• Haberler

Suriye: Yeni mülkiyet yasası, yerinden edilen insanları cezalandırıyor ve savaş suçlarının soruşturulmasını engelliyor

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bugün bir açıklama yayımlayarak, Suriye hükümetinin uygulamaya koyduğu yeni mülkiyet yasasının, çatışmalar nedeniyle yerinden edilen binlerce insanı etkin bir şekilde evlerinden ve topraklarından mahrum ettiğini belirtti. Açıklamada ayrıca söz konusu yasayla, Suriye devletinin işlediği savaş suçlarına dair kanıtların yok edilebileceği ifade edildi.

2012’de kabul edilen 66 Numaralı Kanun Hükmünde Kararname, Suriye hükümetinin Şam ve Şam kırsalındaki kayıt dışı yerleşim bölgeleri toplu konut, pazar ve kamusal alanların yer alacağı kentsel dönüşüm bölgesi haline getirmesine izin veriyor. 2018’de 10 Numaralı yasada yapılan yeni düzenlemeler gereğince bir yer kentsel dönüşüm bölgesi olarak belirlendiğinde, yetkililerin konut ve arazi sahiplerine resmen bildirimde bulunması ve mülk sahiplerinin de 30 gün içinde gerekli belgeleri toplayarak mülklerini talep etmesi gerekiyor.

11 milyonun üzerinde Suriyelinin ülke içinde yerinden edildiği veya diğer ülkelerde mülteci olarak hayatını sürdürdüğü düşünülürse, çatışmalardan etkilenenlerin birçoğu için bu gereklilikleri yerine getirmek neredeyse imkansız. Norveç Mülteci Konseyi’nin yaptığı araştırmaya göre Suriye’de evi bulunan beş Suriyeli mülteciden ancak birinin hala tapu belgesi duruyor. Araştırmaya katılanların yüzde yirmi biri, belgelerinin yok edildiğini söylüyor.

UAÖ Suriye Araştırmacısı Diana Semaan konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Yürürlüğe konduğu takdirde bu yasa, son derece etkili bir toplum mühendisliği yöntemi olarak uygulanabilir. Çoğunlukla muhalefet yanlısı bölgelerde yaşayan veya yurtdışına sığınan binlerce Suriyeli, belgelerinin kaybolması veya yok edilmesi nedeniyle evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Yasada, hayatlarını kurtarmak için kaçan ve evlerine geri dönmeleri halinde zulme uğramaktan korkan mültecilerin ve yerinden edilen insanların haklarına yönelik hiçbir güvence yok” dedi. Semaan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yasa, muhaliflerle bağlantılı olduğu varsayılan kişileri  bastırmak için duyarsızca bir kararlılık sergileyen hükümet tarafından istismar edilmeye son derece açık. Hükümet, zorla yerinden edilenler de dahil olmak üzere herkes sürece anlamlı bir şekilde dahil olma imkanına kavuşana dek kentsel gelişim planlarını askıya almalıdır. Hedef, çatışmalar nedeniyle yerinden edilenlerin gönüllü, güvenli ve sürdürülebilir biçimde geri dönmelerini kolaylaştırmak olmalıdır.”

UAÖ, mülklerini talep etmek için geri dönen Suriyeli mülteciler ve çatışmalar nedeniyle yerinden edilen diğer insanların, hükümete bağlı ajanslar tarafından “güvenlik soruşturmasına” tabi tutulacağını tespit etti. Bu sürecin neler getireceği henüz belli olmasa da, mevcut güvensizlik iklimi ve güvenlik güçlerinin yaygın insan hakları ihlalleri göz önüne alındığında, söz konusu yasa birçok insanı, evlerini ve topraklarını talep etmekten caydıracaktır.

Kadınların mülklerini talep etmeleri ciddi şekilde engelleniyor

Yasa, kentsel dönüşüm bölgesi olarak belirlenen yerdeki ev sahiplerinin alternatif konut ve maddi tazminat talep etme hakkını güvence altına alan bazı hükümler içeriyor. Ancak kayıt dışı yerleşimlerde yaşayan ve muhtemelen evleri tapu sicilinde kayıtlı olmayan insanların haklarını korumakta son derece yetersiz kalıyor.

Eşleri veya babaları öldürülen ya da kaybolan kadınlar, tapuların genellikle erkek akrabalar adına kayıtlı olması nedeniyle mülklerini talep etmekte çok ciddi engellerle karşılaşıyor. Kadınların, hak sahipleri adına hareket etmelerini mümkün kılacak aile kaydı veya erkek akrabalarının nerede oldukları ya da akıbetlerine ilişkin kanıtlar gibi gerekli resmi sivil belgeleri olmayabiliyor.

Savaş suçları örtbas edilebilir

Hukuka aykırı saldırılarda evleri yıkılan veya hasar gören ve aile üyeleri öldürülen veya yaralanan sivillere hiçbir onarım ya da tazminat sağlanmadı. Ayrıca bazı durumlarda yeni mülkiyet yasasının uygulaması, savaş suçlarının örtbas edilmesiyle sonuçlanabilir.

Şam’ın dışında yer alan ve UAÖ’nün uzun süreli kuşatma altına almak, binlerce varil bombasıyla gelişigüzel saldırılar gerçekleştirmek ve kuşatmadan hayatta kalan sivilleri zorla yerinden etmek de dahil olmak üzere Suriye hükümetinin işlediği ihlalleri belgelediği Daraya’da bölgesinin buldozerlerle düzleştirilmesi ve yeniden inşa edilmesi, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin kanıtların ortadan kaldırılmasına yönelik derin kaygılar yaratıyor.

Ayrıca, Daraya kasabası da dahil olmak üzere, dönüştürülmesi planlanan bölgelerde güvenlik güçlerini yağmaladığı evlerin sahiplerine onarım sağlanmasıyla ilgili herhangi bir hüküm de bulunmuyor.

“Bu yeni düzenlemeler sonucunda uluslararası hukuka göre tanımlı suçlara yönelik gelecekte yapılacak soruşturmalar çok ciddi biçimde zafiyete uğrayabilir,” diyen Diana Semaan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yetkililer, keyfi veya hukuka aykırı biçimde konut, toprak veya mülkiyetten yoksun bırakılan herkesin, bağımsız ve tarafsız bir makamda hükümetin kararlarına itiraz edebilmek de dahil olmak üzere, yasal çözüm yollarına erişimini güvence altına almalıdır.”

“Yetkililer, güvenlik güçlerinin hukuka aykırı biçimde yıktığı, el koyduğu veya yağmaladığı evlerin sahiplerine eksiksiz onarım ve tazminat sağlamalıdır.”

Arka Plan

Suriye hükümeti 2012’de 66 Numaralı Kararname’yi kabul etti. Kararname, yetkililere başkent Şam’daki “ruhsatsız konut ve kayıt dışı yerleşim bölgelerini dönüştürme” izni veriyor.

10 Numaralı Yasa ise 66 Numaralı Kararnamenin ülke çapında genişletilmiş halidir. Söz konusu yasayla daha önce Suriye hükümeti tarafından kuşatma altına alınan, 2016’da hükümet güçlerinin kalan 4.000 kişiyi zorla yerinde etmesi sonrasındaysa tamamen boşaltılan Daraya da dahil olmak üzere Şam iline bağlı yerleri kapsayan iki dönüşüm bölgesi belirlendi.

Suriye’de yedinci yılına giren çatışmalarda 6 milyondan fazla insan Suriye içinde yerinden edildi ve 5 milyon Suriyeli ise ülke dışına kaçarak mülteci oldu.