Fas ve Batı Sahra: NSO Group hakkındaki çalışma sonrası Af Örgütü ofisi kapatılma riskiyle karşı karşıya

Fas hükümeti, ülkedeki çalışmaları ve araştırmaları nedeniyle Uluslararası Af Örgütü’nü hedef alan karalama kampanyası yürütüyor ve örgütün çalışmalarını engelleyici uygulamalara başvuruyor.

Uluslararası Af Örgütü, 22 Haziran’da NSO Group şirketinin ürettiği casus yazılımın ülkede usulsüz kullanıldığını gösteren bir rapor yayımlamıştı. Rapor yetkililerin, gazeteci Ömer Radi’yi hukuka aykırı bir biçimde gözetim altında tutmak için casus yazılımları kullandığını ortaya koyuyordu. 

Fas hükümeti bundan yalnızca bir hafta kadar sonra Uluslararası Af Örgütü’nü hedef aldı. Uluslararası Af Örgütü, 3 Temmuz’da, Fas hükümetine, araştırmasından elde ettiği bulguları savunan ve araştırma yönteminin ayrıntılarını içeren bir mektup gönderdi.

‘İnsan hakları araştırmalarını dikkate almak yerine hedef alıyorlar’

Uluslararası Af Örgütü, Fas yetkililerinin Uluslararası Af Örgütü’nün güvenilirliğini hedef alan saldırıları üzerine bir açıklama yayımladı. Uluslararası Af Örgütü, Fas Şubesi’nin Rabat’taki ofisini hedef alan karalama kampanyasını ‘planlı’ olarak tanımladı, yetkililerin insan hakları sicillerine yönelik incelemelere ve meşru eleştirilere tahammülsüzlüğünün vardığı boyutlara dikkat çekti.

Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü Heba Morayef konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Uluslararası Af Örgütü’ne yönelik bu karalama kampanyası ve haksız iddialar, NSO Group ürünleri kullanılarak gerçekleştirilen bir dizi hukuka aykırı gözetim uygulamasını ortaya çıkaran insan hakları araştırmalarını itibarsızlaşma girişimidir. Yetkililer, raporumuzdaki bulguları yapıcı bir biçimde değerlendirmek yerine, araştırmacılara saldırmayı seçiyor” dedi. Morayef, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uluslararası Af Örgütü’nün çalışmalarını zayıflatma çabaları ilk kez sergilenmiyor ve bu çabalar, ülkedeki baskı ortamının gittikçe derinleştiği bir döneme denk geliyor. Onlarca insan hakları aktivisti, bağımsız gazeteci ve protestocu cezaevinde. Ayrıca, son aylarda yetkililer, diğer muhalifleri de yargılamak için COVID-19 pandemisinden yararlanıyor.”

‘UAÖ Fas Şubesi’nin Rabat ofisi kapatılacak iddiası’

Fas hükümeti, Uluslararası Af Örgütü’nü, kendilerine raporun bulgularına yönelik cevap hakkını kullanma fırsatı tanımamakla, gerçekleri çarpıtmakla ve rapordaki iddiaları destekleyecek kanıtlar sunamamakla haksız bir şekilde suçladı. Hükümet içindeki kaynakların Fas basınına paylaştığı bilgilere göre; hükümet, Uluslararası Af Örgütü Fas Şubesi’nin Rabat’taki ofisini kapatmayı planlıyor.

Uluslararası Af Örgütü ise 9 Haziran’da İnsan Hakları Bakanlığı’nda görevli beş yetkiliye e-posta aracılığıyla resmi birer mektup göndererek, Fas yetkililerini, iki hafta öncesinden raporun yayımlanacağına dair bilgilendirmişti. Aynı mektupta, Fas hükümeti, raporda yer vermek üzere görüşlerini bildirmeye davet edilmişti. Ancak hiçbir yanıt alınmadı.

