Hak Savunucuları İçin Adalet Talep Ediyoruz

Hak savunucusu, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç 9 Haziran 2017’de temelsiz terör suçlamaları ile tutuklandı ve bir yıldan fazla cezaevinde kaldı. Taner 15 Ağustos 2018 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ailesine, özgürlüğüne kavuştu. Ancak Taner’e ve diğer hak savunucularına yönelik suçlamalar devam ediyor.

Taner, dünya genelinde işlenen hak ihlallerine karşı kampanyalar yürüten ve dünyanın en büyük insan hakları örgütü olan Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye Şubesi kurucularından. 2014 -2018 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. 2018 Mart ayındaki genel kurulda Onursal Başkan seçildi. Türkiye’de mültecilerin durumu ile ilgilenen ilk avukatlardan biri olan Taner son 20 yılda, kendi ülkelerindeki zulümden kaçmış olan yüzlerce mültecinin hakları için yılmadan ve özveriyle mücadele etti.

Taner'in tutuklanmasından neredeyse bir ay sonra Direktörümüz İdil Eser'in de aralarında olduğu dokuz hak savunucusu  dijital güvenlik ve bilgi yönetimi üzerine düzenlenen bir çalıştay sırasında İstanbul'da gözaltına alındı. İlerleyen haftalarda altısı tutuklandı ve yaklaşık dört ay tutuklu kaldı. On hak savunucusu hakkında hazırlanan iddianameye Taner’in adı da eklendi.

On bir hak savunucusunun yargılandığı davanın ilk duruşması 25 Ekim’de İstanbul'da gerçekleşti. İdil de dahil olmak üzere tutuklu sekiz hak savunucusu tahliye edildi. Taner Kılıç ise 15 Ağustos 2018’de tahliye oldu. Fakat hem Taner’in hem de diğer hak savunucularının haklarındaki kovuşturma süreci devam ediyor. Hak savunucularının tamamı, absürt terör suçlamaları kabul edilirse, 15 yıl hapis cezası ile karşıya karşıya olacaklar.

Onlar hayatlarını bizim haklarımız için mücadeleye adadılar. Şimdi onların hakları için harekete geçme sırası bizde. Sen de bize katıl, tüm hak savunucuları hakkındaki suçlamaların düşürülmesini beraber talep edelim. Çünkü insan haklarını savunmak suç değildir. 


Ne olmuştu?

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı ve insan hakları savunucusu Avukat Taner Kılıç ise kendisine ve 22 diğer avukata yönelik yakalama emrine dayanılarak 6 Haziran 2017’de İzmir’de gözaltına alındı. Hem evi hem de ofisi polis tarafından arandı ve aramanın ardından emniyete sevk edildi. 9 Haziran’da savcılığa getirildi ve “Fethullahçı Terör Örgütü” üyeliğinden suçlanarak tutuklandı. Bu soruşturma sonrasında hakkında hazırlanan iddianame 9 Ağustos'ta kabul edildi.Taner Kılıç'ın adı 17 Ekim'de kabul edilen iddianameye de eklendi.

Yetkililer, ByLock uygulamasının 2014’te Taner’in telefonuna indirildiğini iddia ediyor ve buna dayanarak Taner’i Gülen hareketiyle ilişkilendirmeye çalışıyor. Halbuki Taner, ByLock uygulamasını indirmediği ve kullanmadığı gibi, darbe girişimine kadar böyle bir uygulamanın varlığından dahi haberdar değildi. Uluslararası Af Örgütü’nün Taner’in telefonuna yaptırdığı bağımsız iki teknik bilirkişi incelemesi ByLock uygulamasının indirildiğine ilişkin hiçbir iz bulunmadığını ortaya çıkardı.

Nitekim Savcılık, bugüne kadar bu iddiayı destekleyen geçerli hiçbir kanıt sunamadı. ByLock'ın indirildiği ve kullanıldığı iddiası doğru olsaydı bile, bu kendi başına bir suça dair kanıt oluşturamaz. ByLock tüm dünya genelinde indirilebilen ücretiz bir uygulamaydı.

Hak savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye), Özlem Dalkıran (Yurttaşlar Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Nalan Erkem (Yurttaşlar Derneği), İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nejat Taştan (Eşit Haklar İçin İzleme Derneği) ve Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi) ile iki eğitmen Peter Steudtner ve Ali Gharavi ise 5 Temmuz sabah saat 10.00 civarında İstanbul Büyükada’da bir otelde düzenledikleri çalıştay sırasında polis tarafından gözaltına alındı.

