ABD: Seçim sürecinde protestoları değil silahlanmayı ve Ulusal Muhafızların sürece dahil olmasını durdurun

Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimleri dünya gündemindeki yerini koruyor. Seçim sürecinde yaşanan gerginlikler ve sonuçların netleşmemesi nedeniyle sokaklarda tansiyon yüksek.

Uluslararası Af Örgütü, ABD’deki seçim sürecine tepki olarak gerçekleştirilen protestoları gözlemliyor. Uluslararası Af Örgütü, ülkenin dört bir yanına yayılan eylemlerdeki insan hakları ihlallerini ve ülkede silahlanmanın yaratacağı riskleri vurgulayan ilk açıklamasını paylaştı. Af Örgütü ayrıca “Ulusal Muhafızların sürece dahil olması şiddetin tırmanmasına zemin hazırlıyor” uyarısı yaparak, “Pandemi sürecinde cezaevlerinde oluşabilecek yoğunluğun insanların hayatını gereksiz risk altına alacağına” vurgu yaptı. Af Örgütü’nden paylaşılan ilk bilgilere göre:

  • New York’ta polis, Manhattan’da toplanan yaklaşık 60 protestocunun etrafını çevirdi ve protestocuları yere yatırarak gözaltına aldı. Uluslararası Af Örgütü’nün dijital doğrulama uzmanları olayı inceliyor.
     
  • Arizona eyaletinin güneyindeki Maricopa bölgesinde bazıları silahlı protestocular, Başkan Donald Trump’ın oylarının çalındığı iddiasıyla oy sayım merkezinin önünde toplandı. Protestocuların gazetecileri tehdit ettiği yönünde haberler çıktı. Uluslararası Af Örgütü’nün dijital doğrulama uzmanları olaya ilişkin görüntüleri inceliyor.
     
  • Oregon Portland’de polis şefi kentte isyan çıktığını açıkladı. Oregon Valisi Kate Brown, Ulusal Muhafızları çağırdı. Silahlı karşı protestolar gerçekleştirildiği bildirildi.

Uluslararası Af Örgütü’nün protestolar üzerine çalışan uzmanları birinci elden edinilen belgelerle ABD’nin dört bir yanında durumu gözlemliyor, olayları dijital olarak belgelemeye ve doğrulamaya çalışıyor.

Uluslararası Af Örgütü, son 24 saatte yaşanan olaylar doğrultusunda şu noktaların altını çiziyor:

  • Kolluk görevlileri protesto hakkının kullanımını bastırmakla değil, kolaylaştırmakla yükümlüdür. Herkesin düşüncelerini sokaklarda ifade etme ve barışçıl protesto gerçekleştirme hakkı vardır. Kolluk görevlileri barışçıl toplanmaları sınırlandırmamalı; tam tersine, kolaylaştırmalıdır. Polisin gerilimleri azaltması ve protestoculara karşı aşırı güç kullanmaması gerekir.
     
  • Büyük oranda barışçıl protestoları denetlemek için polisin ağır zırhlı araçlar kullanması, barışçıl protesto hakkını kullanan protestocuları korkutma amacı taşıyor ve protestocular ile polis arasındaki gerilimi artırıyor. Kalabalık bir protestoda şiddet eylemlerine başvuran ve mülklere zarar veren küçük bir grup olduğunda, orada bulunan ve barışçıl biçimde protesto eden herkesi toplu halde cezalandırmak yerine, şiddete başvuran kişileri tespit etmek üzere protestoları düzenleyenlerle iletişime geçerek işbirliği yapmak ve yalnızca şiddete başvuranları hedef almak tek çıkış yoludur.
     
  • Görülebilir şekilde silah taşımaya izin veren yasalar ve silahlı gruplar, kamu güvenliğine ve insan haklarına yönelik risk oluşturmaktadır ve bu nedenle tüm devlet yetkilileri tarafından açıkça ve güçlü bir biçimde kınanmalıdır. Oy kullanılan ve oy sayımı yapılan yerlerdeki görevlilerin emniyetini sağlamak için ateşli silahlar kullanması acilen yasaklanmalıdır. Ayrıca, eyalet yönetimleri, kamu güvenliğini sağlamak için devlet memuru olmayan kişilerin halka açık yerlerde dolu silahlar taşımasına izin veren “açık silah taşıma” yasalarını geçici olarak askıya almak üzere acil durum tedbirleri almalıdır.
     
  • Bu yaz tanık olduğumuz gibi, Ulusal Muhafızların yerel kolluk kuvvetlerini desteklemek üzere harekete geçirilmesi etkisizdir ve bazı durumlarda şiddetin daha da tırmanmasına neden olmaktadır. Askeri birimler genelde protestoları denetleme konusunda iyi bir eğitime ve donanıma sahip değildir; bu nedenle, benzeri durumlarda bu birimleri harekete geçirmekten kaçınılmalıdır.
     
  • Pandeminin doruk noktasında daha yüksek sayıda kişi hakkında yerel cezaevlerinde işlem yapılması, insanların hayatını gereksiz risk altına sokmaktadır.