'Bu dar sokakta sıkışıp kalmış olsanız da, on binlerce kişi sizin haklı taleplerinizi duyuyor'



Cumartesi Anneleri/İnsanları, polisin Beyoğlu'ndaki Galatasaray'da toplanmalarını engellemesi nedeniyle 722. haftasında İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nin önünde toplandı. 26 Ocak Cumartesi günü gerçekleşen protestoda, 24 yıl önce gözaltında kaybedilen ve işkence görmüş bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Ayşenur Şimşek için adalet talep edildi. 700. haftalarından bu yana Galatasaray Meydanı'nda toplanmaları engellenen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 22 haftadır barışçıl protesto haklarını kullanamıyor ve halen bu yasakla mücadele ediyor.

722. hafta için düzenlenen protestoya katılan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar Masası'ndan Milena Buyum, Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın hak savunucuları olduğunu ve devletin onları engellemek yerine bizzat korumakla yükümlü olduğunu hatırlattı. Buyum, 700. haftadan bu yana Af Örgütü tarafından yürütülen küresel kampanyayı vurgulayarak, "Dünyanın birçok köşesinden size destek var. Bu dar sokakta sıkışıp kalmış olsanız da onbinlerce kişi sizin haklı taleplerinizi duyuyor. Burada olmasalar da yanınızdalar. Biz de onlar da yanınızda olmaya devam edeceğiz" dedi.

Buyum'un tam konuşması şöyle:

Uluslararası Af Örgütünü temsilen aranızda bulunmaktan onur duyuyorum. 

Kısa konuşmamı BM Herkesin Zorla Kaybetmelere Karşı Korunması Hakkında Uluslararası Sözleşmeye göre ‘zorla kaybetme’ teriminin tanımını okuyarak başlamak istiyorum. “(…) devlet görevlilerinin ya da devletin yetkilendirmesi, desteği veya göz yummasıyla hareket eden kişilerin ya da kişi gruplarının gözaltına alma, tutuklama, kaçırma ya da diğer herhangi bir biçimde özgürlükten yoksun bırakması ve bu durumdaki bir kimseyi, özgürlükten yoksun bırakmayı kabul etmenin reddedilmesi veya kaybedilen kişinin akıbetinin ya da nerede olduğunun gizlenmesiyle, hukukun koruması dışına çıkarması(…)” durumunu ifade eder.

Dolayısıyla, bir zorla kaybetme olayı, birbirini tamamlayan üç ayırt edici unsurla tanımlanır:

1. Kişinin iradesi dışında özgürlüğünden mahrum bırakılması;
2. Devlet yetkililerinin, göz yumma şeklinde bile olsa, alıkonulmaya dâhil olmaları;
3. Kaybolan kişinin özgürlüğünden mahrum bırakıldığının reddedilmesi veya akıbeti ile ilgili bilginin gizlenmesi.

Onlarca zorla kaybedilenlerin yakınları ve destekçileri olarak 23 haftadır, kayıplarla buluşma mekanınız olan Galatasaray Meydanı'nda toplanmanız uluslararası hukukta karşılığı olmayan gerekçelerle engelleniyor. Sizin, BM’nin az önce okuduğum uluslararası sözleşmesinde tanımlanan bir şekilde zorla kaybedilen yakınlarınızın akıbeti sormaya, onların aranızdan ansızın alınıp, bir daha onlardan hiçbir haber alınamamasının nedenlerini sorgulamaya, devletin bu sorulara cevap vermesini talep etmeye hakkınız var. Bu talepleri ısrarlı ve barışçıl yaklaşımınızla, zaman zaman engellemeleri ve kötü muameleleri de içeren baskılara rağmen barışçıl toplanma hakkınızı kullanarak kamuya ve devlet yetkililerine duyurma hakkınız var. Yakınlarınızı hatırlamaya ve topluma onları hatırlatmaya hakkınız var. Bu hak savunuculuğudur. Hak savunucuları devletin koruma yükümlülüğü olan, sadece kendi hakları icin değil, başkalarının da ihlallere maruz kalmış haklarını koruyan insanlardır, sizlersiniz. 

Af Örgütü olarak 25 Ağustos’tan beri sizin savunuculuk haklarınız, barışçıl toplanma hakkınız icin küresel bir kampanya yürütüyoruz. Dünyanın birçok köşesinden size destek var. Bu dar sokakta sıkışıp kalmış olsanız da onbinlerce kişi sizin haklı taleplerinizi duyuyor. Burada olmasalar da yanınızdalar. Biz de onlar da yanınızda olmaya devam edeceğiz.