ABD: Trump'ın insan haklarını sabote etmek için attığı ilk yedi adım

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ı devraldıktan sonra yaptığı zehirli kampanya söylemini harekete geçirmek için çok az vakit kaybetti. Görevdeki ilk birkaç haftasında, yurtiçinde ve yurtdışında milyonlarca insanın haklarını tehdit eden bir dizi baskıcı başkanlık kararnamesine imza attı. İşte Başkan Trump tarafından atılan yedi muhtemel yıkıcı adım:


1. Mültecilere sırt çevirme

Yönetiminin ilk haftasında Trump, ülkedeki mülteci programını 120 gün askıya aldı, Suriyeli mültecilere süresiz bir yasak uyguladı ve yıllık 50 bin mülteci kotası yarattı. Bu kotanın yalnızca 2017'de 60 bin kişiyi etkilemesi muhtemel, önceki başkan Barack Obama'nın yönetimi mevcut mali yılda 110 bin mülteci kabul etme sözü veriyordu. Savaş ve zulüm yüzünden 21 milyon insanın evlerinden kaçmak zorunda kaldıkları küresel bir acil durumun ortasında, dünyanın en zengin ve en güçlü ülkelerinden birinin yeniden yerleşimi engelleme hareketi korkunç bir şey. Trump, erkeklerin, kadınların ve çocuk mültecilerin, kendisinin mücadele etmeyi amaçladığı terörden kaçmalarını engelliyor.


2. Dini ayrımcılık

Başkan Trump ayrıca, İran, Irak, Suriye, Libya, Somali, Sudan ve Yemen'den -çoğunluğu Müslüman olan yedi ülke- gelen herhangi birinin ülkeye girişini yasaklamaya da hız verdi. Başkanlık kararnamesi açıkça Müslümanlar üzerindeki yasaklardan bahsetmese de, özellikle de başkanlık seçimi öncesi söylem ışığında, bunun dinsel ayrımcılık olduğu aşikar. Yasağın istisnaları var, bu istisnaya dini zulümle karşılaşanlar dahil, ama dini bir azınlığın parçaları iseler... Bu uyarının bir manası da şu: Beyaz Saray, çoğunluğu Müslüman ülkelerden kaçan Hristiyanları kabul etmesi, dini bölünmeyi körükleyecektir. Federal bir mahkeme tarafından geçici olarak kaldırıldıktan sonra, Trump'ın "Müslüman yasağı" yasal bir mücadele konusu haline geldi. Uluslararası Af Örgütü, yasağı engellemek için ABD Kongresi'ni derhal müdahale etmeye çağırıyor.


3. Orta Amerika'da şiddet olaylarından kaçanların hızlı bir şekilde sınırdışı edilmesi

Trump'ın ABD'nin Meksika sınırı boyunca "suçluları" dışarıda tutma amacıyla "büyük, güzel" bir duvar inşa etme sözü, seçim kampanyasının temel taşlarından biriydi. Dolayısıyla koltuğu devraldıktan birkaç gün sonra bu sözü yerine getirecek bir başkanlık kararnamesini imzalaması şaşırtıcı olmadı. Birinde bariyer yaratma sözü verirken, bir diğerinde - muhtemelen Meksika ve Orta Amerika'da silahlı şiddet olaylarından kaçan binlerce göçmen için daha büyük bir endişe duyuyor - 10 binden fazla göç memuru atayacağına söz vermişti. Muhtemelen, uluslararası korumaya ihtiyaç duyan birçoğu da dahil olmak üzere göçmenlerin çoğunluğu, sınırlardaki geçici gözaltı kamplarında tutulacak ve sonuç olarak hayatlarının tehlikede olduğu yerlere geri gönderilecektir.


