14. Duruşma

Gazeteci Hayri Demir’in “terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandığı davanın 14. duruşması, 28 Eylül 2022’de Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

 

Duruşma, mübaşirden alınan bilgiye göre heyetin vaktinde hazır olmaması nedeniyle 45 dakika gecikmeyle başladı.

İzleyiciler

Duruşmayı sivil toplum alanından TGS, MLSA, P24 ve DİSK Basın-İş; basından Mezopotamya Haber Ajansı, Yeni Yaşam ve Artı Gerçek izledi.

 

Yargılama

Duruşmada gazeteci Hayri Demir ve avukatı hazır bulundu.

 

Savcının oldukça sessiz konuşması nedeniyle sesi güçlükle duyulabildi. Mahkeme heyeti başkanı, savcının soruşturmanın genişletilmesi talebini reddetti.

 

Savcı mütalaasını okudu. Mütalaada Demir’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası suçlamalarından cezalandırılması istendi.

 

Heyet başkanı, izleyici sıralarında bulunan bir kişinin eline telefonunu almasına, “Telefonumuzu kapatalım” diyerek müdahale etti. İzleyici, hukukçu olduğunu, telefonuyla kayıt yapmadığını söyledi. Heyet başkanı, duruşma özelinde herhangi yasak kararı bulunmamasına karşın “İletişim yasak. Konuşacaksanız dışarı çıkın.” dedi. İzleyicinin itirazı üzerine, “İzin vermedik, yayın yasağı var.” dedi.

 

Mütalaa

Savcı, esasa ilişkin mütalaasını sundu. Mütalaada; Hayri Demir’in DİHA’da çalışmış olması;

“DİHA’nın PKK- KCK’nın propaganda mecrası olduğu” değerlendirmesi yapılarak, örgüt üyeliği iddiasına delil sayıldı. Mütalaadaki ceza talebinin delilleri arasında, Demir’in evinde bulunan ve hakkında toplatılma kararı olan bir kitabın bulunması, Demir’in Suriye’deki gazetecilik faaliyetleri sırasında terör örgütü üyeleriyle birlikte hareket ettiği, örgüt mensuplarının operasyonlarından haberdar olduğu ve bölge halkıyla görüşerek örgüt eylemlerini meşru gösterdiği iddiaları sayıldı.

 

Hayri Demir’in, Fırat Nehri’nin batı yakasının Türkiye'nin kırmızı çizgisi olduğunu söyleyerek örgüt mensuplarının karşı tarafa geçmesini tarihi bir an olarak belirttiği, “gülerek sevinçle karşıladığı”, “video görüntülerinde YPG ve QSD mensuplarından ‘savaşçı’, ‘yoldaş’ ve ‘arkadaş’ olarak bahsedip, eylemlerini ‘özgürleştirme’ olarak nitelediği” ve örgüt mensuplarının eylemlerini benimseyip örgüt mensuplarını sahiplendiği ileri sürüldü.

 

Mütalaada, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı hakkında PKK/KCK silahlı terör örgütünün “ideolojisi doğrultusunda kamuoyu oluşturma, örgütün eylemlerini meşru gösterme, örgüte karşı yapılan askeri operasyonları manipüle ederek katliam gibi sunma vb. faaliyetler ile legal görünüm altında illegal bir amaca hizmet eden bir yapı olduğu”, Hayri Demir’in “sözde haber geçerken kullandığı örgütsel jargon, dil, haberlerin sunumu, ele alınan haber konuları birlikte değerlendirildiğinde” silahlı terör örgütünün basın yayın ayağına üye olduğu, çekilen görüntülerin PKK/KCK terör örgütü adına yayın yapan internet, TV ve basın yayın kuruluşlarına servis edildiği iddialarına yer verilerek Demir’in her iki suçtan da cezalandırılması istendi.

 

Hayri Demir’in Beyanları

Gazeteci Hayri Demir, dosyadaki bilirkişi raporunda, iddia edilen değerlendirmelerin, kendisi tarafından yapılmış gibi gösterildiğini söyledi:

“Paylaşımlarının daha önce yargılama konusu yapıldığını söylemiştim. Oradan beraat istenmiş. Aynı paylaşımda, iki paylaşımdan bahsediliyor, bunlardan birisi yaptığım haber, diğeri ödül alan bir belgesel. Bu belgesele dair bir dava açılmamış.”

 

Heyet başkanı hakim, “Mütalaaya karşı süre isteyeceksen kısa tutalım” diyerek Demir’in sözünü kesti. Demir, yasal bir belgesele ceza istenmesinin sadece gazeteciliği cezalandırmak olduğunu söyledi, “Evet ben Suriye’ye gittim, yine giderim. Gazetecilik için gittim. Böylesi önemli bir olaya gözünü kapatmamayı gerektiren bir durumdur gazetecilik. Şu an yurtdışına çıkış yasağım olmasaydı, [İran’daki başörtüsü protestolarını kastederek] şu an İran’da faaliyetlerimi sürdürüyor olacaktım”

 

Mikrofon ayarlarındaki sorun nedeniyle ses salonda fazlaca yankılandığı için Demir’in bazı beyanları anlaşılamadı.

