmesi karşısında inandırıcılıktan uzak ve aldatıcıdır” dedi. Maalouf, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Mala yönelik zararla ilgili istisnai vakalar, çoğunluğu barışçıl olan protestolara karşı aşırı miktarda biber gazı kullanılmasını gerektirmez. Ayrıca hiçbir şey protestocuların dövülmesini haklı çıkaramaz. Buradaki niyet çok açık bir şekilde protestocuların toplanmasını engellemektir ve bu durum açıkça barışçıl toplanma hakkının ihlalidir.”

Protestoları izlemek üzere Beyrut şehir merkezinde bulunan UAÖ çalışanları, ülkenin diğer bölgelerinde süregelen protestoları da gözlemledi. UAÖ 21 görgü tanığı ve bir insan hakları avukatı ile görüştü, ayrıca protestoların dağıtıldığı anı gösteren videoları inceledi.

Beyrut şehir merkezindeki çevik kuvvet polisleri, saat 20:00 civarında, gün boyunca toplanan büyük ölçüde barışçıl kalabalığın ortasında aşırı miktarda biber gazı sıktı.

Araştırmacıların görüştüğü altı protestocu, güvenlik güçlerinin protestocuların üzerine gelmeye başladığını, bu nedenle güvenlik engeli yakınında bir itiş kakış yaşandığını gördüklerini söyledi. Bunun üzerine çevik kuvvet polisleri havaya ateş açtı ve kalabalığın üzerine biber gazı sıktı. UAÖ çalışanları, güvenlik güçlerinin sonraki saatler boyunca da çok miktarda biber gazı sıktığını ve bu yüzden Beyrut şehir merkezine yakın yerlerde aşırı yoğunlukta biber gazı biriktiğini gözlemledi.

Saat 22:00 civarında bir protesto çadırında arkadaşlarıyla birlikte dinlenmekte olan Meryem Majdoline Lahham, UAÖ’ye, bir anda protestoculardan oluşan bir kalabalığın kendilerine doğru koşmaya başladığını, arkalarından da güvenlik güçlerinin geldiğini gördüklerini söyledi ve şunları aktardı: “Bizi yakaladıklarında taşlarla vurdular, çadırların içinde daha fazla biber gazı bombası attılar. Herkes çığlık atmaya ve öksürmeye başlayıp her yöne doğru kaçmaya çalıştı ama gidecek yer yoktu. İnsanlar bayılmaya başladı. Bir erkeğin gazdan bilincini kaybeden 60 yaşındaki bir kadını taşıdığını gördüm.”

Hastane yetkilileri, o gece biber gazı nedeniyle nefes almakta güçlük çeken en az 64 hastayı kabul ettiklerini açıkladı.

Başka bir protestocu UAÖ’ye şunları anlattı: “Saat 22:00 sularında her yeri biber gazı kapladı, nefes alamıyorduk, insanlar bayılmaya başladı. 22:30 civarında ordu araçları meydanı boşaltmak için Riad El Sulh’a ilerledi. Aramızdan bazıları Mar Mikael mahallesine, diğerleriyse An-Nahar binasına doğru çekildi. Ordu güçleri peşimizden geldi ve ellerine geçirdikleri herkesi darp etmeye ve gözaltına almaya başladı. Hepimiz barışçıl protestocuyduk. Elleriyle, tüfeklerle ve coplarla insanların başlarına ve gövdelerine vuruyorlardı.”

Güvenlik güçleri, meydandan yan sokaklara kaçan barışçıl protestocuları kovaladı, bazılarını coplarla darp etti ve gözaltına aldı. Daily Star muhabiri Timour Azhari’nin çektiği video, askeri yetkililerin yerde savunmasız halde yatan bir erkeği dövdüğünü ve tekmelediğini gösteriyor. Bu kişi motosikletiyle çevreyolunda giderken askeri yetkililerce durdurulmuş.

Protestoların biber gazıyla dağıtılmasından sonra, saat 22:00 sularında dinlenmek için bir grup protestocuyla birlikte Saifi köyüne giden başka bir protestocu UAÖ’ye şunları söyledi:

“Orada barışçıl şekilde oturduğumuz sırada ordu güçleri bize saldırdı. Tüfeklerini yüzümüze doğrultarak bizi korkuttular ve oradan derhal gitmemizi istediler. Neredeyse bizi vuracaklar sandım. Koşarken arkamızda silah sesleri duyduk. En az iki kişiye şiddetle saldırmışlardı, bunlardan biri başından vurulmuştu ve kanaması vardı. Olanları gösteren bir video çektim, bir asker beni gördü ve canımı yakmakla tehdit etti.”

İç Güvenlik Güçleri Facebook sayfalarından yaptıkları bir açıklamada en az 70 kişiyi “mala zarar verme ve Beyrut’un merkezini yağmalama” suçundan gözaltına aldıklarını duyurdu. UAÖ gözlemcileri bazı telefon kulübelerinin camlarının ve otopark sayaçlarının kırıldığını gördü, fakat aynı zamanda protestoların başlangıcından bu yana [veya güvenlik güçlerinin müdahalesine kadar] çoğunlukla barışçıl olduğunu da doğruluyorlar.

UAÖ’nün görüştüğü insan hakları avukatı Ghida Frangie, gözaltına alınan bazı kişilerin gözaltına alındıkları ve polis merkezine götürüldükleri sırada güvenlik güçleri tarafından kötü muameleye uğradığını teyit etti.

Lübnan’ın imzaladığı Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme gereğince yetkililer, barışçıl toplanma özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır. Uluslararası standartlara göre güvenlik güçleri ancak meşru bir amaç doğrultusunda ve mutlaka gerekli olduğu durumlarda güç kullanabilir. Ayrıca, güvenlik güçleri, güç kullanımının orantılı olmasını sağlamakla yükümlüdür.

“Ülkenin dört bir yanında binlerce insan sokaklara çıkıp protestolara katılıyor ve gelecek günlerde daha fazla protestonun düzenlenmesi bekleniyor. Böyle bir durumda yetkililer, gerilimi azaltmaya ve isteyen herkesin misillemeye uğrama korkusu duymaksızın güvenli bir şekilde barışçıl protestolara katılmasını sağlamaya öncelik vermelidir” diyen Lynn Maalouf, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Ayrıca, yetkililer, protestoculara yönelik keyfi ve aşırı güç kullanımını ve gözaltına alınanlara kötü muamele uygulandığına ilişkin iddiaları zaman kaybetmeden etkili bir şekilde soruşturarak, barışçıl toplanma hakkına saygı gösterdiklerini kanıtlamalıdır.”