Onur Yürüyüşleri’nin gerçekleştirilmesine izin verilmeli!
Onur Yürüyüşleri Türkiye genelinde bir kez daha tehdit altında. Valilikler yıllardır Onur Yürüyüşü etkinliklerini hukuka aykırı bir biçimde yasaklıyor ve polis barışçıl katılımcıları dağıtmak için gereksiz güç kullanıyor. 2015 yılından beri, yetkililer, Türkiye’nin insan hakları yükümlülüklerine aykırı olan bu yasakları haklı göstermek için rutin olarak 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ve 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu kapsamındaki yetkilerini kullanıyor. Bu yıl, öncekilerden farklı olmalı. Yetkililer Onur Yürüyüşü etkinliklerine hukuksuz kısıtlamalar getirmeye derhal son vermeli ve barışçıl toplanmaları bastırmak yerine, bu toplanmaları kolaylaştırmaya ve korumaya ilişkin yasal görevlerini yerine getirmelidir.
EK BİLGİ
Türkiye’de yetkililer, 2015 yılından bu yana, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (ICCPR) ve Avrupa insan hakları standartları da dahil uluslararası hukuk kapsamında korunan barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü ile ayrımcılık yasağı haklarını ihlal ederek Onur Yürüyüşleri’ni hukuksuz ve sistematik bir biçimde yasaklamaktadır. Yetkililer, Onur Yürüyüşleri’ne ve film gösterimleri ve piknikler de dahil ilgili LGBTİ+ etkinliklerine genel yasaklar getirmektedir. 2022 yılında LGBTİ+ hakları örgütleri, ülke genelinde en az 10 Onur Yürüyüşü etkinliğinin yasaklandığını ve Onur Yürüyüşü döneminde 530’dan fazla kişinin gözaltına alındığını belgeledi.
2023 yılındaki Onur Yürüyüşleri döneminde, en az altı ilde (Eskişehir, Aydın, Kocaeli, Antalya, Adana, İzmir) ve dört ilçede (Kadıköy, Şişli, Beyoğlu, Datça), Onur Ayı etkinliklerine yönelik olarak süresi bir günden bir aya kadar değişen genel yasaklar ilan edildi. Ülke genelinde barışçıl protestocular, avukatlar, gazeteciler, yabancı uyruklu kişiler ve izleyiciler de dahil en az 224 kişi keyfi olarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan birçok kişi, korku ve baskı iklimini besleyen temelsiz yargılamalarla veya sindirme girişimleriyle karşılaştı.
2024 yılındaki Onur Yürüyüşleri döneminde de yasaklar, polis şiddeti ve LGBTİ+ hakları aktivistleri ile müttefiklerinin alenen itibarsızlaştırılması devam ederek kalıcı bir baskı uygulamasını ortaya koydu. 2024 yılında önceki yıllara kıyasla daha az sayıda kişi gözaltına alınmış olsa da bu büyük oranda önceki baskıların caydırıcı etkisinden kaynaklanıyordu. Bu durum, Onur Yürüyüşleri’nin düzenleyicilerini ve katılımcılarını yasakları atlatmak ve kendilerini korumak için yaratıcı yollar bulmaya zorladı. Dayanışma eylemleri yine kayda değer ancak sınırlıydı.
Devletler, hem iç hukukta hem de Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinde yer verilen barışçıl toplanma hakkını kolaylaştırmak konusunda pozitif yükümlülüğe sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hükümetin izni gerekmeksizin barışçıl toplanma özgürlüğü hakkını güvence altına almaktadır. Türkiye yetkilileri, barışçıl toplanma hakkına yönelik orantısız bir kısıtlama olan ve LGBTİ+’lar üzerinde ayrımcı bir etki oluşturabilecek genel yasaklar getirmekten kaçınmalıdır. Toplanmaların dağıtılması yönündeki tüm müdahaleler; yasallık, gereklilik, orantılılık ve ayrımcılık yasağı ilkelerine uymalı ve bu hakka ağır basan meşru bir amacı korumak doğrultusunda son çare olarak kullanılmalıdır. Kolluk görevlileri güç kullanımından mümkün olduğunca kaçınmalı ve her tür güç kullanımı gerekli ve orantılı olmalıdır.
Onur Yürüyüşü etkinliklerine ve LGBTİ+ hakları savunucularına yönelik süregelen baskılar, Türkiye’nin yasal yükümlülüklerinin ihlalidir ve yurttaşlarının temel haklarına zarar vermektedir.
Acil Eylem
- Galatasaray Meydanı protestoculara açılmalı
- Kürt Aktivist Pexşan Ezizi İnfaz Riski Altında
- Suriyeli Mülteci İade Riski Altında
- Afgan Sığınmacı Tabriz Saifi Ciddi Sağlık Riski Altında
- İnsan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu serbest bırakılmalı
- Gezi Davası düşünce mahkumları serbest bırakılmalı!
- Galatasaray Meydanı tamamen açılsın