Bedenim Hakkındaki Kararları Siyasetçiler Veremez

Anna Blus, Uluslararası Af Örgütü Kadın Hakları Avrupa Araştırmacısı

Bir yıldan fazla bir süre önce yüz binlerce kişi, Polonya’nın çeşitli kasabalarında ve şehirlerinde sokaklara çıktı. Kürtaja erişimi sınırlandırmayı öngören yasa teklifine karşı şiddetli yağmur altında daha önce benzeri görülmemiş bir eyleme katıldılar. Bu kadınlar Kara Protesto olarak bilinen ve tüm kadınların siyah kıyafet giydikleri genel grevin birer parçasıydı: ve kazandılar.

Fakat kazandıkları zafer bugün tehlike altında. Milletvekilleri, Kürtajı Durdur grubunun önerdiği ve kürtaja erişim üzerindeki sınırlandırmaları artırabilecek yasa değişikliğini meclis komisyonunun incelemesine karar verdi. Kadının seçim hakkına itiraz eden Yaşamın ve Ailenin Korunması Vakfı (Fundacja Życie i Rodzina) isimli grubun talep ettiği yasa değişikliği, Polonya yasalarının kürtaja izin verdiği üç gerekçeden birini (fetüs için ciddi ve geri döndürülemez hasar yaratabilecek riskli durumlar) geçersiz kılmayı öngörüyor. Resmi istatistikler Polonya’da yasal kürtajların çoğunluğunun bu gibi durumlarda gerçekleştirildiğini gösteriyor.

Her şey çok farklı olabilirdi. Milletvekilleri dün, Kadınların Korunması (Ratujmy Kobiety) girişiminin talep ettiği kürtaja erişimin serbest bırakılması önerisini de görüştü. Ama olmadı. Öneri, 202’ye karşı 194 oy gibi küçük bir farkla reddedildi.

Polonya’nın kürtaj yasası zaten Avrupa’nın en sınırlayıcı yasalarından biri. Yalnızca tecavüz ya da ensest sonucunda yaşanan hamilelikte, fetüs için ciddi ve geri döndürülemez hasar yaratabilecek riskli durumlar tanısı konulduğunda ya da kadının hayatı veya sağlığı tehlike altında olduğunda kürtaja izin veriliyor. Uluslararası Af Örgütü’nün İrlanda, El Salvador, Nikaragua ve Paraguay’da yaptığı araştırmalar, bu ülkelerin tümünde kadınlar ve kız çocuklarının güvenli ve yasal kürtaja getirilen sınırlamalar nedeniyle çok yüksek bedeller ödediğini gösteriyor. Kadınlar ve kız çocukları sağlıkları ve hatta hayatlarıyla bedel ödüyor.

Kürtajı Durdur grubunun önerdiği değişikliğin yürürlüğe girmesi halinde bu yasa kaçınılmaz olarak kadınların sağlığını tehlikeye atacak ve insan hakları uluslararası hukukunun kabul ettiği bir haktan kadınları mahrum bırakacaktır. Ayrıca, insan haklarıyla ilgili uluslararası standartlara göre fetüs için ciddi ve geri döndürülemez hasar yaratabilecek riskli durumlar söz konusu olduğunda hamileliğin sonlandırılması, kadınlar ve kız çocuklarının güvenli ve yasal kürtaja erişebilmelerini gerektiren en temel durumlardan biri. Yasanın daha da sınırlayıcı bir hale getirilmesi, kadınları sürdürebilir olmayan hamilelikleri sonuna kadar sürdürmeye zorlayarak bedensel ve ruhsal sağlıklarını tehlikeye atabilir ve hayatta kalma şansı olmayabilecek bebekleri doğurmaya zorlayarak akıl almaz acılar çekmelerine neden olabilir.

Polonya’da kadınlar mevcut durumda yasal kürtaja erişmeyi denediklerinde çok ciddi engellerle karşı karşıya kalıyor. Doktorlara dini gerekçelerle tedavi etmeyi reddetme izni veren sözde “vicdan hükmü” de kadınların bu engellerle karşılaşma nedenlerinden biri. Mevcut ortamda yasal kürtaj yapmayı kabul eden doktorlar ve hemşireler baskıya maruz kalıyor ve çoğunlukla da suçlanmaktan ve damgalanmaktan korkuyor.

Fetüs için ciddi ve geri döndürülemez hasar yaratabilecek riskli durumların bulunduğu bir vakada hamileliğe son vermeyi “vicdan hükmünü” kullanarak reddeden bir jinekoloji profesörü medyada geniş yer buldu. Bu vakada kadın, hamileliği sonuna kadar sürdürmeye ve beyinde su toplanması da dahil olmak üzere birden fazla tıbbi rahatsızlığı olan çocuğu doğurmaya zorlandı. Hayatta kalma şansı olmayan çocuk 10 gün acı çektikten sonra öldü. Çocuğun anne ve babası ise tarifsiz bir üzüntü ve sarsıntı yaşadı.

Hamileliğini sürdürmeye zorlanan ve çocuğunu kaybeden kadın bir yıl önce ulusal bir televizyon kanalına konuşarak şunları söyledi: “Çocuğumuza acı çektirmek doktorun bilinçli kararıydı… Kendi vicdanını benim haklarımdan daha önemli saydı.”

Dün yapılan oylama hayret verici değil. Kara Protesto kampanyacılarının elde ettiği zaferden yalnızca birkaç gün sonra kadının seçim hakkına itiraz eden gruplar ve siyasetçiler, kürtaja erişimi sınırlandırmak için yeni stratejiler geliştirmeye başlamışlardı. Ayrıca, Kürtajı Durdur grubunun yasa değişikliği önerisini destekleyen 800.000’den fazla imza toplandı. Medyada gösterilen haberlerde kadının seçim hakkına itiraz eden grupların gönüllüleri kilise kapıları önünde imza toplarken, Katolik rahiplerin değişikliği destekleme çağrısı yaptığı ileri sürüldü.

Kürtajı Durdur grubunun yasa değişikliği önerisini ilettiği meclis komisyonunun öneriyi incelemek üzere herhangi bir süre sınırı yok. Bu da komisyonun birkaç gün içinde alelacele karar verebileceği ya da aylarca tekrar gündeme gelmeyecek şekilde konuyu yok sayacağı anlamına geliyor.

Çoğunluğu iktidar partisinden olmak üzere 100’den fazla milletvekili de paralel bir girişimde bulunarak fetüs için ciddi ve geri döndürülemez hasar yaratabilecek riskli durumlar gerekçesiyle kürtaja izin veren mevcut yasanın anayasaya aykırı olduğunun ilan edilmesi için başvurdu. Etkin şekilde iktidar partisinin kontrolünde olan anayasa mahkemesine yaptıkları başvuru kabul edilirse, ilgili hüküm yasadan çıkarılabilir.

Ancak Polonya’nın kadınları -ve dünyanın her yerinden kadınlar- böyle bir şey olmadan önce yeniden harekete geçecek. Kürtaja erişimin daha fazla sınırlandırılmasına direnmeyi sürdürecekler ve bedenimiz ve sağlığımızla ilgili kararları siyasetçilerin değil bizim vermemiz gerektiğini açıkça ortaya koyacaklar.

*** Bu blog ilk olarak Euronews tarafından yayımlandı.