4. Mülteci ve göçmenler için güvenli yerleri hedef alma

Ekstra sınır personelinin işe alınmasını emreden aynı kararda Trump, federal göç kolluk kuvvetiyle işbirliğine sınır getiren ve meşru sığınma iddiasına sahip olanlar gibi belgesiz göçmenlerin sınır dışı edilmesini reddeden sözde 'kutsal şehirlerden' federal hibe parasını iptal ederek sığınmacılara yönelik diğer yolları kesmeye çalıştı. New York, Dallas, Minneapolis, Denver ve San Francisco'da dahil olmak üzere, Trump'un planı uyarınca milyarlarca dolar federal finansmanı kaybetmek üzere olan 39 kadar şehir var.


5. Kadın haklarına saldırı

Başkan Trump kadınların cinsel ve üreme hakkını imzalarken etrafında bekleyen takım elbiseli bir grup erkekle çekilmiş fotoğrafı, yeni yönetimin kadın haklarına yönelik tehlikesinin (tehdidinin) sembolü haline geldi. Küresel susturma kuralını (gag kuralı) tekrar uygulamaya koyan başkanlık kararnamesi, kürtaj danışmanlığı veya tavsiyeleri sunan sivil toplum örgütlerine yönelik ABD federal fonlarını engelliyor. Küresel susturma kuralını (gag kuralı) tekrar uygulamaya koyan yürütme kararı, kürtaj danışmanlığı veya tavsiyeleri sunan, kürtajın suç olmaktan çıkarılmasının savunuculuğunu yapan veya kürtaj hizmetlerini genişleten yurtdışı sivil toplum örgütleri için ABD federal fonlarını -ABD bu hizmetleri doğrudan finanse etmese de- engelliyor. Sadece Latin Amerika ve Karayipler'de, kürtajın tamamen yasaklandığı yedi ülkede bir kadının sağlığı ya da yaşamı buna bağlı olduğunda bile, şüphesiz ki Trump'ın tutumu birçok cana mal olacak. Bazı ülkelerde kürtaj yasal olsa da, kürtaja erişim büyük oranda ABD finansmanına bağımlıdır, bu da gag kuralının orada yaşayan insanların hayatını tehlikeye attığına işaret etmektedir.


6. Sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlama

Küresel 'gag kuralı', kürtaja erişimi azaltma hedefinin ötesinde geniş kapsamlı sonuçlar doğuracaktır. Özellikle Afrika'da ve Latin Amerika'da HIV/AIDS tedavisi, acil doğum kontrolü ve kürtaj hizmetleri ve bilgisi yanında diğer üreme sağlık hizmetleri sağlayan pek çok organizasyonu hedef almaktadır. Aslında, en son George W. Bush zamanında uygulanan bu gag kuralı'nın Trump versiyonu, önceki uygulamalardan daha geniş kapsamlıdır ve ABD tarafından sağlanan tüm küresel sağlık fonlarına uygulanmaktadır.


7. Yerli Amerikalıların toprakları ve geçim kaynakları saldırı altında

Trump'ın dört ABD eyaleti üzerinden 1200 mil uzunluğundaki bir ham petrol güzergahı olan son derece tartışmalı Dakota Erişim Boru Hattı'nı ilerletme kararı, petrol şirketlerinin kazançlarını yerli Amerikalıların insan haklarının önüne koymaktadır. Missouri Nehri boyunca yerli Amerikalıların topraklarını ikiye bölen rotanın yakınında kutsal bir yere sahip olan The Standing Rock Sioux Kabilesi, boru hattının içme suyunu kirleteceğini ve kutsal mezar alanlarına zarar vereceğini söylemektedir. Boru hattı inşaatı sadece yerli Amerikalıların temiz suya erişim hakkını ihlal ederek onaylanmamıştır, bu karar aynı zamanda onlara danışılmadan ve izin alınmadan alınmıştır. Bu, uluslararası insan hakları ve ABD yasaları uyarınca bir gerekliliktir. Geçtiğimiz hafta boru hattını protesto eden onlarca kişinin tutuklanması, polisin önceki gösterilerde aşırı güç kullanmakla suçlanmasının ardından geldi ve bu, çevresel aktivistlerin barışçıl protesto hakkının şimdi daha büyük bir tehdit altında olabileceğine dair endişeleri artırmaktadır.