Küresel: Sağlık çalışanları susturuldu, COVID-19’a karşı korunmadı ve saldırıya uğradı

Uluslararası Af Örgütü COVID-19 pandemisi sürecinde dünyanın dört bir yanında sağlık çalışanlarının deneyimlerini belgeleyen yeni bir rapor yayımladı. Raporda, hükümetlerin, COVID-19’dan korumakta yetersiz kaldıkları sağlık çalışanları ve kilit çalışanların* ölümleri nedeniyle hesap vermesi gerektiği ifade edildi. Mevcut verilerin incelenmesiyle hazırlanan rapor, bilinen sayılara göre tüm dünyada COVID-19 nedeniyle 3 binin üzerinde sağlık çalışanının öldüğünü ortaya koyuyor. Gerçek sayıların ise bunun çok daha üzerinde olabileceği tahmin ediliyor.

Uluslararası Af Örgütü, COVID-19’la mücadele sürecinde güvenlik kaygılarını dile getiren sağlık çalışanlarının, gözaltına alınmaktan tutuklanmaya, tehditlerden görevden alınmaya kadar çok çeşitli misilleme biçimleriyle karşı karşıya kaldığını belgeledi.

Af Örgütü Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Araştırmacısı Sanhita Ambast, konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi: “COVID-19 pandemisinin dünyanın dört bir yanında hızla yayılmaya devam ettiği bir dönemde, hükümetleri, sağlık çalışanlarının ve ‘kilit çalışanların’ hayatlarını ciddiye almaya çağırıyoruz. Pandeminin en şiddetli noktasını henüz yaşamamış olan ülkeler, sağlık çalışanlarının haklarını koruyamayan ve bu nedenle yıkıcı sonuçlar yaşanmasına yol açan hükümetlerin hatalarını tekrarlamamalıdır.”

“Bazı hükümetlerin, hayatlarını tehlikeye atabilecek çalışma koşullarıyla ilgili kaygılarını ifade eden sağlık çalışanlarını cezalandırdığına tanık olmak bilhassa kaygı verici. Devletlerin politikaları iyi sonuçlar vermediğinde, bunu ilk fark edecek olanlar ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanlarıdır. Sağlık çalışanlarını susturan yetkililer, halk sağlığına öncelik verdiklerini ciddi bir şekilde öne süremez.”

Binlerce sağlık çalışanı hayatını kaybetti

Mevcut durumda, kaç sağlık çalışanı ve ‘kilit çalışan’ın COVID-19’a yakalandıktan sonra öldüğüne ilişkin küresel bir izleme sistemi bulunmuyor. Ancak Uluslararası Af Örgütü, mevcut geniş kapsamlı verileri topladı ve inceledi. Veriler, dünyanın dört bir yanından 79 ülkede, bilindiği kadarıyla 3 binin üzerinde sağlık çalışanının COVID-19’a yakalandıktan sonra öldüğünü gösteriyor.

Ülkeler hakkında detaylı bilgi için haritayı inceleyin (İngilizce)

Uluslararası Af Örgütü’nün gözlemlerine göre, şimdiye kadar en yüksek sayıda sağlık çalışanının hayatını kaybettiği ülkeler arasında ABD (507), Rusya (545), Birleşik Krallık (262 sosyal hizmet görevlisi de dahil 540), Brezilya (351), Meksika (248), İtalya (188), Mısır (111), İran (91), Ekvador (82) ve İspanya (63) var.

Gerçek sayıların olduğundan daha düşük bildirilmesi nedeniyle toplam sayı bunun çok daha üzerinde olabilir. Ayrıca, ülkeler arasında doğru karşılaştırmalar yapmak, sayım farklılıkları nedeniyle de oldukça zor. Örneğin Fransa, yalnızca bazı hastanelerden ve sağlık merkezlerinden veri topladı; Mısır ve Rusya’daki sağlık örgütlerinin paylaştığı ölen sağlık çalışanı sayılarına ise bu ülkelerin hükümetleri itiraz etti.

