Bizi karanlığa gömmenize izin vermeyeceğiz!

Mahsa’nın yüzü hepimizin zihninde artık. Bazı insanlar bu dünyayı terk edişleriyle öyle bir kıvılcım yaratırlar ki karanlığın içinde yolumuzu hatırlamamızı sağlarlar.  

Mahsa Amini’nin gözaltında öldürülmesiyle İran’da bir meşale yandı. Zorunlu örtünme yasalarına, taciz ve şiddetlerini bu yasalara dayanarak meşrulaştırmaya çalışan ahlak polislerine ve kadınları ve kız çocukları susturmaya dayanan şiddetten beslenen çürümeye yüz tutmuş düzenlerine karşı “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganları büyüyerek tüm dünyayı sardı.  

Aynı 62 yıl önce Mirabal kardeşlerin mücadelesinde olduğu gibi.  

Kadına ve kız çocuklara yönelik şiddet artarak devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kadın hakları alanında ağır tahribatlara sebep oluyor. Kadın haklarına yönelik hukuki korumanın eksikliği ve kadına yönelik şiddette cezasızlık, şiddeti körüklüyor ve şiddet yanlısı kesimlere cesaret veriyor. Ancak, susturulmak istenen kadınlar baskılara cesaretle göğüs geriyor, hem de dünyanın dört bir yanında!  

Kadınlar Tüm Cephelerde Mücadele Veriyor!  

Ekim ayında Amerika’nın birçok farklı şehrinde kadınlar kürtaj hakkını savunmak için eylemdeydi. “Benim bedenim, benim kararım” tişörtleriyle sokakları dolduran kadınlar, bundan birkaç ay önce Temmuz 2022’de Biden hükümetinin Haziran ayında Roe v. Wade kararını bozarak kürtaja dair düzenlemeleri eyaletlerin kararına bırakan Anayasa Mahkemesi kararının ardından harekete geçmesi, ulusal halk sağlığına ilişkin acil durum ilan edilmesi ve kürtaj haklarını korumaya yönelik idari adımlar atılması talepleriyle birçok farklı bölgede protestolar düzenlemişti.  

Haziran ayında Londra’daki kadınlar ırkçılık ve kadın düşmanlığına karşı düzenledikleri protesto kapsamında 16 km’lik bir yürüyüş gerçekleştirdi. 

Kabil’in ana caddelerinden birinde ağustos ayında kadınlar “Köleliğe hayır!” sloganlarıyla bir aradaydı.  

Ve elbette 8 Mart! Dünyanın dört bir yanında milyonlarca kadın sokaklara dolup taştı. Kadına yönelik artan şiddete, kadın cinayetlerine, mobbinge, istismar, taciz ve tecavüze, cinsel ve üreme sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklara ve iş güvensizliğine karşı kadın hakları mücadelesini bir basamak daha yukarı taşıdılar.  

Gücünü Mirabal kardeşlerden alan kadınların sloganları devletin yasaklarla susturma çabalarına rağmen sokaklarda yankılandı. 25 Kasım’da biber gazlarının ve gözaltların arasından dahi taleplerini dile getirmekten vazgeçmeyen kadınlar İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır gibi birçok ilde bir aradaydı.  

Mücadeleyi İlmek İlmek Ören Kadınlar  

Baskının olduğu yerde karşı tepki doğar. Etki tepkiyi doğurur. 

İnsanlığın varoluşundan beri baskıcı yönetimler ve bu baskıcı yönetimlerin karşısında direnenler olmuştur. İnsan hakları tarihi özünde mücadeleler ve mücadelelerden doğan kazanımlar tarihidir.  

1913 Amerika Birleşik Devletleri’nde binlerce kadın, kadınlara oy verme hakkı tanınması için meydanlardaydı. Karşıt görüştekilerin fiziksel ve sözlü saldırılarına rağmen protestolar büyüyerek devam etti. 100 yıllık hak mücadelesinin gücünü arkasına alan ve tarihi 1790’lara dayanan kadın hakları mücadelesinden güç bulan kadınlar 1920’de oy verme haklarını kazandı. Amerika Birleşik Devletleri’nde kadın hakları hareketinin doğuşu ise 1830’lardan başlayan kölelik karşıtı hareketin içerisinden oldu. Bu hareketten güç alan kadınlar kamusal hayata katılımlarını sınırlayan kurallara uymayı reddettiler ve yansımaları bugünlere kadar gelen kadın hareketinin tohumlarını ekmiş oldular. (1)  

1848’de düzenlenen Seneca Falls Kongresi olarak anılan ilk kadın hakları kongresi oy verme hakkı hareketinin resmi başlangıcı oldu. Kongreye katılan 300 kadın sosyal, sivil ve dini inanç haklarına yönelik taleplerini dile getirdi.  

Büyüyen protestoların yankısı dünyanın dört bir yanına yayıldı. Ve Türkiye’de de (O dönem Osmanlı İmparatorluğu) karşılık buldu. 1870’lerde söz söyleme, eğitim, çalışma hakları için ve boşanmanın tek taraflı erkek hakkı olarak kısıtlanmasına karşı bir araya gelen cesur kadınlar Türkiye’deki kadın hakları mücadelesini yeşertti. (2) O tarihten beri kadınlar her türlü baskı, tehdit, fiziksel ve sözlü şiddete baş kaldırmaya ve birbirlerine ve gelecek nesillere ilham olmaya devam ediyorlar. Yasaklanan protestolarla, 20 Mart 2021’de alınan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararıyla, temelsiz suçlamalarla yargılamalar ve tutuklamalarla, mahkeme salonlarındaki adaletsizliklerle, erkek egemenliği ve cinsiyetçiliği körükleyen söylemlerle evlerine hapsedilmeye çalışılan kadınlar tüm yasaklara rağmen sokakları terk etmeyerek, Mahsa’nın, Özgecan’ın, Clara Zetkin’in, Mirabal kardeşlerin sesi olmaya devam ediyor!  

Bizi karanlığa gömmenize izin vermeyeceğiz!  

Tüm ışığımızla, kız kardeşlerimizden aldığımız güçle sokaklarda olmaya devam edeceğiz!  
 

Deniz Akdeniz Belovacıklı
Kampanya Koordinatörü
Uluslararası Af Örgütü Türkiye

---

1-Women's Rights Emerges Within the Anti-Slavery Movement 1830-1870, Kathryn Kish Sklar.  
2-Osmanlı Devleti’nde Kadın Hakları ve Kadın Haklarının Gelişimi İçin Mücadele Eden Öncü Kadınlar, 2016. Müşerref Avcı.