 

Hayri Demir, PYD’nin lideri Salih Müslim’in Türk yetkililerin davetiyle Türkiye’ye geldiği dönemde yaptığı haber ve röportajlar nedeniyle suçlandığını söyledi:

 

“Görüntülerdeki deşifrelerin hatalı olduğunu söylemiştim. Mesela, orada bir kadına ait söylemler benim ağzımdan çıkmış gibi iddianameye eklemiş. Olay 2016’da yaşandı. Suriye’den döndükten bir hafta sonra evime hırsız girdi. Bizim suç duyurusu yedi yıldır savcılıkta bekletiliyor.”

 

Demir, evinden çalınan SD kartın nasıl soruşturma dosyasına girdiği konusunda dosyada üç farklı bilgi mevcut olduğunu hatırlattı. Bu sırada heyet başkanı Demir’in sözünü kesti. Hakim “Bunları 4-5 kez kayıt altına alıyoruz. Aynı şeyleri tekrar edip durma bize. Süre isteyeceksen, aynı şeyleri bir daha bir daha söyleyip durma. Anladım, söyleme hakkın var. Sürekli kayıt altına alınmasın bunlar, tekrar tekrar zamanımız gidiyor. [Sonraki duruşmada mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere] süre istemeyeceksen istediğin kadar süre verebilirim sana.” dedi. Demir’in aynı beyanları tekrar etmesi nedeniyle zamanının gittiğini ileri sürdü.

 

Demir cevaben, “Benim de zamanım gidiyor. Her devasında sözümü kestiniz.” dedi. Hakim Demir’in sözünü yeniden keserek “Senin savunmanı bölmek, kısıtlamak gibi bir derdim yok.” dedi. Önceki sözlerini tekrarladı.

 

Hayri Demir sözlerinin devamında; Suriye’ye Suruç Kaymakamlığı’nın verdiği kimlikle gittiğini ve kaymakamlığın giden yardımlar konusunda yetkili merci olduğunu, kendisine verilen kimliği dosyaya ibraz ettiğini söyledi:

 

“Kişisel sitemde paylaştığım haberler bir yazı dizisiydi. Herkesin gözü Rojava’daydı. Oradaki yaşamı yansıttım. O gün IŞİD tarafında haber yapmış olsaydım bugün yargılanacak mıydım acaba? IŞİD henüz bir terör örgütü değilken, hedef göstermekten dava açıldı hakkımda. Şikayetçi olan kişi daha sonra IŞİD üyesi olarak cezalandırıldı.

 

Yedi yılı aşkın süredir burada gazeteciliği savunuyorum. Çalıştığım kurumları araştırmış. O zaman resmi bir şirket olduğu iddianamede de görünüyor.”

Hayri Demir, DİHA’nın o dönem kapatılmamış olduğunu kendisi ayrıldıktan sonra kapatılmış bir yayın organı olduğunu söyledi.

 

Ses sorununu çözmesi için salona bir teknik görevli geldi.

 

Hayri Demir haber yapmaya ayıracağı zamanı, halkın haber alma hakkına ayıracağı zamanı savunma yapmaya ayırmak durumunda kaldığını söyledi. Savunması sırasında çocukluğundan bir örnek verdiği, öldürülen gazeteci bir akrabasından bahsettiği sırada, heyet başkanı hakim Demir’in sözünü kesti, “Dava konumuzla ne alakası var akrabanın. Yoksa sonlandıracağım savunmanı. Dosyanın özü halkında savunma yap yoksa sonlandıracağım. (…) Onu Gazeteciler Cemiyeti’nde anlatırsınız. Burası tartışma yeri de değil. Savunmanızı yapmıyorsanız sonlandıracağım.” dedi. Demir’in savunmasına devam etmesi üzerine heyet başkanı Demir’in savunmasını zorla sonlandırdı:

 

“Sanığın tüm ikazlara rağmen dosyamız konusu olmayan konulara değinmek suretiyle savunma

adı altında kendi dünya görüşünü mahkeme heyetine anlatmaya çalıştığı, mahkeme tarafından dosyanın esası ve suçlamaya yönelik savunma yapması ihtar edildi, aksi halde savunmasını yapmış sayılacağının belirtilmesine rağmen aynı tutuma devam ettiği anlaşılmakla, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını yapmış olduğuna oy birliği ile karar verildi.”

 

Heyet başkanının zapta geçirdiği “oy birliği” ifadesine rağmen konuyla ilgili üye hakimlerle bu konuda bir müzakere yaptığı görülmedi.

 

Demir’in avukatı, müvekkilin beyanlarının kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Savcılığın Demir’in haber kaynaklarını ve içeriklerini yorumlayarak üyelikten ceza istediğini, DİHA’da çalışmasının kendisini suç unsuru olarak kabul ettiğini ifade etti. Savunma için kendilerine kısa olmayan bir süre verilmesini talep etti.

 

Karar
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi Demir ve avukatına, mütalaaya karşı savunma yapmaları için süre verilmesine karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 21 Aralık 2022 saat 10:45’te görülecek.