İtalya-Libya göç anlaşmasının yıl dönümünde korkunç koşullarda mahsur kalan mülteciler serbest bırakılmalı

Uluslararası Af Örgütü, İtalya’nın mülteci ve göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmalarını engellemeye yönelik önlemleri alması için Libya ile imzaladığı anlaşmanın birinci yıl dönümünde bir açıklama yayımlayarak, binlerce kişinin Libya’da işkencenin oldukça yaygın olduğu istismar edici gözaltı kamplarında mahsur kaldığını söyledi.

Uluslararası Af Örgütü Avrupa Kuruluşları Ofisi Direktörü Iverna McGowan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İtalya hükümeti bir yıl önce diğer Avrupa hükümetlerinden de destek alarak, binlerce kişiyi çok kötü koşullar altında mahsur bırakan Libya hükümetiyle tehlikeli bir anlaşma imzaladı. Libya hükümetinin denetimindeki gözaltı merkezlerinde insanlar, işkencenin yanı sıra keyfi gözaltı, gasp ve akla hayale sığmayacak koşullara katlanmaya zorlanıyor.”

 2 Şubat 2017’de İtalya ve Libya arasında imzalanan anlaşma, İtalya’nın “yasadışı göçmen akınını durdurmak,” böylece de göçmenlerin -ve mültecilerin- Avrupa’ya ulaşmalarını engellemek amacıyla Libya’nın askeri ve sınır denetimi güçleriyle iş birliği yapabileceğini belirtiyor. İtalya hükümetinin daha geniş anlamda Avrupa’nın yaklaşımını yansıtan stratejisi, ertesi gün ‘Malta Deklarasyonu’nu imzalayan Avrupa liderleri tarafından da desteklendi.

Anlaşma imzalandığından beri İtalya hükümeti ve AB, denizde devriye gezmesi ve Avrupa’ya doğru çaresizce denize açılan mülteci ve göçmenleri geri dönmeye zorlaması için Libya Sahil Güvenliğine botlar, eğitim ve diğer türde destek sağladı. 2017’de Libya Sahil Güvenliği, yaklaşık 20.000 kişinin denizde yolunu keserek Libya’nın kötü koşullarıyla bilinen gözaltı merkezlerine geri götürdü.

Iverna McGowan, “Avrupa, insanlık onurunun önemini acilen göç politikalarının merkezine koymalı. İtalya kontrolü elinde tutuyor olsa da sınır denetimi konusunda Libya ile iş birliği yapan tüm Avrupa hükümetleri, mülteci ve göçmenlerin vicdana aykırı istismarların yaşandığı merkezlerde hukuk dışı bir şekilde toplanmasından sorumludur,” dedi.

Geçen birkaç ay içinde Libya’da mahsur kalan göçmenlerin “destekli gönüllü geri dönüşleri” ile ilgili programlar genişletilerek 19.370 kişi geldikleri ülkelere geri gönderildi. Birkaç yüz mülteciyi Fransa ve İtalya’da yeniden yerleştirmeyi hedefleyen daha küçük ölçekli pilot projeler de başarıyla uygulandı.

İnsanları koşulların son derece kötü olduğu bu merkezlerden çıkarmak öncelik olmalı, fakat gönüllü geri dönüş programları aracılığıyla göçmenleri tahliye etmek sistemli bir çözüm olarak görülemez. Geri gönderilen kişilerin ilgili prosedürlere erişimlerinin sağlanıp sağlanmadığı ve daha fazla istismara uğrayacakları bir yere geri gönderilmediklerine ilişkin tam bir şeffaflık olmalıdır. Ayrıca, daha fazla sayıda kişinin yeniden yerleştirilmesi ve insani yardım vizelerinin artırılması gibi daha kalıcı alternatifler de uygulamaya konulmalıdır.

Iverna McGowan, konuyla ilgili sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tüm dünyada herkes Libya’daki mülteci ve göçmenlerin içinde bulunduğu dehşet verici koşullar nedeniyle sarsıldı. Buna karşılık Avrupa hükümetleri, geri gönderilenlerin güvenli bir şekilde hayatlarına yeniden başlamalarıyla ilgili hiçbir güvence sağlamaksızın tahliyeler aracılığıyla uygulanabilecek kestirme çözümler aradı. Avrupa liderlerinden bu güvenceleri taahhüt etmelerinive insanlara ihtiyaç duydukları yeniden yerleştirme imkanı ile insani yardım vizeleri sunmayı öncelik haline getirmelerini talep ediyoruz.”

Uluslararası Af Örgütü ayrıca Avrupa hükümetlerine, esas olarak mültecilerle göçmenlerin keyfi ve süresiz gözaltına alınması politikasına son vermeyi güvence altına alması ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile bu kuruluşun eksiksiz yetki sahibi olduğunu resmen kabul etmesi için Libya yetkilileriyle iş birliği yapmaları çağrısında bulunuyor.