Devrimin ardından neredeyse 40 yıl geçmesine rağmen hukuk sistemi hala sorunlu

Uluslararası Af Örgütü, İran Devrimi'nin yıldönümü nedeniyle bir brifing yayımladı. Ülkedeki hukuk sistemini ele alan brifingde, "1979’a gerçekleşen ve ceza adalet sistemini derinden sallayan İran İslam Devriminden yaklaşık 40 yıl sonra ülkenin yasal çerçevesi uluslararası adil yargılama standartlarına göre hala fazlasıyla yetersiz, etkisiz ve tutarsız" denildi.

“Kusurlu Reformlar: İran’ın Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu" isimli brifing, Haziran 2015’te yürürlüğe giren ceza muhakeme kanunu ile ilgili detaylı bir analiz içeriyor. Rapor, yöneticilerin tekrar tekrar dikkat çekmeye çalıştığı adil yargılanma standartlarına ve zanlının haklarına saygıya yönelik gelişmelere karşı bazı gerçekleşmemiş reformların tanıtımını içeriyor.

Ancak, raporun da gösterdiği üzere, Kanun İran’ın ceza adalet sisteminin kusurları kaldırmaktansa sadece üstteki pürüzleri törpüleyerek başarısız olduğunun altını çiziyor ve bunu kaybedilmiş bir fırsat olarak gösteriyor. Rapor, yöneticileri en kısa sürede uluslararası adil yargılama standartlarına uygun olacak şekilde kanunu gözden geçirip düzeltmeye çağırıyor.

İran Devrimi'nin 37. yılında; ideolojileri ülkenin izni altında olandan farklı onlarca gazeteci, yazar, insan hakları savunucusu, sanatçı ve diğer bireyler barışçıl hareketleri sebebiyle hapishanede çürüyor.

Genellikle adil olmayan yargılamalar sonrası normal koşullarda uluslararası hukuka göre asla ölüm cezasına neden olmayacak suçlardan dolayı binlerce birey de ölüm hücresinde tutuluyor. Hepsi, 1979 Devrimi'nde verdiği adalet ve özgürlük sözlerini tutmayı başaramamış bir devlet tarafından ihanete uğramış durumda.

Devrimin ani sonuçlarıyla, binlerce kişinin hemen hemen yargı sürecine hiç başvurulmaksızın hapse mahkûm edildiği, işkence gördüğü ve yargısız infaz edildiği ağır insan hakları ihlallerine tanıklık edildi. Bu vahşete, yetkililerin beğenmediği önceki yargı sisteminin değiştirilerek adil yargılama güvencelerinin kaldırılmasıyla doğan yasal boşluklar olanak sağladı.

Zaman içerisinde ihlallerin kapsam ve boyutları, İslam Cumhuriyeti’nin önceki yıllarına oranla azaldı. Yine de ülkenin ceza adalet sistemi, adil yargılanma hakkını sarsan ilkesiz pratiklerle karakterize edilmiş bir halde kaldı.

Ülkenin ceza usulü, yakın zamanda güncellenen Ceza Muhakemesi Kanunu dâhil olmak üzere; savcılık, güvenlik ve istihbarat birimlerinin elinde devasa güce sahip olarak kalmaya devam etti. Bu gücün kullanımı; büyük çoğunluğu muhaliflerin bastırılmasını hedefleyen yasalar doğrultusunda, suçlananları pratikte savunmasız bırakıp masumiyet karinelerini yok sayarak ihlallerin doğmasına yol açan bir ortam yarattı.

Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu

Yaklaşık 10 yıldır hazırlık aşamasında olan yeni Ceza Muhakemesi Kanunu, 2015 Haziranında yürürlüğe girdi. 1999’dan beri yürürlükte olan eski kanuna göre bir ilerleme sağlamakta ve eğer doğru bir şekilde uygulanırsa bireylere adil yargılanma güvenceleri sunabilecek hükümler içermektedir.

Örnek olarak yeni kanun, adlî makamların suçlananlara sahip oldukları hakları bildirmelerini; bu haklarını belirten yazılı bir belge sunmalarını ve dosyadaki bilgilerin bir kopyasını eklemelerini gerektirmektedir. Buna rağmen kanun, ceza suçlaması altında yargılanan ve güçlü devlet mekanizmasıyla karşı karşıya gelen bireyler için çok az bir güvence içermektedir.

Bunun yerine kanunun birçok hükmü, savcılık makamının yanı sıra kötüye kullanma ihtimalleri yüksek olan güvenlik ve istihbarat birimlerine de pek çok ayrıcalık sunmaktadır.