Berkin Elvan davası devam ediyor.

Duygu Türemez
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi
Dava Gözlem Program Sorumlusu
 

Görgü tanıklarından biri 27 Şubat tarihli duruşmada 16 Haziran 2013 gününü şöyle anlatıyordu; “Çok fazla gaz fişeği atıldı. Önce havaya atıyorlardı, sonra hedef alıp atmaya başladılar. Kafamızı çıkarıyorduk ve polisler bize doğrudan nişan alıyordu”. Olayın gerçekleştiği gün orada olan bir diğer tanık da o anı benzer şekilde aktardı; “Herkesi öldürmek ister gibi ateş ettiler. Bugün burada benim de davam görülüyor olabilirdi, ben de ölmüş olabilirdim.” 

Gezi Parkı protestoları sırasında başına gaz fişeği isabet etmesi sonucu 16 Haziran 2013 günü yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan, 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. 11 Mart 2018 itibariyle aradan tam dört sene geçti. Uluslararası Af Örgütü’nün “Yaralar Açık, Adalet Hala Yok: Gezi Parkı Eylemlerinden Bir Yıl Sonra” raporunda tekrarlandığı gibi “mevcut bütün deliller, polisin yakın mesafeden attığı bir gaz fişeğinin Berkin’in başına isabet ettiğini” gösteriyordu. 

Berkin Elvan’ın ailesi adalet istiyor. Adalet arayışının dördüncü yılında, ne Berkin Elvan’ın annesinin ve babasının acısı azaldı ne de yargılamada gerçek bir ilerleme sağlandı.  Aslında yargılamada, duruşmalarda olanlar bu acıyı daha da artırıyor. 

Berkin Elvan dosyasını mutlaka “cezasızlık” kavramı ile birlikte anmak gerekiyor. Nitekim davanın aradan geçen bu dört yıla rağmen geldiği aşama, soruşturma evresinde yaşananlar ve duruşmalardaki seyir bu kavramın içeriğini oluşturan birçok özelliğe sahip. Cezasızlık, kısa karşılığıyla, ciddi insan hakları ihlallerini oluşturan eylemlerin faillerinden hesap sorulmaması anlamına geliyor.

Peki davada cezasızlığa dair hangi görünümlerden bahsedebiliriz? 

Davanın ilk duruşmasının 6 Nisan 2017’de; Berkin Elvan’ın vurulduğu tarihten üç yıl sonra ancak gerçekleşebilmesi, soruşturma aşamasındaki bu kabul edilemeyecek uzunluk, davada sağlıklı bir yargılama yapılacağına dair şüphelerin ilk zemini oluşturdu. İddianame, ancak soruşturmayı yürüten altıncı savcı tarafından hazırlanabildi. 
Davanın en son ve beşinci duruşması 27 Şubat 2018 günü görüldü ve yine ancak bu duruşmada olay günü sanık polisle aynı grupta görev yapan polisler tanık olarak dinlenebildi. Dört sene bu aşamaya henüz gelinmesi için çok uzun bir süre ve daha önceki aşamalarda bu, Berkin Elvan ailesi avukatı beyanıyla “polisin önce olay yerinde başka bir gün görevli polis memurlarının listesini, ardından başka bir yerde görevli polis memurlarının listesini göndermesi ve aylar sonra olayın gerçekleştiği saatte ve yerde görevli herhangi bir polis bulunmadığını bildirmesi” gibi nedenlerle mümkün olamamıştı.

Diğer yandan, polis tanıkların hemen hepsinin olaydan sonra görev yerlerinin değiştirilmiş, başka illere nakillerinin gerçekleştirilmiş olması yargılama sürecine dair diğer bir zorluk olarak ortaya çıkıyor. Çünkü tanıklar son duruşmada duruşma salonuna getirilmeyerek/gelmeyerek SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yoluyla dinlendiler ve bu durum, olay yeri görüntülerini net bir şekilde izleyebilmeyi ve teşhisi çok büyük ölçüde zorlaştırdı. 

