• Basın Açıklamaları

ABD yapımı silahlar İsrail hükümetince uluslararası hukuka ve ABD yasalarına aykırı olarak kullanılıyor

Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi bir açıklama yayımlayarak, ABD tarafından İsrail hükümetine sağlanan silahların, ABD yasaları ve politikalarına aykırı bir biçimde uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukukuna yönelik ciddi ihlallerde kullanıldığını belirtti. Uluslararası Af Örgütü, İsrail hükümetine silah transferinin acilen askıya alınmasını talep ediyor.

Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi, Transfer Edilen Savunma Malzemeleri ve Savunma Hizmetlerine İlişkin Tedbirler ve Hesap Verebilirlik Hakkında Ulusal Güvenlik Memorandumu (NSM-20) sürecinin bir parçası olarak ABD hükümetine ilettiği araştırma brifinginde, ABD yapımı silahların yol açtığı sivil ölüm ve yaralanmaların yanı sıra, İsrail güçlerinin genel anlamda ortaya koyduğu hukuka aykırı saldırı modelinin altını çizen vakaları sıralamaktadır. Brifing aynı zamanda, İsrail güçlerinin, sivil hasarı azaltmak konusundaki örnek uygulamalara uymayan pratiklerini açıklamakta ve savunma malzemelerini kötüye kullanma, işkence ve hukuka aykırı öldürücü güç kullanımı hakkında açık ve net örnekler sunmaktadır. Ayrıca, Gazze’deki sivil halka insani yardım erişiminin engellenmesinin ayrıntılarına yer vermektedir.

Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi Resmi İlişkiler Ulusal Direktörü Amanda Klasing konu hakkındaki açıklamasında, “Araştırmalarımız aksini gösterdiği ve uluslararası hukuk uzmanları aksini düşündüğü halde, Biden yönetiminin İsrail hükümetinin ABD tarafından sağlanan silahlarla uluslararası insancıl hukuku ihlal etmediğinde ısrar etmesi şoke edicidir” dedi. Klasing sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası Adalet Divanı Gazze’de soykırım riskinin gerçek olduğuna hükmetti ve geçici tedbirler alınmasını istedi. Başkan Biden, ABD hükümetinin İsrail’in uluslararası hukuka yönelik ağır ihlallerinde suç ortağı olmasına son vermeli ve İsrail hükümetine silah transferini acilen askıya almalıdır.”

NSM-20, yönetimin ABD Kongresi’ne sunduğu raporun, “savunma malzemelerinin ve söz konusu olduğunda savunma hizmetlerinin, uluslararası insancıl hukuk dahil uluslararası hukuka aykırı bir biçimde kullanıldığı yönündeki tüm güvenilir rapor ve iddialar hakkında bir değerlendirme” içermesini ve insani yardım erişimine kısıtlama getirmemesini gerektiriyor. Bu hükümlere dair Kongre’ye raporlama gereklilikleri 8 Mayıs 2024 tarihinde tamamlanmalı.

Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi, ABD yapımı silahlar kullanılarak işlenen uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin örneklerini sıralamaktadır. Buna aşağıdakiler dahildir:

  • ABD yapımı Müşterek Doğrudan Taarruz Mühimmatı (JDAM) İsrail ordusu tarafından Ekim 2023’te işgal altındaki Gazze Şeridi’nde sivillerle dolu bir eve yönelik iki ölümcül ve hukuksuz hava saldırısında kullanıldı. Saldırılarda 19 çocuk, 14 kadın ve 10 erkek olmak üzere 43 sivil öldürüldü. Doğrudan sivilleri ve sivil yapıları hedef alan veya gelişigüzel saldırılar olan bu hava saldırıları, savaş suçu olarak soruşturulmalıdır.
     
  • Ekim 2023’te İsrail güçleri Lübnan’ın güneyinde, sivillerin korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını gerektiren uluslararası insancıl hukuka aykırı olarak beyaz fosfor kullandı. 16 Ekim’de Dhayra kasabasına yönelik bir saldırı, en az dokuz sivilin yaralanmasına ve sivil yapıların hasar görmesine yol açan gelişigüzel bir saldırı olduğu için savaş suçu olarak soruşturulmalıdır.
     
  • İsrail tarafından Gazze’nin en güneyinde bulunan Refah kentinde, üçü insani aranın sona ermesinin ardından Aralık 2023’te, biri ise Ocak 2024’te gerçekleştirilen dört saldırıda 42’si çocuk en az 95 sivil öldürüldü. Saldırıların gerçekleştirildiği dönemde Refah, Gazze Şeridi’nin en “güvenli” bölgesi sayılıyordu. Ocak ayındaki saldırıda, ABD’de üretilen Boeing yapımı daha küçük savaş başlıklı hassas güdümlü bir silah olan GBU-39 Küçük Çaplı Bomba kullanıldığına ilişkin kanıtlar toplandı. Saldırıların dördünde de vurulan binaların meşru askeri hedef olarak değerlendirilebileceğini veya binalardaki insanların askeri hedef olduğunu gösteren hiçbir kanıt mevcut değildi. Bu da saldırıların, doğrudan sivilleri ve sivil yapıları hedef aldığı yönünde kaygı yaratmakta ve saldırıların savaş suçu olarak soruşturulması gereğini ortaya çıkarmaktadır.