Af Örgütü araştırmaları iddialara değil kanıtlara dayanıyor

Uluslararası Af Örgütü’nün kanıtları, Faslı gazeteci Ömer Radi’nin iPhone telefonu üzerinde yapılan teknik inceleme sonucunda toplandı ve Radi’nin telefonunda “ağ enjeksiyonu” saldırılarına ilişkin izler bulundu. Bulgular, Uluslararası Af Örgütü’nün Ekim 2019’da yayımladığı araştırmadaki bulgularla örtüşüyordu. İlgili araştırmada Uluslararası Af Örgütü, Faslı insan hakları savunucusu Maati Monjib’in ağ enjeksiyonu saldırıları da dahil çeşitli yöntemlerle, Abdessadak El Bouchattaoui’nin ise NSO Group’un ürettiği gözetim teknolojisi ürünlerinden Pegasus casus yazılımıyla hedef alındığını ayrıntılarıyla ortaya koymuştu.

NSO Group, Pegasus casus yazılımını yalnızca kolluk güçlerine ve hükümet birimlerine satıyor. Uluslararası Af Örgütü araştırmacılarının Ömer Radi’nin telefonundan elde ettiği teknik kanıtlar, Pegasus’un, “ağ enjeksiyonu” olarak adlandırılan bir dijital saldırı yöntemiyle hedef alındığını gösteriyor. Bu yöntemle Ömer Radi’nin cep telefonundaki internet bağlantısı izleniyor. Bu da ülkedeki mobil hat operatörleri üzerinde etki sahibi olmayı gerektiriyor; UAÖ bunun yalnızca hükümet izniyle mümkün olabileceğini hatırlatıyor.

Uluslararası Af Örgütü; Birleşik Krallık merkezli sivil toplum örgütü Privacy International ve Toronto Üniversitesi’ne bağlı araştırma birimi Citizen Lab gibi, Fas hükümetinin gözetim teknolojisi ürünlerini satın aldığını ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığını belgeleyen diğer kuruluşların bulgularıyla uyumlu bulgular tespit etti.

Raporun yayımlanmasının ardından Ömer Radi’nin ifadesi alındı

Uluslararası Af Örgütü’nü hedef alan karalama kampanyasının yanı sıra, Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda Fas yetkilileri tarafından hukuka aykırı gözetime maruz kaldığı ifade edilen gazeteci Ömer Radi ifade vermek üzere 24 Haziran ve 2 Temmuz’da iki kez Ulusal Adli Kolluk Teşkilatı’na çağrıldı.

Ömer Radi, Atlantic Radio ve TelQuel dergisinin de aralarında bulunduğu ulusal ve uluslararası çok sayıda medya kuruluşunda çalışmış olan cesur bir gazetecidir. Ömer, Fas'taki şirketler ile politikacılar arasındaki bağlantıları araştıran ve yolsuzluk ile diğer insan hakları sorunlarına temas eden çalışmalar yaptı. Mart ayında mahkeme, Ömer’i Hirak aktivistlerinin mahkum edilmesini eleştiren bir tweet nedeniyle para cezasına ve ertelenmiş hapis cezasına mahkum etti.

Fas hükümetinin, Uluslararası Af Örgütü’nün çalışmalarını engelleme girişimleri

Uluslararası Af Örgütü’nün Fas’taki çalışmaları ilk kez engellenmiyor. Haziran 2015’te, göçmen ve mültecilerin durumunu araştıran iki Af Örgütü araştırmacısı, bildirimde bulunmak şartıyla Uluslararası Af Örgütü heyetlerinin çalışmalarını yürütebileceği konusundaki teminata rağmen ülkeden çıkarıldı.

Yetkililer ayrıca 2014’te Fas’taki işkenceye dair bir rapor kaleme alan Uluslararası Af Örgütü çalışanını kara listeye alarak, araştırmacının hem saha çalışması yapmak üzere hem de kişisel sebeplerle yurtdışına çıkmasını yasakladı. Fas yetkilileri, aynı yıl Eylül ayında, Uluslararası Af Örgütü’nün gençlik kampını da yasakladı.

Heba Morayef, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Fas yetkilileri uzun yıllardır kamuoyunun dikkatini insan hakları konusundaki karanlık sicillerinden başka yöne çevirmek için cezalandırıcı yöntemlere başvuruyor. İronik olansa, yetkililerin böyle yaparak tam da Uluslararası Af Örgütü’nün araştırmalarının son aylarda ortaya çıkardığı şu gerçeği doğruluyor olmasıdır: Hükümet, ifade özgürlüğüne yönelik ‘sıfır tolerans’ sergilemektedir.”