Ceza yargılamasına hâkim, vasıtasızlık (doğrudanlık) ve yüzyüzelik ilkelerinin korunması bakımından da esasen sorunlu olan SEGBİS’in bu şekilde kullanımı, yasadaki istisnai kullanıma aykırı biçimde neredeyse zorunluluk haline getirilmiş oluyor. 

Tanıklar sürekli olarak, önlerindeki ekrana yansıtılan görüntüleri anlayamadıklarını, net olarak göremediklerini söyleyerek teşhisten kaçındılar. Duruşmada mübaşir, ekranında sanığın görüntüsünün bulunduğu bir cep telefonunu tavana oldukça yakın duran bir kameraya doğru tutmaya çalışarak, SEGBİS’in diğer ucundaki tanıkların sanığı teşhis edebilmelerinin mümkün olabileceğini dahi düşündü. Bununla birlikte teşhis usulüne aykırı olarak birkaç tanığın, sanık polisin fotoğraflarının daha önce kendilerine gösterildiğini ima etmeleri Berkin Elvan ailesi avukatları tarafından itirazla karşılandı. 

Tanıkların önemli bir kısmı olay günü grup şefinin kim olduğu ve görev yeriyle ilgili konular etrafında şekillenen sorulara çoğunlukla hatırlamadıkları yönünde yanıt verdi. Olay tarihinden Mahkeme önünde beyana kadar geçen uzun süre, bu yanıtı vermeyi kolaylaştırmış oldu.

Sanık polis de ilk duruşmadan bu yana hiçbir zaman duruşma salonuna getirilmedi. Yine tıpkı polis tanıklar gibi, sanığın da davada sürekli olarak bir ekran üzerinden seslenmesi yargılamanın işleyişi bakımından itirazlara neden oluyor.

Ceza yargılamasındaki nihai amacın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğu göz önüne alındığında, bu gerçeği ortaya çıkarmak bakımından engel oluşturan, bunu zorlaştıran bütün bu tercihlerin, etkili soruşturma ödevi ve dolayısıyla cezasızlık için önemli veriler olduğunu vurgulamakta fayda var. SEGBİS’in böyle bir davada maddi gerçeği ortaya çıkarmak bakımından sağlayacağı güvenceye dair şüpheler, bu türden görüntü netliği, bağlantı sorunları ve iletişim kalitesi gibi önemli sorunlarla birlikte artıyor. 

Duruşmada, Berkin Elvan’ın annesi, diğer duruşmalarda olduğu gibi birkaç kez fenalaşarak salondan çıkmak zorunda kaldı. Bu sırada sanık müdafiileri hiçbir somut delil olmamasına rağmen, Berkin Elvan’ın üzerinden patlayıcı madde çıktığını iddia ediyordu.  Yine sanık müdafiilerinden birinin “Ateş eden polisin gözleri ne renkti?” şeklindeki sorusu salonda gerginliğe yol açtı. Ateş edilen bir ortamda, sanığın gözlerinin renginin tespit edilmesindeki imkânsızlık aile ve yakınlar tarafından taciz edilme olarak algılanıyor.

Berkin Elvan’ın patlayıcı taşıyan bir çocuk olduğu olduğu ve benzeri iddiaların tekrarlanıyor olması bir tesadüf değil. Çünkü "karşı suçlama" da güvenlik güçlerinin neden olduğu ihlallerde sıklıkla başvurulan bir cezasızlık simgesi olarak literatürde karşılık buluyor. 

Bu davada öncelikle ihtiyaç duyulan şey yaşam hakkının devlete yüklediği yükümlülük olarak ihlalin, etkin ve tarafsız bir şekilde soruşturulması, davada adil bir yargılamanın gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle duruşmaların seyri, sanık ve tanıkların dinlenme usulü de dahil yargılamanın bütün aşamalarında, ceza yargılamasındaki tüm ilke ve güvencelerin mutlaka, eksiksiz ve mazeretsiz uygulanması gerekiyor. 

Berkin Elvan davasını, cezasızlıkla mücadele çalışmaları kapsamında izlemeye devam edeceğiz.