Amerika Kıtası: Bölgedeki hükümetler eşitsizliğe ve ayrımcılığa yönelik acil önlemler almalı

Uluslararası Af Örgütü, Amerikan Devletleri Örgütü'nün (OAS) 52. Genel Kurulu’na katılacak devlet başkanlarına gönderdiği açık mektupta, Amerika kıtasındaki hükümetlerin eşitsizlik ve ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla bölgede ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan tam olarak yararlanılmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alması gerektiğini belirtti. Ayrıca, hükümetler, diğer etkenlerin yanı sıra toplumsal cinsiyet, ırk veya uyruklarına bağlı olarak yüksek seviyede şiddet ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalan mültecilerin ve göçmenlerin korunmasını da güvence altına almak zorundadır.

“OAS Genel Kurulu'nun ana teması 'eşitsizlik ve ayrımcılığa karşı birlikte olmak’; ancak hükümetlerin bölgedeki tüm insanlar için insan haklarının tam olarak hayata geçirilmesini engelleyen sistemsel başarısızlıklarla mücadele etmek için artık sözlerden acil eyleme geçmelerinin zamanı geldi."

Erika Guevara-Rosas
UAÖ Amerikalar Direktörü

Uluslararası Af Örgütü Amerikalar Direktörü Erika Guevara-Rosas konu hakkındaki açıklamasında, “OAS Genel Kurulu'nun ana teması 'eşitsizlik ve ayrımcılığa karşı birlikte olmak’; ancak hükümetlerin bölgedeki tüm insanlar için insan haklarının tam olarak hayata geçirilmesini engelleyen sistemsel başarısızlıklarla mücadele etmek için artık sözlerden acil eyleme geçmelerinin zamanı geldi. Bu da eşitsizliğin, ırkçılığın ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik kapsamlı adımlar gerektiriyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü'nün belgelediği üzere, Covid-19 pandemisi Amerika kıtasında kökleri ekonomik, ırksal ve toplumsal cinsiyete dayalı faktörlere dayanan derin yapısal eşitsizliklerin altını çizdi ve hatta bunları daha da ağırlaştırdı. İçlerinde kadınların, yerli halkların ve Afrika kökenli insanların da bulunduğu bölgedeki pek çok insan, yaşama, sağlık, sosyal koruma, yeterli yaşam standardına sahip olma ve çalışma hakları bakımından orantısız bir biçimde zarar gördü.

Hükümetlerin pandemiyle başa çıkmak için aldıkları acil durum önlemleri, ayrımcılığı ortadan kaldırma ve başta ekonomik ve sosyal haklar olmak üzere insan haklarından yararlanmada esaslı eşitliği bilfiil teşvik etme görevlerini yerine getirmeleri konusunda yeterli olmadı.

Dahası, Amerika kıtasında hizmet veren sağlık sistemlerinde, ücretsiz ve evrensel erişim ve yeterli bütçesel kaynak ve insan kaynağı bakımından yaşanan yapısal sorunlar, sağlık sistemlerinin sağlık hakkı ile belirlenen erişilebilirlik, kullanılabilirlik, kalite ve kültürel uygunluk gerekliliklerini karşılamadığı anlamına geliyor.

Hemen hemen bölgedeki her ülke, Pan Amerikan Sağlık Örgütü (PAHO) tarafından evrensel sağlık güvencesi açısından bir standart olarak belirlenen Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) %6'sından azını kamu sağlığına harcıyor. Amerika kıtasındaki hükümetler, en azından, sağlık için yapılan kamu harcamalarının PAHO tarafından belirlenen GSYİH'nin en az %6'sı olmasını sağlamalıdır. Bunu gerçekleştirmek için hem gelir toplama hem de harcama alanlarındaki vergi politikalarını, ayrımcılık ve eşitsizliği önemli ölçüde azaltacak şekilde düzenlemelidirler.

Amerika kıtası, dünyanın en önemli sınır ötesi insan hareketlerinden bazılarının yaşandığı yerdir. Venezuela'daki insan hakları krizi 6,8 milyondan fazla insanı uluslararası koruma arayışıyla ülkeyi terk etmeye zorladı. Aynı anda, Haiti'deki siyasi ve insani kriz, bölgedeki farklı sınırlarda sıkışıp kalan binlerce insanın hareket etmesine yol açtı. Ayrıca, Orta Amerika'da iklim değişikliğine bağlı doğal afetlerle birleşen genel şiddet durumunun bir sonucu olarak El Salvador, Honduras ve Guatemala'dan on binlerce insan kıtanın kuzeyine doğru yola çıktı.

Kadın mülteci ve göçmenler için göç statüleri, kırılganlıklarını artıran bir risk faktörüdür ve onları göç yolu boyunca veya kalmaya karar verdikleri şehirlerde toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakıyor. Uluslararası Af Örgütü'nün yakın zamanda yaptığı bir araştırma, Kolombiya ve Peru'da Venezuelalı kadın mültecilere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakası sayısının son yıllarda endişe verici bir şekilde arttığını ortaya koydu. 

Uluslararası Af Örgütü, Haitili sığınmacıların ABD yetkilileri tarafından Başlık 42 kapsamında kitlesel veya toplu olarak sınır dışı edilmelerinin, Afrika kökenli insanlara karşı sistematik ayrımcılığa dayalı alıkoyma, dışlama ve caydırma uygulamasının bir parçasını oluşturduğu sonucuna vardı. ABD makamlarının Haitilileri maruz bıraktığı muamele, uluslararası insan hakları hukuku uyarınca ırk temelli işkence teşkil etmektedir.