Hayat kurtaran koruyucu ekipman yetersizliği

Uluslararası Af Örgütü’nün incelediği 63 ülke ve bölgenin neredeyse hepsinde sağlık çalışanları, kişisel koruyucu ekipman miktarının son derece yetersiz olduğunu bildirdi.

Bu ülkeler arasında, pandeminin en şiddetli noktasını henüz yaşamamış olan Hindistan, Brezilya ve Afrika’daki birçok ülke de yer alıyor. Meksika’da çalışan bir doktor, Uluslararası Af Örgütü’ne, doktorların aylık maaşlarının yaklaşık yüzde 12’sini kendileri için kişisel koruyucu ekipman satın almaya harcadığını söyledi.

Küresel çapta tedarik yetersizliğinin yanı sıra ticaret kısıtlamaları da bu sorunu ağırlaştırmış olabilir. Haziran 2020’de 56 ülke ve iki ticaret bloğu (Avrupa Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği), belirli türlerde veya tüm türlerde kişisel koruyucu ekipmanın veya parçalarının ihracatını yasaklayan veya kısıtlayan tedbirler aldı.

“Devletler, ülkelerindeki sağlık çalışanları için yeterli miktarda kişisel koruyucu ekipman bulunmasını sağlamak zorundadır; ancak ticaret kısıtlamaları, ithalata bağımlı ülkelerdeki ekipman yetersizliğini daha da ağırlaştırma riski taşıyor” diyen Ambast, sözlerini şöyle sürdürdü, “COVID-19 pandemisi, küresel iş birliği gerektiren küresel bir sorundur.”

Misillemeler

Uluslararası Af Örgütü’nün incelediği en az 31 ülkede araştırmacılar, sağlık çalışanları ve kilit çalışanların güvensiz çalışma koşullarına karşı boykot veya protesto düzenledikleri veya planladıklarına ilişkin bilgiler topladı. Birçok ülkede yetkililer, buna benzer eylemlere misillemelerle karşılık verdi.

Örneğin Mısır’da, Uluslararası Af Örgütü, Mart ve Haziran ayları arasında dokuz sağlık çalışanının ‘yanlış haberler yaymak’ ve ‘terör’ gibi aşırı geniş ve muğlak suçlamalarla keyfi olarak gözaltına alındığını belgeledi. Gözaltına alınan sağlık çalışanları, güvenlik kaygılarını ifade etmiş veya hükümetin pandemiyle mücadele yöntemlerini eleştirmişti.

Doktorlar ölümle hapis arasında tercih yapmak zorunda bırakılıyor

Başka bir Mısırlı doktor, Uluslararası Af Örgütü’ne, açıklama yapan doktorların Ulusal Güvenlik Ajansı tarafından tehdit edildiğini, soruşturmaya uğradığını, haklarında idari soruşturmalar açıldığını ve cezalandırıldıklarını söyledi ve ekledi: “Doktorların birçoğu, bu yorucu git gel yerine kendi kişisel koruyucu ekipmanını kendisi satın almayı tercih ediyor. Yetkililer doktorları ölümle, hapis arasında tercih yapmaya zorluyor.”

Bazı durumlarda boykotlar ve protestolara, şiddetle karşılık verildi.

Örneğin Malezya’da, polis, hastanelere temizlik hizmeti veren bir şirkete karşı düzenlenen barışçıl bir protestoyu dağıttı. Protestocular, şirketin, sendika üyelerine yönelik adil olmadığını ifade ettikleri muameleden ve hastanenin temizlik işçilerine yeterli koruma sağlanmamasından şikayetçiydi. Polis, sağlık çalışanlarının örgütlenme ve toplanma özgürlüğü haklarını ihlal ederek, protestoya katılan beş sağlık çalışanını gözaltına aldı ve ‘izinsiz toplantı’ yapmakla suçladı.