Bu on kişi, Türkiye yasalarına aykırı bir şekilde 28 saat boyunca kimseyle görüştürülmeden ve gözaltıları hakkında yakınlarını bilgilendirmelerine izin verilmeden gözaltında tutuldu. Avukatlarını görmeleri de, yine Türkiye yasaları ihlal edilerek, 24 saati aşan bir süre boyunca engellendi. STK’lar, insan hakları savunucuları ve eğitmenlerin Büyükada’da tutuldukları yerin bilgisine ancak 5 Temmuz'un akşam saatlerinde ulaşabildi. Yetkililer aynı gece sekiz insan hakları savunucusunu başka yerlere sevk etti ve yine, 6 Temmuz günü saat yaklaşık 15.00’e kadar, nerede tutulduklarını doğrulamayı reddetti.

Avukatların, tutuldukları dört farklı polis gözaltı merkezlerini ziyaret etmesine ancak bundan sonra izin verildi. Gözaltına alınan 10 kişinin önce yedi gün boyunca gözaltında tutulmalarına yetki verildi. Daha sonra 11 Temmuz'da bu süre yedi gün daha uzatıldı. 18 Temmuz'da ise aralarında İdil Eser'in de yer aldığı dört insan hakları savunucusunun ve iki eğitmenin “örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına suç işleme” şüphesiyle tutuklanmalarına karar verildi. Diğer dört hak savunucusu ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakılan dört hak savunucusundan ikisi savcının itirazı üzerine 23 Temmuz'da tutuklandı.

Haklarındaki iddianame 17 Ekim'de kabul edildi ve iddianameye başka bir soruşturma kapsamında 9 Haziran'da tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi YK Başkanı Taner Kılıç'ın da adı eklendi. On bir hak savunucusunun yargılandığı davanın ilk duruşması 25 Ekim'de İstanbul'da gerçekleşti. Gece geç saatlere kadar süren duruşmanın sonunda İdil Eser, Nalan Erkem, İlknur Üstün, Günal Kurşun, Ali Gharavi ve Peter Steudtner tahliye edildi; Özlem Dalkıran ve Veli Acu ise adli kontrol şartıyla tahliye edildi. 18 Temmuz'da serbest bırakılan Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli'ye verilen adli kontrol şartı ise kaldırıldı.

Taner Kılıç'ın ayrı olarak yargılandığı davada ilk duruşma 26 Ekim’de İzmir'de gerçekleşti. Kılıç’ın tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme ayrıca davasının 5 Temmuz'da gözaltına alınan hak savunucuları davasıyla birleştirilmesine hükmetti.

Hak savunucuları davasının ikinci duruşması 22 Kasım'da İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşti ve mahkeme Taner Kılıç'ın tutukluğunun devamına karar verdi. 

Adaletsizlik devam etti

31 Ocak 2018’deki duruşmada İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi Taner’in tahliyesine karar verdi. Duruşma salonundaki onlarca hak savunucusu, avukatlar, izleyenler kararı sevinçle karşıladı. Ancak, ailesi ve arkadaşları Taner’in çıkışını cezaevi önünde beklerken, savcı tahliye kararına itiraz etti. Taner nezarette bekletildi. Ertesi sabah, bir gün önce tahliye kararı veren mahkeme, Taner’in tutukluluk halinin devamına hükmetti ve bir sonraki duruşma için 21 Haziran 2018 tarihini verdi.

21 Haziran

Son duruşmada, telefonunda ByLock uygulamasının hiç kurulmadığının uzun süredir beklenen polis raporlarıyla tespit edilmesine, iddianamede kendisine yöneltilen diğer tüm temelsiz suçlamalar tek tek çürütülmesine ve mahkemenin Taner’in tutukluluğuna devamına hükmetmesine yönelik delil kalmamasına rağmen, Taner yine özgürlüğüne, ailesine ve işine geri dönemedi. 21     Haziran'daki duruşmadan önce dava dosyasına gelen ve Taner’e ait dijital materyaller üzerinde İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, Taner’in telefonuna hiçbir zaman Bylock uygulamasının indirilmediği kesin olarak tespit edildi. Mahkeme, yine de, duruşmadan önce ek bir yazıyla bu hususu tekrar Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne sormuş ancak gelen ek cevapta da bir kez daha kesin olarak Bylock’un bulunmadığı, hiç indirilmediği ve silinmediği açıkça belirtilmişti.

Taner’in tutuklama gerekçesi olarak davanın başından beri ortaya konulan iddianın, esasında bu raporla tamamen aksi ispatlanmış oldu. Ancak Mahkeme, bu kez de BTK kayıtlarını gerekçe göstererek, “telefonda güncelleme ve fabrika ayarlarına döndürme işlemi yapılıp yapılmadığının” incelenmesi için rapor alınması gerektiği yönündeki bir gerekçeyle Taner’in tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma tutuklu bir dosya için de oldukça ileri bir tarih olan 7 Kasım 2018’e verildi.

Tahliye

15 Ağustos 2018 tarihindeyse, dosya üzerinde yapılan aylık tutukluluk incelemesi neticesinde, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi Taner Kılıç’ın tahliyesine karar verdi. Kılıç’ın yargılanması tutuksuz olarak devam ediyor.