Ayrıca, Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi, İsrail güçleri tarafından işgal altındaki Gazze Şeridi’nde gerçekleştirilen ve Filistinlilerin öldürülmesine ve yaralanmasına yol açan saldırılardan, kullanılan silahların markası ve menşeini tespit edemediği veya ABD yapımı olmayan silahları tespit ettiği hukuka aykırı saldırıları da ayrıntılarıyla açıkladı. Buna, İsrail ordusunun 13 Ekim’de Lübnan’ın güneyinde yedi kişilik bir gazeteci grubunu hedef aldığı saldırı da dahildir. Muhtemelen sivillere yönelik doğrudan bir saldırı olan ve savaş suçu olarak soruşturulması gereken saldırıda Reuters muhabiri İssam Abdullah öldürüldü, diğer altı gazeteci ise yaralandı.

Uluslararası Af örgütü aynı zamanda İsrail güçlerinin sivil hasarı önleme ve azaltma yükümlülüğüne aykırı uygulamaları hakkında da kapsamlı belgeler sunmaktadır. 24 saat önceden yapılan toplu tahliye uyarıları, kitlesel kayıplara yol açan hatalı veya etkisiz ön uyarılar ve tahliye emri veren broşürler buna dahildir.

Son olarak, NSM-20 memorandumu, yönetimin ABD Kongresi’ne sunacağı raporun, silah alan dış hükümetin, çatışma bölgesinde insani yardım sağlamaya yönelik ABD hükümeti destekli uluslararası çabalarla eksiksiz işbirliği yapıp yapmadığına ilişkin bir değerlendirme ve analiz içermesini gerektirmektedir ve bu bağlamda Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi, İsrail yetkililerinin insani yardım erişimini nasıl devamlı ve keyfi olarak engellediğini, kısıtladığını ve bloke ettiğini ortaya koymaktadır.

İsrail’in uzun vadeli politikaları ve uygulamaları insani yardımların artırılmasını engelledi ve bu durum, Uluslararası Adalet Divanı’nın 28 Mart 2024 tarihinde tespit ettiği üzere tasarlanmış bir açlığa yol açtı. İsrail hükümetinin zorluk çıkaran uygulamaları arasında Gazze’nin kuzeyindeki sınır kapıları dahil hayati önem taşıyan sınır kapılarının devamlı kapalı tutulması; yardım malzemelerinin girişinin, ikili kullanım tanımları da dahil olmak üzere şeffaflıktan uzak, keyfi ve değişen gerekçelerle engellenmesi; kamyonların kontrolünde yaşanan uzun süreli gecikmeler ve öngörülemeyen usuller ve Gazze’de dolaşım taleplerinin reddedilmesi yer almaktadır. Daha da kötüsü, insani yardım bildirim (“çakışmayı önleme”) süreci kapsamında İsrail yetkililerine bildirilen yardım çalışanları, konvoyları, dağıtımları ve insani yardım alanlarının defalarca saldırıya uğramasının yardım çalışmalarını sekteye uğratmasıdır. Bu türden artan kısıtlamalar, İsrail’in 2007’den beri işgal altındaki Gazze Şeridi’nde uyguladığı, bir toplu cezalandırma biçimi ve savaş suçu olan hukuksuz ablukanın yarattığı insani krizi çok daha vahim hale getirdi.

“Kanıtlar gayet açık ve ikna edici: İsrail hükümeti, ABD yapımı silahları, ABD yasaları ve politikalarına aykırı bir biçimde, uluslararası insancıl hukuku ve insan hakları hukukunu ihlal etmek suretiyle kullanıyor” diyen Amanda Klasing sözlerini şöyle sonlandırdı: “ABD, kendi yasalarına ve politikalarına uymak için İsrail hükümetine silah transferini acilen askıya almalıdır.”

Arka Plan

Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ordusunun en büyük silah tedarikçisidir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün verilerine göre, 2019 ile 2013 yılları arasında İsrail ordusu toplam silah ithalatının %69’unu ABD’den yaptı. Savaş uçakları, zırhlı savaş araçları, güdümlü bombalar, bomba güdüm kılavuzları ve hafif silahlardan oluşan tüm konvansiyonel silah ve mühimmat çeşitleri buna dahildir. İsrail aynı zamanda ABD’nin savunma ihracatına ayrıcalıklı erişimden yararlanmaktadır. Ön finansman, Kongre’nin hızlı inceleme süreçleri ve İsrail’de bulunan ABD yapımı füze, zırhlı araç ve top mühimmatı stoklarının kullanımı bu ayrıcalıklı erişim unsurlarındandır. ABD, İsrail’in ordu sistemlerinin teknik gelişmişliği açısından komşularına göre “niteliksel askeri üstünlüğünü” korumayı resmen taahhüt etmektedir. ABD savunma şirketlerinin İsrail’in savunma sanayisiyle güçlü tarihsel bağları vardır ve milyarlarca dolarlık savunma işbirliği anlaşmalarının gelecekte de sürmesi beklenmektedir.