Sanhita Ambast, “Sağlık çalışanları ve kilit çalışanların adil olmayan muameleye karşı çıkma hakkı vardır” dedi ve şöyle devam etti: “Sağlık çalışanları, pandemiyle mücadelenin geliştirilmesi ve herkesin güvenliğinin sağlanması konusunda hükümetlere destek olabilir. Ancak bunu cezaevinde tutuldukları veya konuşmaya çekindikleri bir durumda yapamazlar.”

Birçok ülkede, sağlık çalışanları ve kilit çalışanların kaygılarını ifade ettikleri için işten çıkarıldığı veya cezai yaptırımlarla karşı karşıya kaldığı bildirildi. Örneğin ABD’de, yetkili hemşire asistanı Tainika Somerville, daha fazla kişisel koruyucu ekipman sağlanması talebiyle hazırlanan dilekçeyi okurken kaydedilen bir videoyu Facebook’ta paylaşmasının ardından işten çıkarıldı. Tainika, Illinois’de çalıştığı huzurevindeki diğer çalışanların COVID-19 hastalarına bakım verdiklerini bilmediklerini ve bunu basından öğrendiklerini söyledi. Söz konusu huzurevi, 29 Mayıs itibariyle 34 vaka ve COVID-19 kaynaklı 15 ölüm bildirdi.

Uluslararası Af Örgütü, Rusya’da iki doktorun, Yulia Volkova ve Tatyana Reva’nın kişisel koruyucu ekipman yokluğundan şikayet etmeleri üzerine misillemeye uğradığına dikkat çekti. Yulia Volkova, Rusya’nın ‘yalan haber’ yasaları kapsamında suçlandı ve 100 bin Ruble (1.143 Amerikan Doları) para cezasıyla karşı karşıya. Hakkında disiplin soruşturulması açılan Tatyana Reva ise soruşturmanın sonucunda işten çıkarılabilir.

Adil olmayan ücretler ve ek faydaların yokluğu

Uluslararası Af Örgütü, güvensiz çalışma koşullarının yanı sıra sağlık çalışanları ve kilit çalışanların adil olmayan ücretler aldığını, hatta bazı durumlarda hiçbir ücret almadığını da belgeledi. Örneğin Güney Sudan’da, hükümetin bordrolu çalışanı olan doktorlar Şubat ayından beri maaşlarını alamıyor ve herhangi bir refah paketi veya ücretsiz tedavi imkanından faydalanamıyorlar. Guatemala’da en az 49 sağlık merkezi çalışanı, COVID-19 vakalarına tesis edilen bir hastanedeki iki buçuk aylık çalışmalarına karşılık ücret alamadı.

Bazı ülkelerde, COVID-19 pandemisiyle mücadelede görev yapan sağlık çalışanlarına ve kilit çalışanlara maaş dışında hiçbir ek fayda sağlanmazken, diğer ülkelerde ek faydalar belirli kategorilerdeki çalışanları kapsam dışı bırakıyor.

Uluslararası Af Örgütü, devletlere, COVID-19’un meslek hastalığı olarak değerlendirilmesi çağrısında bulunuyor

Bu çerçevede, devletler, sağlık çalışanları ve kilit çalışanların hastalığa yakalanmaları durumunda tazminat ve diğer desteklere erişimini sağlamak zorundadır. Sağlık çalışanları ve kilit çalışanlar ayrıca COVID-19 testlerinde öncelik verilen gruplar arasında olmalıdır.

Yaftalanma ve şiddet

Uluslararası Af Örgütü, sağlık çalışanları ve kilit çalışanların işleri nedeniyle yaftalandığı ve şiddete uğradığı birçok vaka belgeledi. Örneğin, Meksika’da bir hemşirenin sokakta yürürken üzerine klor döküldüğü bildirildi. Filipinler’de ise saldırganlar, bir hastanenin hizmet görevlisinin yüzüne çamaşır suyu döktü. Bu olaylar, yanlış bilgi ve yaftalamala iklimine işaret etmekte ve hükümetlerin COVID-19’un yayılması konusunda doğru ve erişilebilir bilgi vermesinin ne kadar önemli olduğunun altını çizmektedir.

