Dünya Basın Özgürlüğü Günü: Gazetecilik Suç Değildir!

Ocak ayında 'hiciv' dergisi Charlie Hebdo'nun Paris'teki ofisinde çalışan 12 kişi vurulduğunda, dünya binlerce basın mensubunun her gün maruz kaldığı tehditlerin acı yüzüyle karşılaştı.  

Derginin çalışmaları için verilen küresel destek kampanyası, "hiç kimse ifade özgürlüğü hakkını kullanmanın bedelini hayatıyla ödememeli" mesajını açık bir şekilde gönderdi. 

Fakat uluslararası medyanın manşetlerine hakim olan bu tek hikayenin arkasında, topluma ayna tutmalarını engellemek için dünyanın her köşesinde taciz edilen, korkutulan, tehdit edilen, işkence gören ve hükümetler ile silahlı gruplar tarafından hapsedilen binlerce basın mensubu var.

Meksika ve Pakistan gibi ülkelerde basın kartına sahip olmak, basın mensuplarının korkudan mesleklerini tamamen bırakmalarına neden olacak kadar tehlikeli.

Sınır Tanımayan Gazeteciler'e göre sadece 2015 yılında 22 gazeteci ve basın mensubu öldürüldü, 160'dan fazlası hapsedildi. 2014 yılında ise yaklaşık 100 medya mensubu işlerini yaptıkları için öldürüldü.

Gazetecilere saldırmak ve öldürmekten sorumlu kişilerin çok azı adalet önüne çıkarıldı.

Konuyla ilgili yorum yapan Uluslararası Af Örgütü Medya Direktörü Susanna Flood, "Dünyanın neresine bakarsanız bakın, tartışmalı görünen konular hakkında haber yapmalarına mani olmak için hükümet veya silahlı bir örgüt tarafından taciz edilen, tehdit edilen, haksız yere hapsedilen ve hatta öldürülen bir gazetecinin hikayesine rastlayacaksınız" diyor ve ekliyor: 

"Daha ötesi, özgürce konuşmak ve kamuoyunu bilgilendirmek isteyen gazetecileri susturmak için her şeyi yapmaya hazır, muhalifleri tolere etmeye daha az istekli hükümetler görüyoruz. Bu tutum, "eğer insan hakları konuları hakkında haber yapmaya cesaretin varsa, hapse girmeye ve hatta öldürülmeye hazır olmalısın" mesajı veriyor."

Haberciyi vurmak

Pakistan gazeteci olmak için dünyadaki en tehlikeli ülkelerden birisi, basın mensupları ordu, istihbarat servisleri, siyasi partiler ve silahlı grupların elinde sıklıkla tacizle, korkutmayla, kaçırılmayla, işkenceyle ve öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya.

2008 yılından bu yana Pakistan'da 40 gazetecinin ulusal güvenlik ve insan hakları ihlalleri gibi konularda yaptıkları haberlerin birer sonucu olarak öldürüldükleri tahmin ediliyor.

Uluslararası Af Örgütü'nün bildiği kadarıyla, Pakistan mahkemeleri sadece 2002 yılında öldürülen Wall Street Journal muhabiri Daniel Pearl ve 2014'de öldürülen GEO News muhabiri Wali Khan Babar'ın davalarında ismi geçen kişilere hüküm verdi.

GEO TV için çalışan ve geçen yıl Karaçi'deki bir suikasttan kıl payı kurtulan gazeteci Hamid Mir gibi diğerlerine yönelik saldırılar, soruşturma durduğu için cezasız kaldı. 

Uydurma suçlamalar

Medya kuruluşlarında çalışan binlerce kişi için ceza, uydurma suçlar gerekçesiyle uzun hapis cezaları olarak geliyor.

Şavkan olarak bilinen Mısırlı fotomuhabir Mahmud Ebu Zeyd, Ağustos 2013'de Rabia El Adaviye Meydanı'ndaki oturma eyleminin sert bir şekilde dağıtılmasının fotoğraflarını çektiği için 600 günden uzun bir süredir tutuklu. 

Şavkan resmiyette henüz bir suçla itham edilmedi, kendisi Kahire'deki kötü bir şöhrete sahip olan Tora Cezaevi'nde yatıyor.. 

Uluslararası Af Örgütü tarafından yayımlanan bir mektubunda Mahmud Ebu Zeyd şöyle diyor: "Üç metreye dört metre genişliğinde bir hücreyi 12 siyasi mahkumla beraber paylaşıyorum. Günlerdir güneşe veya temiz havaya erişimimiz yok. Ben bir suçlu değilim, fotomuhabirim. Bu tutukluluğa psikolojik olarak dayanılacak gibi değil. Bu koşullarda hayvanlar bile hayatta kalamaz."

Şavkan'ın hikayesi sıradışı olmaktan uzak. Cumhurbaşkanı Mursi'nin Temmuz 2013'de devrilmesinden beri, Mısır genelinde sayısız gazeteci işini yaptıkları gerekçesiyle tutuklandı veya hüküm giydi. 18'i hala çok az bir umutla demir parmaklıklar ardında. 

Tıpkı Mısır'da olduğu gibi dünyada pek çok hükümet, mahkemelerini gazetecilerin insan hakları hakkında haber yapmasını engellemek için kullanıyor ve yapanları da cezalandırıyor.

30 Ağustos 2014'de Meksika'nın Quintana Roo eyaletinde gerçekleşen bir sabotaj eylemiyle ilgili olarak tutuklanan Mayalı gazeteci Pedro Canché Herrera hala cezaevinde. 

Felipe Carrillo Puerto Belediyesi'nin ofisinin önünde su zammını ve ücretleri protesto eden vatandaşların görüntülerini yayımladıktan birkaç gün sonra gözaltına alındı.

Konuyla ilgili yorum yapan Sussanna Flood, "Gazetecilik suç değildir. Basın mensupları toplumun gözleri ve kulaklarıdır. Hükümetlerin, basın mensuplarının saldırıya uğrama, öldürülme korkusu olmadan insan hakları meseleleri hakkında, özgürce haber yapabilmelerini sağlama sorumluluğu
vardır. Hükümetler herhangi bir suçun sorumlularını adalet önüne getirmekle mükelleftir. Artık devletlerin bu sorumluluğu ciddi bir şekilde alma zamanıdır" dedi.