Uluslararası Af Örgütü, Pakistan’da, Nisan ayından bu yana birçok şiddet vakası yaşandığını kaydetti. Hastanelere zarar verildi, doktorlara saldırıldı ve hatta bir doktor, Terörle Mücadele Teşkilatı’na mensup bir kişi tarafından vuruldu.

Pakistan basınında hastanelerin yatak, solunum cihazı ve diğer hayat kurtarıcı ekipman azlığı nedeniyle durumu kritik olan hastaları bile geri çevirdiğine ilişkin haberler yer aldı. Buna rağmen bakanlar, birçok kez açıklama yaparak, hastanelerde gerekli kaynakların bulunduğunu öne sürdü. Sağlık çalışanları daha fazla hasta kabul etmek için yeterli oda olmadığını söylediğinde insanlar onlara inanmadığı için bu durum, sağlık çalışanlarını tehlikeye atmaktadır.

Tavsiyeler

Sanhita Ambast, sözlerini şöyle sonlandırdı: “COVID-19’dan etkilenen tüm ülkelerde devletlere, gelecekte ortaya çıkabilecek geniş çaplı bir salgın durumunda insan haklarını ve insan hayatını daha iyi koruyabilmek amacıyla, pandemiye karşı ne ölçüde hazırlıklı oldukları ve nasıl bir mücadele verdikleri konusunda bağımsız incelemeler gerçekleştirmeleri ve sonuçları kamuoyuyla paylaşmaları için çağrı yapıyoruz.”

Bu inceleme, sağlık çalışanları ve kilit çalışanların, adil ve uygun çalışma koşulları ve ifade özgürlüğü hakları da dahil olmak üzere tüm haklarının yeterince korunup korunmadığına ilişkin değerlendirmeyi kapsamalıdır. Devletler, işle bağlantılı edimleri sonucunda COVID-19’a yakalanan sağlık çalışanlarına ve kilit çalışanlara yeterli tazminat sağlamalıdır. Ayrıca, devletler, çalışanların sağlık ve güvenlik kaygılarını ifade ettikleri için misillemelere uğradığı vakaları soruşturmalı ve adil olmayan muamelelerle karşı karşıya kalan sağlık çalışanlarına etkin çözümler sunmalıdır. Bu nedenle işini kaybeden çalışanların işlerine iade edilmesi de buna dahildir. 

Arka Plan

Bu brifingde geçen “sağlık çalışanı” sözcüğü, hangi sıfatla olursa olsun sağlık ve bakım hizmetleri sunmak için görev yapan herkesi ifade etmektedir. Sağlık çalışanı sözcüğü; doktorlar, hemşireler, sosyal hizmet çalışanları, temizlik işçileri, ambulans şoförleri ve sağlık merkezi çalışanlarını kapsamakla birlikte bunlarla sınırlı değildir. Mevcut bilgiler doğrultusunda, brifing büyük ölçüde sağlık çalışanlarına odaklanıyor; ancak aynı sorunlar, pandemi döneminde ön saflarda çalışmayı gerektiren birçok işte COVID-19’a yakalanan daha çeşitli “kilit çalışanlar” için de geçerlidir.

Tüm sayılar, 6 Temmuz 2020 itibariyle doğrudur.

* “Kilit çalışan,” COVID-19 pandemisi sürecinde temel kamu hizmetlerinde çalışan veya bu hizmetleri sağlayan kişileri ifade etmektedir. Kamu hizmetlerinde çalışanların yanı sıra (örneğin acil yardım görevlileri, toplu taşıma çalışanları, temizlik işçileri), COVID-19 pandemisi sürecinde açık kalmasına izin verilen işletmelerde çalışanlar (örneğin market ve kargo çalışanları) bu tanım içerisindedir.